___________________________________________
~{Sulli}~
___________________________________________Saatlerce beklememe rağmen ne bir haber, ne bir mektup elime ulaşmamıştı. Jisung'un gün batımından önce benimle iletişimde olması gerekirdi. Bir şey olmuş olabileceği düşüncesi göğsümün sıkışmasına sebep oluyordu.
Daha fazla her zaman oturduğumuz bu çiçek dolu tepede oturamayacağımı anlayıp oturduğum yerden kalkarak şelalenin başına gittim. Burası Jisung ile en rahat konuştuğum yerdi. Rüyalarına girebilirdim.
Bundan bir kaç yıl önce yani ben henüz buraya gelmeden, Jisung ve ben beraber dua etmek için bir şelalenin başına gelmiştik. Beraber oturup tüm günümüzü orada geçirmiştik.
O gün Jisung bana Tanrı'nın bizi çok sevdiğini söylemişti. Bende Jisung'un küçük olduğu için böyle düşündüğünü zannediyordum. Gülüp geçmiştim.
Ama dua etmeye devam etmiş ve içimden Tanrıya "Eğer bir gün Jisung ölürse onu rüyalarımda görmemi sağlar mısın Tanrım?" diye dua etmiştim.
Fakat hiç bir şey planlandığı gibi gitmez değil mi? Tabii ki öyle oldu. Çok genç bir yaşta dünyadan ayrılmıştım. Arkamda kardeşimi bırakmış olmak tarifi zor bir acı yaşatmıştı bana.
Öldüğüm zaman kardeşime ne olacağını düşünmüştüm. Ben ona asla kıyamazdım. Ama Jisung haklıydı. Tanrı bizi seviyordu. Dualarım kabul olmuş, her ne kadar ben ölmüş olsamda kardeşimin rüyalarına girmeyi başarmıştım.
Ölümümden bir kaç yıl sonra Jisung'un her gece ettiği dualar kabul olmuştu ve Tanrı ona kimseye vermediği bir nimet vermişti. Her gece dünya üzerindeki insanlar uyurken, Jisung bir melek gibi benim yanıma gelebiliyordu. Bu yüzden onun rüyalarına girmeme gerek kalmıyordu.
Ama şimdi tekrar buna ihtiyacım vardı. Yanımda getirdiğim küçük kahverengi bir kağıt, tüy ve mürekkep ile şelalenin başına oturmuştum. Derin nefes alarak elimdeki tüyü mürekkebe batırmıştım.
-------------------------------------------------------------
Birtanem, miniğim, kardeşim;
Bebeğim. Senin için çok endişeleniyorum minik kuşum. Senden hiç haber veya mektup alamadım. Nasıl korkuyorum bilemezsin. Yoksa beni hemen unuttun mu kardeşim? Haha! Sorun değil. Öyle bir şey olmayacağını biliyorum. Ayrıca sen mutlu olsan yetiyor bana. Umarım iyisindir Jisung. Seni çok seviyorum kardeşim. Lütfen. En azından bir haber gönder. Biliyorsun. Seni arkamda bırakmış olmak beni kahrediyor. Bu acıyı bana tekrar tekrar yaşatma Jisung. Umarım iyisindir ve ben boş yere kuruntu yapıyorumdur. Senin iyi olman her şeyden önemli kardeşim. Çok fazla yazamayacağım. Bellaya gidip senden haber gelmesini bekleyeceğim. Eğer uyuyorsan da iyi geceler kardeşim.
Kardeşim, minik güvercinim Jisung'a
-------------------------------------------------------------
Elimdeki tüyü yavaşça çimenlerin üzerine bırakıp ayağa kalmıştım. Küçük bir iç çektikten sonra Bella'nın sarayına doğru yürümeye başladım.
Mektubu saray bekçisine verdikten sonra Jisung'un da hâlâ bir haber göndermediğini öğrenmiştim.
Cennette bile içim içimi yiyor. Keşke ölmeseydim Tanrım.
___________________________________________
Elveda...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream Waterfall | MinSung
FanfictionMinho ilk defa alışverişini kendisi yapmaya karar verir. _____ Jisung ablasını kaybetmiş bir çocuktu. Minho ise koskoca bir şirketi arkadaşları Hyunjin ve Chan ile kurmuş bir ceoydu. Jisung ablasını kaybedince yalnız kalmış ve evlatlık edinilmişti...