İyi okumalar xxx
............................
Noluyo şuan?
Oikawa: Ne işin var senin burada?!
Kageyama: Asıl senin ne işin var burada?!
Oikawa: Çok sevgili, benim gibi çekici olan kuzenimi görmeye geldim!
Oikawa bana döndü.
Oikawa: Bu mu yani arkadaşın?
-Biraz daha kibar konuşabilirsin. Hem ne bu tavırlar ya ikinizde de?
Kageyama: Ben içeri geçiyorum Y/N. Yarın birlikte gideriz.
Kafamı salladım ve Kageyama'nın gidişini izledim.
--Bunu İwa-chan'a anlatmam lazım.
-Niye böyle yaptın ki?
Oikawa: Bir bildiğim var herhalde.
-Ya ne demezsin. Hadi yürü içeri geçek.
Annem akşam yemeğini hazırlamaya başlamıştı. Bizde ona yardım ettik. Hep birlikte masaya oturup yemeklerimizi yedik. Hızlıca sofrayı da toplayıp Oikawa ile odama çıktık.
--Odanın şeklini değiştirmişsin. Böyle daha güzel olmuş. Tabii benim ki kadar iyi değil ama olsun.
-İwa'ya hak veriyorum cidden.
--Sen kuzenine, bana bana Oikawa'ya laf mı soktun.
-Ne lafı! Ben kim size laf söylemek kim muhteşem ışıltılı Oikawa Beyefendi.
İkimizde güldük.
--O şahısla ne iş? Hiç anlatmadın.
-Bir şey değil. İki gün önce falan öğrendim aslında komşumuz olduğunu. hehehe
--Etrafına hiç dikkat etmiyorsun ve bu sana iş açacak. Benden söylemesi.
-Şom ağzını açmasan olmaz di mi?
--Her neyse. Bende gelcem yarın sizle. Ne kadar gelişmişler bi bakmam lazım. Gerçi herkes ben değil kısa sürede gelişsin.
-Cidden bazenleri çekilmez oluyorsun.
Biraz daha sohbet ettikten sonra Oikawa ile birlikte bahçeye çıkıp geceleri yaptığım küçük antrenmana başladık.
--Daha sakin oyna. Bak böyle.
Yaptığı hareketleri dikkatlice izleyerek bende onu taklit ettim.
-Böyle mi?
--Aynen! çabuk öğreniyorsun. Öğretmenin iyi tabii. Ondan hep.
Ona aldırış etmeden antrenmana devam ettim. Çok fazla kez araya girse de bu benim için daha iyi oluyordu.
--Topu sen kontrol ediyorsun farkındasındır umarım!
-Ama inat ediyo!
--Canlı bile değil!
-Ya öyleyse!
Şuan tek yaptığım onu sinir etmekti.
--Y/N! Cadılık yapma! Canlı olabilir mi sence?!
-Oikawa ben öyle bir şey demedim ki. Delirdin herhalde.
--Dedin!
-Yok demedim. Sen çok yoruldun herhalde dinlen biraz.
Kahkahalarımı zar zor tutuyordum. Onunla kafa bulduğumu fark etmesi uzun sürmemişti.
--Ya yürü git! Bu muhteşem öğretmenin içeri gidiyor.
Drama queen modunu açmıştı. Elini alnına götürüp ah vah ediyordu.
-Senden iyi oyuncu olur he. Var sende yetenek.
--Benim her şeye yeteneğim var. Hıh sen ne sandın Yüce Oikawa'yı.
-Boş konuşma da antrenmana devam edelim.
Sanki ben boş konuşmuyormuşum gibi. Antrenmana devam ettik.
Sonra yorulup çimenlere oturduk.
Oikawa: Yarın eksiklerini tamamlarız. Yüce Oikawa hocan gitmeden fırsatı kaçırma derim!
-Ya yaa. Tabi ki!
Biraz daha sohbet ettikten sonra eve girdik ve yatmaya hazırlandık. Sabah erkenden antrenman var.
Ben yatağımda, Oikawa da yatağımın yanındaki yer yatağında yatıyordu.
--Bakalım yarın öğrettiklerimi becerebilcek misin.
-Ne sanıyosun sen beni ya! Tabi becericem.
--Görücez onu canım. İyi geceler.
-Sana da.
Sabah
Alarmın çalmasıyla hızla uyandım. Elimi yüzümü yıkayınca yerde yatan Oikawa'yı uyandırdım.
-Hadi kalk artık uykucu tavuk!
--Ne diyon ya sabahın köründeğ
Uykuluyken konuşması çok komikti. Yerden kalktı ve lavaboya ilerledi.
Bende hızla hazırlandım ve ayakkabımı giydim. Maç için çok heyecanlıyım. Niye diye sormayın çünkü bende bilmiyorum.
Oikawa: Ne bu acele ya. Saat kaç ki?
Saate baktı ve,
--NE?! Hadi hemen çıkalım!
-Bu halde mi!?
Üstüne baktı.
--Off bekle iki dakika.
Koşarak odaya gitti ve üstünü değiştirdi.
--Hadi koş!!
Gülerek ona döndüm.
-Sana bişey dicem.
--Zaman yok Y/N!....... Ne?
-Şaka.
--Ne saçmalıyosun yine ya.
-Telefonun saatini ben değiştirdim. Daha çok var antrenmana.
--....... Y/N. Seni var ya!
-Tamam sakin. Sadece şakalandın dostum!
--Hala dalga geçiyo şuna bak. Artık sana hiç bişey öğretmicem.
-Bana uyar. Bende Kageyama'yla çalışırım.
--Gıcık mısın kızım! Onunla hayatta olmaz! İzin vermiyorum!
. . .