-10-

40 5 1
                                    

____

~{Jisung}~
____

İşimi bitirip şirketten ayrılmıştım. Minho hyung beni bırakmayı teklif etsede onu reddetmiştim. O da ısrar etmiş ve en azından yemeğe beraber gideceğimizi söylemişti.

Evet. Sormadı. Emir verdi.

Minho hyungu reddetmemin sebebi San hyungla konuşmak istememdi. Cebimden telefonumu çıkarıp onu aramıştım ve şimdi beraber yürüyorduk.

"Hyung. Konuşmamız gerek." Biraz bekledikten sonra sessiz kalmasını dinliyor olmasına bağladım.

"Minho hyung. Yani sana o gece yumruk atan çocuk. Patronum. Hakkımda biraz araştırma yapmış. Kalacak yer dahil işlere yaptığım başvuruların belgelerini görmüş. Ev aradığımı öğrenmiş ve bana evine taşınmamı teklif etti." Tepkisini ölçmek için suratını inceledim. Düşünceli görünüyordu.

"Jisung. Ben... Ah bu aslında çok güzel." Pişman olduğunu görüyordum. Haklıydı. Her şey daha farklı olabilirdi.

"Hyung kabul etmedim henüz. Sana danışmak istedim. Peki... Ne düşünüyorsun?"

"Jisung. Bu harika bir fırsat. Bizim aileden kurtulmak için telefonunu satmak istediğini söylemiştin. Gördüğün gibi buna gerek yok Jisung. Bu senin için çok iyi. Kabul etmelisin." Yüzüme bakmıyordu. Sadece ayaklarına bakıyordu.

"Düşüneceğim. Her neyse. Hyung aslında bugün şirket yemeği var ve hazırlanmam gerekiyor. Bana yardımcı olur musun? Ayrıca... Kıyafet ödünç alabilir miyim? Senden." Hafifçe gülümseyerek güçlü kollarını omzuma attı.

"Tabii minik şey seni! Seni gecenin prensi yapacağım. Hey! Ama sakın kimseyi kendine aşık etme." Saçlarımı karıştırarak söylediklerinden sonra ikimizde kahkaha atmaya başladık.

Beraber eve ulaşınca kimseye görünmeden San hyungun odasına çıktık.

Şimdi dolabın önünde kıyafetlere bakıyorduk.

"Hmm. Bir bakalım." Dolabı karıştırarak söylenen hyungum elinde bir takımla bana dönmüştü.

"Bunu deneyip geri gel." Elindekileri alıp giyinmeye gittim. Geri döndüğümde elinde bir takım daha tutuyordu.

"Yok ya. Çok muhteşemsin. Ama seni mükemmel yapabiliriz. Al bunu dene. Bu benim değil ilk defa görüyorum. Acaba nerden geldi?" Elindeki zarif takımı aldım ve giyip geri döndüm.

Döndüğümde hyungum hâlâ dolapta bir şey arıyordu. Ama bence şu an harika görünüyordum.

"Hyung?"

Elindekileri dolaba geri koyup arkasına döndü. Uzunca baştan aşağı süzdükten sonra ellerini birleştirdi.

"Yuh! Efsane! Gel bunu takılarla süsleyelim ve sana hafif makyaj yapalım." Beraber masanın başına oturduk ve takı seçtik.

İki yüzük ve bir tane sallanan küpe ile kombinimi tamamlamıştım. San hyung yüzüme hafif bir makyaj yapıp parlamamı sağlamıştı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dream Waterfall | MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin