İyi okumalar. Bu bölüm kardeşime ait. xxx
........................
Oikawa'yı getirdiğim yer gölün kenarında, güzel kokulu ağaçların olduğu bir yerdi.
-İlk kez buraya birisiyle geliyorum. Normalde tek geliyodum.
--Çok güzelmiş...
-Akşamları bir başka. Gel şuraya oturalım.
Bi tane banka doğru ilerledik ve oturduk.
-Keşke gitmesen be Oikawa..
Dedim ve omuzuna başımı yasladım.
--En kısa zamanda yine gelirim. Hem sen beni bu kadar çok mu seviyorsun?
-Ne sandın. Sen...
Dedim ağlamaklı olarak.
--Kız ağlama sakın.
Dedi ve bana sarıldı. Bende sıkıca ona sarıldım.
--Yeter bu kadar duygusallık be!
-Tamamm.
Biraz daha oturarak zaman geçirdik ve sonra kalktık. Evin yolunu tuttuk.
...
Eve geldik ve kendimizi yatağa attık.
--Oh. Çok yorulmuşum.
-İyi dinlen o zaman.
Sabah
Erkenden kalktık ve bahçeye çıkıp çalışmaya başladık.
-Hadi YÜCE OİKAWA!
--Ne!? Atıyorum işte!
-Yeteneğin falan kalmamış senin.
--Diyene bak.
-Şaka şaka. Şu öğrettiğin vuruş var ya. Çok teşekkürler.
--Ne demek. Başka eksiğin varsa Yüce Oikawa'ya her zaman söyleyebilirsin. Unutma!
-UNUTMAM!
Gülerek birbirimize baktık ve içeri geçtik.
Oikawa akşam trene binip gidicek o yüzden daha fazla zaman geçirmek istiyorum.
-OİKAWA! TABU OYNAYALIM MI?!
--AY! Ne bağırıyosun kızım ya!
-Pardon. Tabu?
--Olur ama kaybedince ağlamak yok.
-Kendinden mi bahsediyosun?
--HAHAH çok komik ya
Dedi alay ederek.
-Ben başlıyorum. Bir dakika içinde en çok anlatan kazanır.
--Oyunu biliyorum Y/N.
-Tamam.
--O zaman. 1.. 2... 3... Başla!
-Bir tatlı söyle!
--Sütlaç, puding, künefe, muhallebi, pasta!
-En son dediğin!
--Pasta!
-Ondan önce!
--Puding mi!
-OFFF HAYIR DİĞERİ!
--Muhallebi mi?
-Heh evet. Birinci kelime bu.
--Kaç kelime ki anlatacağın şey?
-İki, iki!