Multi : KutayGözlerim, başım , boynum , vücudum her tarafım ağrıyor. İşkenceye maruz mu kalmıştım acaba ? hiç sanmam sonuçta ben bir hakimim. Ben hakimim. Ve bugün benim iş günüm. İş mi ? Dün benim kardeşim öldü ve ben iş mi diyorum ? Gerçekten salak olmam lazım. Fakat ne yapabilirim bu meslek için ben ne kadar süre çalışmıştım ve kazanmıştım. Atanmak ise ayrı bir mutluluktu benim için.
''Emre'' dedim ve o an aklıma gelince gözyaşlarım yine gözlerimi terk edip yanaklarıma doğru hücum etmiş. Yetmezmiş gibi hıçkırmalarımda başlamıştı.
''Allah belanı versin!'' dedim ve gözlerimdeki son tanecikleri bile dışarı çıkarmak istercesine ağlamaya başlamıştım. Bu kimsesiz sokakta sesim yankı yapmaya başlamıştı. Ayağa kalkınca başımın şiddetli ağrısı beni yere düşürmeye yetmişti. Ağlarken uyuya kaldığım için şiddetli bir baş ağrısı çekiyordum. Karşıdan bana doğru ilerleyen birini görmemle ayağa kalktım belki bana yaprdım edebilirdi.
''Bakar mısınız ? Ben burayı bilmiyorum ve bana yardım edebileceğinizi düşündüm.'' Konuşmaya devam etmem tam bir salaklık olurdu çünkü çocuk elindeki poşeti ağzına dayayım içerisine doğru nefes almaya başladı. Gözlerim fal taşı gibi açılırken yerimden hareket edemiyordum. Sanki biri beni taze çimentoya batırmıştı ve çimento donmuş gibiydim. Düşüncelerim bana ihanet ediyordu ve hareket etmem imansızlaşıyordu.
''Öblö banö pöro vör!'' deyince yerimden hareket etmek alıma gelmişti. Tekrar poşetten bir şeyler çekerken ' para ver ' diye bağırmayı ihmal etmiyordu. Aklıma benim gerçekten de paramın olmadığı gelince gerçekleri söylemeye karar verdim.
''Benim param yok ki!'' dediğim zaman ayyaş ve abaza bir şekilde gülümsemeyi ihmal etmeden cinsel tacizce bulunmak istediğini söylemişti. Bu sözlerin beni bu kadar sinir edeceği aklıma gelmezdi. Ben senin, ben senin... güçlü bir şekilde dişlerimi sıktım ve koşmaya başladım. Tabii ya ben her türlü duygu patlaması yaşadığımda koşarım. İstemsiz olsa bile ? Ölümün hatta uçurumun kenarında olsam bile koşardım. Çünkü ben buydum. Ne kadar güçlü olursam , ne kadar sakin olursam , ne kadar cılız kaldığım zamanlar olsa bile koşmam gerekir. Nedenini bilmiyorum. Psikoloğa bu konuda gittiğimde içimden gelen bir dürtü olduğunu söylemişti.
Koşmayı bırakmıştım çünkü aklıma bir fikir gelmişti. Bu hazır uyuşmuş , salak saçma dolaşırken yalan söylesem inanırdı. Tabii ben yalan söylemeyi becerebilirsem.
''Aaa bak sen şu işe arkandan polis geliyor. Napıcaz şimdi biliyor musun ? Koşarak kaçıcaksın. Hadi bakalım. Kaç sen! Ben görmedim derim.''
Suratıma anlamsız bir şekilde baktı. Bir süre sonra kahkaha atmaya başladı ve aniden yüzünü değiştirip ,
''Sence ben bunu yer miyim ? Salak mıyım ben ha!'' diye bağırıp yankılanan sesiyle kızarak tekrar aynı cümleyi kurdu. Artık yalpalayarak gidiyordu aynı zamanda aynı cümleleri tekrarlıyordu. Bir süre sonra yalpalaması durdu ve yere yığılıp kaldı. Belki de öldü. 'Geber' diye geçirdim içimden. Bu yoldan birilerinin geçmesi gerekir. Hadi ama hiç kimse mi yoktu ?!
''Birisi var mıı!'' diye bağırınca bir motor sesi yükseldi.
''Buradayım. Yardım ediiin.!'' Diye tekrar bağırdım. Yanıma bir motor geldi. Vücudu iri olduğu için orta yaşlı bir emekli geldi aklıma.
''Amca sesimi duyup geldiğin için teşekkür ederim. Beni eve götürebilir misiniz?'' dediğimde kafasını sallamıştı. Kaskından dolayı yüzünü tam göremedim ama bu olgun davranışından dolayı ona güvenebileceğimi düşünüp motorun arkasına oturdum.
'' Abi şimdi ben Melek Pastanesini biliyor musun ? '' dediğimde kafasını olumlu bir biçimde salladı. Heh işte onun oradaki karşısındaki mor binanın önünde bırak sen beni.'' Dediğim an motoru yaşına göre fazla ustaca ve hızlı sürdü. Kafamda kask yoktu galiba cimri biriydi. Veya düşüncesiz. Evet evet düşüncesiz bir amca... o kadar hızlanmıştı ki sıkıca sarılıp kafamı içeri doğru tuttum. Tutmasaydım eminim ki kafam arabaların camlarına yapışıp beyin kanaması geçirebilirdim. Ve bu düşüncesiz amca bana bir şey yapmazdı. Yuh artık. Yardım ederdi değil mi ? Anladık düşüncesizdi de hastaneye götürürdü herhalde. Bu kadar da- düşüncelerimi bölen motorun durmasıydı. En azından halamda rahat olabilirdim. Amcayı çok yormamak için yakında oturan halamın evini tarif etmiştim. Oradan geçerdim evime.
''Amcacığım Allah sizden razı olsun. Beni nasıl mutlu ettiniz tahmin edemezsiniz.'' Kalkarken ceketimin parçası amcanın kaskına takılmıştı tam çıkaracakken kask yere düşüp kırıldı. Kahretsin !!
''Amca ben gerçekten çok ama çok özür dilerim. Yemin ederim öderim parasını. Kaska bakarak konuşuyordum.
'' Zaten kardeşim öldü. Hayat amacım ölmüşken benim için paranın önemi kalmadı. İşe yeni başladım 1 aya öderim. Şu an çok sıkışığım eve yeni taşındığım için'' bu açıklamaları yere çöküp ellerimle kafamı bütünleştirmişken söylemiştim. Ne kadar yamukça söylemiş olsam da beni duyduğunu belli edicek o büyülü sözleri söyledi.
''Önemli değil. Kalk artık.'' Sesi o kadar rahatlatıcı çıkmıştı ki sözlerine uymamak elde değildi. Kafamı kaldırmamla o yüzü görmüş oldum. Bu adam nasıl olurda yaşlı olabilirdi. En fazla 25 yaşında olması gerekti.
''Kaç yaşındasın?'' dememle kaşları çatıldı. Beklememesi normaldi. Normal bir tanışma isimleri söylemekle başlardı çünkü.
''26'' demesiyle benim kaşlarım çatılmıştı. Benden 1 yaş büyüktü ve ben ona amca dedim. Bu karizmatik çocuk nasıl amca olurdu. Olamazdı zaten. Olmamalıydı . gerçi bu çocuk nasıl Türktü ?
'' Türk müsün?'' dememle ağzı aralanmıştı. Galiba yine şaşırtmıştım. bana normal bakarak olumlu anlamda kafasını salladı.
''Ben Kutay.''
''Kutay Soylu'' diye devam etti soy isine vurgu yaparcasına

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Aşk
De TodoBir hakime ve bir katil. Önlerinde bir gelecek. Ya hakim sırılsıklam katile aşık olursa... İşte o zaman o gelecek değişebilir. Her şeyinden vazgeçebilirdi mesleği için. Ama tek bir duygu mahrum bıraktı. Aşk! -Ön Yargısız Okumanız Dileğiyle- --Dimağ...