4. Bölüm: "Resmen Beni Tehtit Etti"

470 33 7
                                    


Multi: Mahinur

Kutay'ın sözleri kalbimi yerinden sökerken ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Sakin ol Berra...Sakin... Yüzündeki sırıtış silinmiyor aksine daha da pisleşiyordu. Gülme artık be...
"Aşk mı ? Ah... Saçmalık. Ben aşık olmam. Ben Berra Özcan'ım. Ben Hakime Berra Özcan'ım. " dememle 'Hıhh..' diye bir ses çıkardı. Kendimi olmayan biri gibi gösterme konusunda çok iyiydim. Yıllardır annemin yokluğunda çektiğim acıları kimseye göstermezdim. Doğukan ve Mahinur bilirdi ama. Gerçi başka kimim var ki benim... Yolda yürürken o kadar sevimli ve neşe doluyum ki , gören hiç sorunu yokmuş sanardı. Babam tarafından sevilmemiş bir kızdım ben.
"Egonu yıkmak istemezdim ama daha 1 davaya bile bakmadın. " dedi. Bugün ilk iş günümdü. Hemen dava olacak diye bir şey yok. Ayrıca sekreterlikten yüksele yüksele , sınavlara gire gire hakim olunuyordu. Benim kadar genç hakim veya hâkime bir elin parmak sayısını geçmez iken benim egomu yıkamazdı. Ama ben yaptıklarımla öne çıkan bir insan değildim. Bu konuda bile... Ne kadar sevsemde mesleğimi bir alçak gibi övünemezdim. Bu bana yakışık almazdı. Artık daha olgun olmam gerekirdi. Emre'nin ölümü bunu gerektirmişti.
"Davanız bana geldi Kutay Bey. Ben ilgileneceğim. Bunu biliyor muydunuz ?" Derkenki ses tonum Kraliçe Elizabeth'in yaptığı konuşmalardaki ses tonu gibi çıkmıştı. Kendini beğenmiş bir zengin gibi. Yüzüme dikkatlice baktığını , tam gözlerine baktığım zaman anlamıştım. O kadar net bakıyor ki , irisinde renk kayma bile olmadığını fark etmiştim. Yüzü gergin olması gerekir iken yumuşaktı. Fakat hatları bu sözü yalanlıyor aksine sert geçişler yapıyordu. Elmacık kemikleri , çenesi , burnu... Tam anlamıyla sert kötü çocukları andırıyordu. Ama onun bir katil olduğu aklıma gelince andırmasından ziyade kötü bir adamdı.
"Bilmesem burada olmazdım değil mi Berra ? " Bana ismimle hitap etmişti. Nedense hoşuma gitmişti. Nedense mi ? Resmen sözlü taciz etmişti. Yani bir şey yapmadı ama dediğim gibi öyle nahoş söylemişti ki kendi adıma aşık olmuştum. Ne? Ben aşk mı dedim. Demedim değil mi ? Diyemem. Dememeliyim.
"Rüşvet mi vereceksin ?" Deyip gözlerimi kısmıştım. Sırıtması sinirime dokunmuştu. Hatta sinirlerimi hoplatmıştı. Ben ki adalet kadını bunu kabul mü edeceğim ? Anca rüyasında! Zengin diye her şeyi satın alamaz. Bir suç işlediyse bunu ödeyecek. Nokta.
"Senin gibi adalet kadınına , para sunmak vakit kaybı olur. " Dedi Kutay. 'Senin gibi adalet kadınına' nerden biliyordu ki. Belki gözünü para boyayan bir manyağım. Belkide zengin olmak için her türlü yola başvuran bir paragözüm. Belki şimdi gözlerimde dolar işareti çıkacak. Kafayı yemem an meselesiydi. Sinirden kudurmuş köpek gibiydim. Derin nefes aldım. Ben en son durmuyor muydum ? Tabiki yine koşuyorum. Elimde poşetler , çantam koluma iyice yapışmış fakat zinciri bağımsız davranırken koşuyorum.
[]
"Mahiii hadiii çabuk ol" diye bağırıp koltuğa yerleşmiştim. Oh be dünya varmış. Boynumu önce sağa , sonra sola döndürmüştüm. Öne ve arkaya. Ahh keşke biri masaj yapsa...
"Geldim , geldim. " Mutfaktan koşarak çıkmıştı. Elindeki mutfak bezlerini koltuğun üstüne koyup boynumu ovmaya başladı. Tabiki çok sert.
"Ahh... Bırak lanet olasıca. Allah belanı vermesin" deyip elini iktirdim. O kadar sert ovmuştu ki -tabi yoğurmuşta olabilir , çok sertti- kızardığını emindim. Mahinur , sporcu olduğu için kas yapmıştı ve acayip sertti eli. Yani herhangi bir kavga anında yumruğu çaksa , adam yeri boylardı. Şimdiyse boynumu kırmıştı galiba. Elimle ovalarken tekrar sağa sola döndürdüm. Kütleme sesleri geliyordu. Kesinlikle rahatlatıcı.
