Leman, Berzan'ın yanına refakatçi olarak kalmıştı. Eftelya güvenliklerinden endişe etmiş mahallede korumalık yapan iki kişiden rica etmişti. Zaten kendi de sık sık uğruyordu.
Yine hastaneye uğramış, çıkıyordu ki telefonu çaldı. "Alo Hazar durum ne? Çözebildin mi?" diye sıraladı sorularını. Hazar sakinlikle yanıtladı sevdiğinin sorularını. "Az kaldı bebeğim. Merakta kalma diye aramıştım." "Çok iyi yaptın. Aklım hep sendeydi." "Yoksa bana aşık mı oldun cici kız?" diyerek işi sululuğa vurdu Hazar. Eftelya da ona ayak uydurarak hafif kibirli bir tavırla "En az sizin kadar beyefendi." diyerek yanıtladı. Hazar konuyu değiştirerek Berzan'ı sordu. "İyi annem refakat edecek bu gecelik. Bir aksilik çıkmazsa da yarın taburcu etmeyi düşünüyorlar." dedi. Daha sonra vedalaşıp kapattı telefonu iki aşık.
Telefonu kapattıktan sonra mahalleye döndü Eftelya. Kardeşleri eve gitmiş onun gelmesini bekliyorlardı. Eftelya mahalleyi kontrol etti, çocuklarla ilgilendi, Berzan Bey için ev ayarladı. Daha sonra eve gittiğinde herkesi salonda hindi gibi düşünürken buldu.
"Neler oluyor gençlik? Hindilere benziyorsunuz." diyerek takıldı onlara. Afşin " Annem kesin kararlı mı refakatçi olmaya?" diye sordu. "Evet başlarına iki koruma diktim. Emin ol bunu annemden daha iyi kimse yapamazdı. en nihayetinde onlar bir dönem evlilerdi. İki de çocukları var." dedi
Afşin yorgunlukla kendini koltuğa bıraktı. "Biliyorum ama onun babam olması, bana çok değişik geliyor. Hala kabullenemedim." dedi yorgun bir sesle. "Sizi anlayabiliyorum. Bende sizi yeni kabulleniyorum." dedi Eftelya.
Eftelya yere oturdu. Koltuğa oturası gelmemişti. Telefonunu cebinden çıkardı ve sosyal medyada gezmeye başladı. Bu sırada Afşin de oturduğu koltuktan kalktı ve yere oturdu. Daha sonra başını yavaşça Eftelya'nın dizlerine yasladı.
Berzan, bugün taburcu olmuş ve Eftelya'nın hazırlattığı eve gelmişti. Leman kısa bir duş ve çorba için malzeme getirmek için eve gitmişti. Afşin'i de Berzan'ın başına dikmişti.
Afşin heyecan ve ürkeklikle Berzan'ın yattığı koltuğun yanındaki tekli koltukta oturuyordu. Neredeyse hiç hareket etmiyordu. Elinden gelse nefes almayacaktı. Berzan kızıyla böyle olmak istemediğine emindi.
Oturduğu yerde ayaklarını kenara çekti. "Afşin, gelir misin birazcık yanıma?" diye seslendi yumuşak bir sesle. Afşin bacakları titreyerek ayağa kalktı. berzan'ın dediklerine uyarak yanına oturdu yavaş ve ürkek bir şekilde. Lakin kendini o kadar kasıyordu ki bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi.
"Afşin, kızım bu olanların tek suçlusu o Demir denen adam müsvettesi. Ailemizi parçaladı. Tek aşkımı elimden aldı. Annenizle ne olur, nasıl olur inan bilmiyorum. Fakat senden ve ikizinden ayrı kalmak istemiyorum. Ben sizin babanızım, siz de benim canımdan birer parçasınız. Tabi ki Aher, Eftelya ve Meriç de öyle. Ne demek istediğimi anladın mı Afşin?" diyerek bitirdi konuşmasını.
"Anlıyorum. Adar da ben de ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz." dedi üzüntüyle başını eğerek. Berzan nazikçe Afşin'in çenesinden tuttu ve başını kaldırdı. "Üzülme kızım. Hallolacak her şey. Beraber üstesinden geleceğiz. Sizi buldum ya daha hiç bir kuvvet beni sizden ayıramaz." dedi. Afşin o an mantığıyla hareket etmeyi bırkaktı ve kontrolü kalbine devretti. Titreyen kollarını kaldırdı ve bir anda Berzan'a sarıldı. Berzan şaşkınlıktan kısa bir an kalakalsa da şaşkınlığını atar atmaz o da Afşin'e sarıldı. O an yarasının acısı umurunda bile değildi. Yıllar sonra kızı ona sarılmıştı hem de içinde gelerek.
Tabi kapıda ki Leman da...
![](https://img.wattpad.com/cover/315475904-288-k771509.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ebediyet Sokağı'nın Kraliçesi
Ficção GeralO sokakların kızıydı. Kraliçe lakaplı bir kız. Henüz 17 yaşında. Onlar Yıldız ailesi. Kızları doğumda karıştırılmış. Peki bu kız hem ailesi hem de aşkını bulabilir ve kabullenebilir mi?