31

1.5K 101 7
                                    

"Daha değerlisi? Biraz da zenginlerin kullandığı bir tabir? "

"Mücevher. " ✅️

"Süre bitti. " dedim.

"Ya ne çabukkk. " dedi Zeki.

"Bir şeyi o kadar soruyla anlatırsanız böyle olur. "

       Daha sonra oynamaya devam ettik.

***

Bir hafta sonra

    
     Bu sabah annemlere kahvaltıya davetliyim. Annem çok istediği için kıramamıştım. Afşin zaten taburcu olmuştu. Adar da bir kaç gün önce taburcu oldu. Gayet iyi evin içinde bahçede falan yürüse de bir süre daha işe gitmeyecek. Kurşun karaciğerine zarar verdiği için raporlu. Tabi kendisi bu durumdan çok mutlu(!) olduğu için hiç sıkıntı yaratmıyor.

       Mahalledeki herkesin çok sevdiği poğaçamdan yaptım elim boş gitmemek için. Poğaçayı saklama kabına koyduktan sonra hazırdım. Telefonumu vs.  alıp evden çıktım. Kürşat abinin o tarafta işi olduğu için beni bırakacaktı. Canıma minnet.

       Bu arada anonimle konuşmaya da devam ediyorum. Her gün en az bir kere arıyor. Her şeyden konuşuyoruz. Oyunlardan, işinden, gezip gördüğümüz yerlerden, sevdiğimiz mekanlardan, en sevdiğimiz yemekten ve kitaplardan. Evet kitaplar. Kitap sevmeyen pek de okumayan bana bir koli kitap gönderdi. En kısası olan Martı Jonathan Livingston'dan başladım. İlk zaman gazla okusam da sonrasında kitabı çok beğenmiştim. Onunla kitap hakkında konuşmak çok hoşuma gitti. Fikirleri güzeldi.

       Neyse ne diyordum kitap evet. Şimdi ise Reşat Nuri Gültekin'in Çalıkuşu romanını okuyorum. Kamran'a sinir oldum. Yine de Feride'ye hayran olmadan yapamadım tabi.

      Bunlardan bahsederken ben evin önüne geldim. Kürşat abiye teşekkür edip indim arabadan. Kapıyı çaldığında bir kaç saniye içinde kapı açıldı. Tabi ki açan annem.

"Flaş olmaya mı karar verdin anne? "

"Oyy annesi kurban olsun ona. Gel bebeğim. "

      Hemen salona doğru çekiştirdi beni. Bir kaç haftadır görmediğim Demir bey orada, köşede, oturuyordu. Kafasını kaldıracakken tekrar indirdi. Ben de herkese selam verip Meriç'le sarıldım. Eşşolüeşşek benden uzun.

"Aher Meriç'i bacakları alttan kes. Uzun olmuş bu? "

"Keserim tabi. " dedi ama bir sırıtış vardı yüzünde.

"Neler oluyor o ne sırıtış öyle? "

"Meriç Aher'in yeni yaptığı sehpanın son dokunuşları yapılıyormuş. Yeni boyanmış sehpanın üstüne kitaplarını koymuş, Aher ondan bir kaç şeyi getirmesini istemiş. Bu da en son yorulunca sehpanın üstüne oturmuş ama sehpanın  daha her tarafı montalanmamış. Sonuç olarak param parça oldu sehpa. Boya falan gitti. Aher de sehpanın yenisini 6-7 saatte yeniden yapmak zorunda kaldı. Çok yorulmuş o yüzden. " diye açıklama yaptı Afşin.

"Meriç ne kadar beceriklisin sen? " kahkahalarımın arasında zar zor konuşmuştum.

"Ya abla gülme ben ne anlarım, masadan sehpadan? "

"Bizim mahalleden iki çocuk getireyim daha az zarara uğrar Aher. "

      Dudaklarını büzüp kafasını çevirdi. Bebek gibi duruyordu. Koca bebek.

"Gel gel ablasının yakışıklısı. " diyip onu yanıma çektim ve sarıldım.

     Meriç'le ayrıldığımızda bize bakan Demir beyle karşılaştım. Hemen gözlerimi çektim. Bana dediklerini hazmadememiştim. Kimse gördü mü diye bakarken bana bakan Adar'la yutkundum.

"Nasılsın Adar? "

"Abine sarılırsan iyi olacağım Eftelya. " dedi ve kollarını açtı. İçimden geleni yaptım ve yavaş adımlarla ona gidip hafifçe sarıldım. Hemen beni kendine çekip yanına oturttu ve sıkıca sarıldı. Daha sonra kulağıma fısıldadı.

"Abin yanında Eftelya. İstediğin zaman affedebilirsin babamızı. Seni seviyorum kardeşim. " dediğinde donduğumu hissettim. Kısa bir süre sonra geri çekildim. Kaçamak bakışlarla ona bakıyorsam da bakmamak için elimden geleni yaptım.

      Beni kurtaran şey ise telefon oldu. Hayalet arıyordu. Kaşlarım çatıldı.

"Alo? "

"Eftelya. Nasılsın? "

"İyiyim siz? "

"İyiyim. Ben seninle bir şey konuşmak istiyorum. "

"Tabi buyrun. " İyice merak etmeye başladım.

"Ben.. Ya da boşver. "

"İyi olduğunuza emin misiniz? "

"Hı hı. Görüşürüz sonra. " dedi ve telefonu resmen yüzüme kapattı.

"Bir sorun mu var Eftelya? "
     
"Yok yok. "

"Kahvaltı hazırrr. " diye neşeyle içeri giren annemle gülümsedim.

"Aa anne ben poğaça yaptım ama nereye koydum ki acaba?"

"Fortmantonun üzerine bırakmışsın bebeğim. Koyduk onları da sofraya. "

      Daha sonra herkes sofraya geçti. Meriç benim yanıma hemen otururken Adar yanıma gelecek olan Afşin'i durdurdu ve kendi oturdu.

       Kahvaltının ortasında aklıma gelen soruyla çatalımı tabağıma koyup Afşin'e döndüm.

"Afşin sen ilk karşılaştığımızda neden saçımı çektin? "

"Saç örneğini almak istedim. Senin haberin olmadan test yaptırdık. Üzgünüm kardeşimiz olduğundan emin olmak istedik. "

Eftelya ne tepki verecek bu itirafa?

Ebediyet Sokağı'nın Kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin