-------------------------------
H: Unutmayın ki dünyanın en zekileri salaklardan doğar.
H: Örneğin hepimizin bildiği Einstein da ilk başta benim gibiydi.
T: Birinin sana gerçeği söylemesi gerek dostum.
-Hinata Einstein baştan beri dahiydi. Hem en zekiler salaklardan değil fakirlerden çıkar derler.
T: Sen Einstein'a salak mı dedin?
H: Yoo-
Kageyama: Vay Hinata. Sen onur belgesi aldıysan biz neler almayız, dedi kıkırdayarak.
H: Uf abi abartın biraz daha isterseniz. Bide sen bizi dinlemeye utanmıyor musun ahlaksız adam!?
K: Kulak misafiriyim sadece. Hem bunu abartmayalım da ne yapalım Hinatacım.
H: Durun bi saniye. Kageyama? Are you okay?
T: Şunun havalara bak. Bir kaç kelime biliyor da konuşuyor.
H: Normalde nazik bile konuşmayan Kageyama bana 'Hinatacım' dediiiğğ!!
K: Bugün biraz mutluyum da.
K: Neyse. İyi tatiller, diyerek yanımızdan ayrıldı.
Ren: Heyyo arkadaşlar!
Kol kola Daichi-san ile yanımıza geliyorlardı. Arkalarından da Suga-san.
H: Tam ekip buradayız gibi.
Nishinoya: Bizsiz tam ekip mi? Ayıp oluyor vallahi.
Nishinoya, Asahi-san, Tsukishima ve Yamaguchi de başka bir yerden çıktı.
Tsuki: Buraya gelmek zorunda değildim Yama.
T: Başlama yine Tsukishima. Sen olmayınca tadı olmuyor.
H: Ne demezsin...
Tsuki: Göz devirme velet.
H: Velet diyene bak. hıh
D: Karşında koskocaman onur belgeli adam duruyor Tsukishima.
Tsukishima'nın gözleri başta kocaman açıldı.
Tsuki: Aferin.
Konuşa konuşa ilerlediler hepsi. Bende elimdeki karnemi çantama koymakla meşguldüm.
Ren: Gelmiyor musun? Hadi.
-Nereye?
R: Gördüğün ekiple bubble tea içmeyeeee
R: Çok iyi değil mi Daichim?
D: Evet aşkım :)
Ren: Oyalama bizi Y/N hadi gel.
İç çekerek tamam dedim. Bubble tea satan cafeye vardığımızda sipariş için birbirimize hangisinin daha iyi olduğunu sormaya başladık.
Yamaguchi: Aslında hep internette kahverengi olanını görmüştüm. Deneyebiliriz.
Tsuki: Olur.
R: Ben pembe bubble'lı dan alıcam.
Nishinoya: Hinata bizde senle maviliden alalım. Aynı oluruzzz
Tsuki: Iy bebeler
H: Konuştu gene geveze.
Tsuki: Belli, dedi ve yandan gülümsedi.
Daichi: Tartışmayın da siparişinizi verin.
Herkes içeceğini alıp içti.1-2 saat daha onlarla dolandıktan sonra vedalaştım.
Eve gelir gelmez kendimi yatağa attım ve oyunumu oynamaya başladım. En heyecanlı yerinde Ren aradı.
-EVET?
R: ımm neyse. Yemek için güzel giyin.
-Güzelden kastın elbise değildir umarım
R: İster elbise ister etek. Ama özensiz olma. SAKIN!
-şey-
R: Kombininin fotosunu bana at sonra. BAY
Söyleyeceğini söyledikten sonra kapattı. Bende oyunuma geri döndüm. Buluşma saatinden bir saat önce hazırlanmaya başladım. İçime beyaz bi tişört üstüne de kot askılı bi elbise giyindim. Saçlarımı fönleyip kolyemi ve yüzüklerimi taktım. Ren'e fotoğraf attım hemen cevap geldi:
'OK!'
Kol çantamı da alıp evden çıktım. Taksiye binip buluşacağımız mekana chincilla house'a geldim. İçeri girdim ve gözlerimle Ren'i aradım. Sonra kendisinden mesaj geldi.
'Balkona gel cano'
İki kat yukarı çıktım ve balkon kapısını açtım. Karşımda mumlar ve çiçeklerle süslenmiş iki kişilik masada şık giysisiyle oturan Kageyama vardı.
1 yeni mesaj
Ren-'iyi eğlen'
-İnanmıyorum, dedim sessizce telefona bakarak.
K: Hoş geldin.
Sandalyeyi benim için çekti ve oturmamı bekledi. Teşekkür ederek oturdum.
K: Nasılsın?
-Normal. Sen?
K: Seni gördüm daha iyi oldum, dedi tatlı bir gülümsemeyle.
K: Yemekler gelir şimdi. Yiyelim.
Yedik.
-Yani bir şey olmasa buraya gelmezdim değil mi?
K: Aslında içimden geldiği için yaptım.
-Çok saçma.
K: Ne?
-İçimdeki şey beni sana itmeye devam ediyor.
K: Sevindim.
-Gerçeği söylemek gerekirse seni sevmeyi hiç bırakmadım Kageyama.
K: Ben olanlar için tekrardan özür dilerim.
-Unutalım. Ne dersin? Çok uzadı.
K: ...Gerçekten mi?
Kafamı salladım.
K: O zaman dur bir saniye.
Masadan bir çiçek aldı ve yanıma gelip diz çöktü.
K: Benimle çıkar mısın?
-Çıkarım, güldüm.
Kageyama elini kalbinin üstüne koydu ve acıyla ahladı.
-Noldu?
K: Çok fena gönlümü çaldın da.
--------------------------------------------
Böylece kitap burada bitti. Uzun oldu ama iyiydi değil mi? İsterseniz gelecekten özel bölüm atarım. Sizi seviyorummm. İyi akşamlar.
