...
Herkes teker teker evlere dağıldı. Bizde Kageyama'yla eve yürüyorduk.
-Aramızda hala mesafe var. Değil mi?
K: Azaldı sanırım.
-Yani vardı?
K: Seninle arama mesafe koymam imkansız.
-Niye?
K: İlla söyletecek misin?
-Neyi?
K: Y/N...
-Bilmiyorum ama.
K: Bildiğin bir şey ama.
-... anladım.
Evimizin olduğu sokağa girdik. Evimin önüne gelince vedalaşarak bahçeme girdim. Evin kapısını açtım. İçeri girecekken,
K: Sabah ara beni.
Merakla,
-Tamam...
K: Tamam...
K: Görüşürüz.
-Görüşürüz.
Heyecanla eve girdim. Saat 17:47'ydi. Odama çıktım ve üzerimi değiştirdikten sonra annemi aradım.
-Alo? Anne nasılsın? Nerdesin?
A: Kızım biz babanın işi için şehir dışına çıktık.
-NE?! Anneee...
A: Bir gece tek kalacaksın. Noldu?
-Yok bir şey de... Uf neyse.
A: Annecim ararım seni arada merak etme. Korkma sakın. Evde de yemek yok. Markete git istediğini al. Masanın üzerinde para var.
-Ooooo çok teşk aşko. Öptüm.
A: Bende. Hadi kapa kızım.
-...
Telefonu kapadıktan sonra masanın üzerinde duran BOLCA parayı alıp markete koyuldum. Tokum ama 1-2 saate acıkırım. Hem abur cuburda alırım. HİHHİİH
Bizim eve yakın markete gittim. Çünkü Türk yemekleri de var.
...
Markete geldiğimde dolaptan çiğköfte ve ayran, reyondan da doritos ve kola aldım. Gezinmeye devam ederken canım çikolata çekti ve çikolata almak için oldukları bölüme gittim. Bir tane, hatta 2 tane caramio aldım.
?: Merhaba.
Arkamı döndüğümde benim yaşlarımda sarışın ve uzun boylu bir genç vardı.
-Sen baloda taç alan çocuksun.
A: Evet. Arata.
-Y/N.
Biraz soğukkanlı ama tatlı.
A: Birinci sınıf mısın?
-Evet. Sende mi birinci sınıfsın?
Gülerek,
A: Hayır... İkinci sınıf.
-Aa, genç gösteriyorsun.
A: İltifat için sağ ol.
Gülümsedim.
-Mika'yla hiç konuştunuz mu?
A: O kim?
-Eee şey seninle taç alan kız.
A: He o... Balo bitince yanıma geldi. Kendini tanıttı. Daha doğrusu övdü.
-Anladım. Tanıştınız yani.
A: Öyle mi oldu bilmiyorum.
-Bu arada beni nerden tanıdın?
A: Bir yerlerden gözüme tanıdık geldin.
-Gözüne tanıdık gelen her insana merhaba mı diyorsun? , dedim gülerek.
A: Okuldan tanıdık geldin.
-Allah allah. Neyse.
A: İyi akşamlar.
-İyi akşamlar.
Aldıklarımı kasada ödedikten sonra eve yürümeye başladım.
Ren Arıyor...
-Alo?
R: Alo. Naber?
-İyi sen?
R: İyi. Bir haber vercem.
-İyi mi kötü mü?
R: Bence çoook iyi bir haber.
-Evet?
R: Antrenmanlar artık hafta sonu olmayacak.
-Neden ki?
R: Öyle işte. Nedenini sorma.
-Neden?
R: Antrenmanın olduğu gün öğrenirsin hocadan.
-O zaman yarın yok mu?
R: Hani yarın pazartesi ya var.
-Aaaa aklım gitti. Azalmış antrenmanlar ya. Kötü olmuş.
R: Aaaaa bir şey demeyi unuttum. Salı ve perşembe yoktu ya normalde, artık o günler var sadece çarşamba ve hafta sonu yok.
-Anladım. Teşekkürler.
R: Ne demek canom. Bay bay.
-Görüşürüz.
Telefonu kapattığımda zaten eve varmıştım. İçeri girip biraz TV izledikten sonra çiğ köfte yiyip ayranımı içtim. Sonra cipsimi alıp televizyonun başına geri geçtim. Cipsin yarısına gelince kolamı ve bi tane caramio alıp geri koltuğa oturdum. Elimdekileri bitirince sıkılıp telefonumda gezinmeye başladım.
Bu arada 1. dönemde bitmek üzere. Bitse de 15 tatil olsa.
Saat sekiz gibi kalktım evin içinde dolaşmaya başladım. Yapacak bir şey yoktu. Çok sıkıldım. Kageyama'yı aradım.
K: Alo?
-Merhaba.
K: Sabah oldu mu ya?
-Ahah hayır.
K: Noldu?
-Seni aramam için bir neden mi olması gerekiyor? Neyse o zaman yarın görüşürüz.
K: ... kapatacak mısın gerçekten..?
-Hayır.
K: Sevindim. Bir şey mi oldu?
-Hayır sadece sana bir şey teklif edicem.
. . .