"Doğu nerde ?" Deyip Mahi'ye döndüm. Yüzüne şımarık çocuk gülümsemesi yapmıştı. Birkaç mırıltı çıkardı.
"Sevgili yaptı. Yenge buldu yengeeee" diye bağırıp gülmeye devam etti. Şımarık bir çocuktu hâla ama ben bu çocukla uğraşmayı çok seviyordum. Tabi aşırıya kaçmazsa. Kutay gibi mesela. O da aşırı ukala olmasa tatlı olabilirdi. Kutay mı dedim ben? Kutay ve tatlılık... Galiba kafayı yiyordum.
"Neyse şimdi bırak sen Doğu'yu ilk iş gününü anlat sen." dedi Mahinur. Bu kızıda anlamak zordu. Aklından neler geçiyordu anlamak istiyordum ve bu benimkinden zordu.
"Ya ne olcak be... Dava mava işte. " deyip elimi salladım. Hayır yani ne bekliyordu ki. Öldürülmeden önce pornografik uygulamalara mağdur kalmış kıza bu uygulamaları yapanı tanıdığımı ve bu yapanın beni ıssız bir yerden kurtardığını mı?
"Berra artık eminim. Kesin bir şey var. Sen ki çocukluğundan beri hakime olmak istiyorsun ve ilk iş gününe dair 'ya ne olcak be' diyorsun. Anlat. Hemen. " dedi. Sesimi taklit etmesi ortama komiklik katsada , sonunda emir vermesi kızarmama neden olmuştu. Yalan söylediğimi anlamıştı ve bu utanç vericiydi. Beni tanıyordu. Buda yalanımı anlamasına neden oluyordu. Kendimi tanıtmayı sevmezdim. Beni tanıyanlar vardı ve bu bana yeterdi. Hayatıma giren insanlara kendimi tanıtmazdım. Tanıtırsam eğer acılarımı anlarlardı ve ufak bir tartışmada bunu yüzüme vururdu. Bu riski göze alamazdım.
"Pekala... Her şeyi anlatıcam ama sözümü-"
"Kesmem. Biliyorum." yine aynı şeyi yapmıştı. Sözümü kesmişti ama insanın yakın arkadaşı olunca bir şey diyemezdik değil mi ?
"Ben dün Emre'nin ölümünü öğrenince duygu yüklenmesi yaşadım ve koşmaya başladım. Nefesim kesilince durup bakındım ama ıssız , kimsesiz bir sokaktaydım. " deyip derin bir nefes aldım. Emre'nin ölümüm. Onun yerine ben ölmüştüm sanki. Açtığı yarayı kapatmak zor olacaktı.
"Ben yorgun düşüp uyumuşum ve sabah kalkınca ufak bir tacize uğradım. Bu yüzden bağırıp yardım istedim. Bir motor geldi yanıma ve ben vücut gelişiminden dolayı yaşlı bir yardımsever sandım. Halama yönlendirdim ve beni orda bıraktı kaskı çıkarınca sarının en güzel tonunu fark ettim. O kadar yakışıklıydı ki... Neyse... İşe gidince bu sabah bir dosya aldım elime." anlatmaktan çok yorulmuştum. 1 dakika en fazla dinlendim ağzımı ıslattıp devam ettim.
"Neyse işte dosyada bir kız cinayeti vardı. Kız öldürülmeden önce tecavüze uğramış. Katil olarakta benim ertesi gün tanıştığım sarıymış" deyip tepkisine baktım. Gözler pörtlemiş , kafası ileri doğruydu.
"Aman Allah'ım. Bu bu çok..." deyip derin nefes aldı ve ardından kollarını kaldırıp
"İnanılmaz!!" diye bağırdı. Evet biliyordum. Sonuç olarak Mahinur'du bu. Ne bekleriz korkmasını falan mı ?
"Ya Mahi çocuk beni tehtit etti." deyince yerine oturup eliyle beni işaret etti.
"Çok şanslısın sen. " dedi. Gözlerimi kapatıp arkaya doğru uzanıp sinirden inledim. Ahh ben ne diyorum o ne diyor.
"Bana dedi ki 'Mesleğine dikkat et aşk güçlüdür.' gibi bir şey dedi. Sen hala vıdı vıdı. " deyince kahkaha attı. Cidden sinirlenmeye başlamıştım. Ayağa kalkıp dışarı çıktım. Ayaklarım hızlanmaya başlarken kolum biri tarafından tutulup ara sokağa çekilmişti. Kolumu kendime doğru çektikçe sıkıyordu. Canım yanınca ağzımdan bir 'ahh' çıkmıştı.
"Bıraak kolumu" gözlerim dolmaya başladı. Bu zifiri karanlıkta bir sokak lambasının yanına gelip kolumu bıraktı. Yüzüne bakınca o müthiş saçları daha sonra gözlerini görmüştüm.
"Kutay?" demem yetersiz kalmıştı. Çünkü sesim mırıltı belkide fısıltı gibi çıkmıştı.

"İsmimi unutmamana sevindim doğrusu. "

Karanlık Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin