Tony Stark'ın gizli çocuğu

586 34 1
                                    

Olayın üzerinden neredeyse on yedi saat geçmişti. Yetkililer karşı duran üyeleri ve beni özel korumalı bir hapishaneye getirmişlerdi. Burası tam olarak denizin ortasındaydı. Hatta belki bir denizaltı bile olabilirdi. Tekrardan kapalı bir alanda kilitli tutulmak benim için hiç hoş değildi. Eskiden buna alışkındım ama unutmaya çalıştığım bir anı haline gelmişti. Yan taraftaki kabinlerden diğerlerinin seslerini duyabiliyordum. Çoğunlukla Tony Stark ve onun yanlış seçimlerinden bahsediyorlardı. Hiçbiri burada olmayı haketmese de sonuç böyleydi.

Ellerime ve boynuma takılan güç engelleyiciler yüzünden savunmasızdım, fakat duyma yeteneğimi kullanabiliyordum. Arka odanın kapısı açıldığında yeni birisinin geldiğini anlamıştım. Bir helikopterin iniş sesini duymuştum. Kalın duvarlar yüzünden çok net duyamasam da gücüm sayesinde fısıltılar kulağıma doluyordu.

"E, dosyaları aldınız mı? Uyduları yeniden ayarlayalım. Zemo için yüz tarama başlatalım" dedi tanıdık bir ses. "Son fiyaskodan sonra seni dinleyeceğimi mi sanıyorsun cidden? Bu hücrelere girmediğin için şanslısın" dedi adam. Adım sesleri giderek yaklaştı ve hapishanenin dışındaki ikinci kapı da açıldı. Bir anlığına Tony'nin duygu değişimini hissettim. Bir şey görmüş olmalıydı. Şimdi daha üzgün ve suçlu hissediyordu. Son kapı açıldığında içeriye girdi. Yavaşça yürüdü ve ortaya kadar ilerledi. Şimdi hepimiz onu görebiliyorduk. Üst kattan birisi alkışlamaya başladı. İmalı bir hareketti.

"Fütürist beyefendi gelmiş" dedi Clint alkışlamaya devam ederek. "Her şeyi görür, sizin için en iyi olanı o bilir. Hoşunuza gitse de gitmese de" dedi. "Saçmalama Barton, seni buraya tıktıklarından haberim yoktu, yapma" dedi Stark. Onun hücresinin önüne doğru yürümüştü. "Ama bizi bir yere tıkacaklarını biliyordun, Tony" dedi. "Aşırı güvenlikli yüzen bir kodes hiç aklıma gelmedi. Burası manyaklar için. Burası şey dolu-" diyerek devam etmek istediğinde Clint onu böldü. "Suçlu mu?" diye sordu. "Suçlu mu diyecektin?" diye yeniden tekrarladı ve "Sanırım aradığın kelime bu Tony, değil mi?" diyerek hücrenin kapısına ellerini koydu.

Neredeyse onu bakışlarıyla bile öldürebilirdi. "Bu kelime beni kastetmiyordu, Sam'i de ya da Wanda'yı da. Özellikle getirdikleri on yedi yaşındaki çocuğu hiç etmiyordu ama burdayız" dedi. "Kanunları çiğnedin. Ben zorlamadım" dedi Stark yeniden. "Sen okudun, sen çiğnedin" diye konuşurken, Clint hücrenin içinde yürüyerek, "Evet, evet" diye yeniledi. Gülerek yere eğildi. "Sen yetişkin birisin, karın ve çocukların var. Yanlış tarafı seçmeden önce neden onları hiç düşünmedin anlamıyorum" diye konuştu Tony.
Hücrenin önünden ayrılırken Clint arkasından konuşmaya devam etti. "Bakın bu adama çok dikkat edin. Size her an kazık atabilir" diye elini hücrenin demirlerine sertçe vurdu.

"Hank Pym, asla bir Stark'a güvenme derdi" diye konuştu başka hücreden bir erkek sesi. Bu küçülüp, büyüyen adamdı. Hala daha adını öğrenememiştim. Ve görünüşe bakılırsa Tony'de bilmiyordu. Ona doğru dönerek, "Sende kimsin?" diye sordu. Adam başını sallayarak, "Yapma dostum" diye isyan etti. Tony hücrelerin önünden sırayla geçiyordu. "Rhodes nasıl?" diye sordu Sam. "Yarın onu Kolombiya hastanesine sevk edecekler. Umarım iyileşir" dedi Tony. "Bir şeye ihtiyacınız var mı?" diye yeniden sordu. "Şimdi iyi polis mi oldun?" diye karşılık verdi Sam.

"Steve'in nerede olduğunu öğrenmek istiyorum" dedi kısaca. "O zaman bir kötü polis bul, çünkü benden bilgi almak istiyorsan dişli bir polisi başıma sarman gerek" dedi Sam. Tony saatine uzandı ve bir şeyler yaptı. Yaydığı frekans birkaç saniyeliğine beynimin içinde çınladı ve acıyla inledim. "Ses siteminde birkaç değişiklik yaptım" dedi. "Onlar sorunu anlayana kadar yaklaşık otuz saniyemiz var." Çınlamanın etkisi yüzünden bir süre hiçbir şey duyamadım. Ellerimi kulaklarıma kapattım ve derin derin nefesler almaya çalıştım. En sonunda Sam'in, "Sana söylerim ama yalnız ve dost olarak gitmelisin" dedi. Tony bunu onayladı ve "Bana uyar" diye cevapladı.

Yetkililer sorunu anlayınca hemen içeri girdiler. O sırada Tony benim hücremin önüne geldi. İçeriye baktı ve acınası halimi izledi. Dizlerimi kendime çekmiş öylece duruyordum. "Sera.." diye fısıldadı. Hayal kırıklığı içindeydi. "Bunu neden yaptın? Karışmayacağını söylemiştin" dedi. Başımı kaldırdım ve "Üzgünüm ama ölmelerine izin veremezdim. Bina neredeyse üzerlerine yıkılıyordu. Onların yerinde kim olsa aynısını yapardım" dedim. Adam Tony'nin yanına gelince, "Bu kadarı yetmiştir diye düşünüyorum, Stark" dedi. "Bana kızımı da buraya getireceğini söylememiştin" dedi Tony oma bakarak.

Teknik olarak onun himayesi altındaydım ama daha önce benden hiç böyle bahsetmemişti. "O da diğerleri gibi suçlu" dedi. Tony parmağını salladı ve "O bir çocuk!" diye bağırdı. "Derhal çıkarılmasını istiyorum. Yoksa bizzat kendim çıkarırım" dedi tehditkar bir sesle. Bütün hücre bu konuşmanın şokunu yaşıyordu. Tony Stark'ın kendi çocuğum diye bahsettiği bir kız için ettiği konuşmasının şokunu. "Pekala" diye konuştu adam. Tony bana doğru döndü ve "Happy seninle ilgilenecek tamam mı? Ben dönene kadar beladan uzak dur" dedi. Başımı salladım ama bir şey söylemedim. Her ikisi hücre katından dışarı çıktılar. Helikopterin sesini duyabiliyordum.

"Rogers hakkında bir bilgi verdi mi?" diye sordu ona. "Hayır, cehenneme git dedi" diyerek cevapladı. Yalan söylüyordu. "Merkeze geri dönüyorum. İstediğiniz zaman beni arayabilirsiniz. Beklemeye alırım. Hattın yanıp sönmesi hoşuma gidiyor. Ve son olarak, kızımı bir saat sonra merkezde istiyorum" diyerek gitti. Helikopter havalandı ve ses giderek azaldı. Tony giderken bile içte içe üzgündü. Herkes için suçluluk duyuyordu. Beni gerçekten kızı gibi mi görüyordu? Saçmalıktı. Onunla doğru dürüst yakınlık bile kurmamıştım. Nasıl yapılacağını bile bilmiyordum. Bir yıl boyunca kendi kendime içe kapanık yaşamıştım. Okul eğitimimi bile uzaktan alıyordum.

***

Yaklaşık iki saat sonra merkezdeydim ve Happy yapmam gerekenler listesi ile ilgili uzun bir konuşma yapıyordu. Avengers binasından dışarıyı izlerken dikkatimi toplamaya çalışıyordum. "Ve son olarak okula gitmeni istiyor. Normal yaşıtların gibi olmayı istedin ve özel okula yazılmadın. Öyleyse bu okula gidecek ve normal bir ergen gibi davranacakmışsın dedi" diyerek elindeki listeyi bitirdi. "Hey, ben ergen değilim!" diye çıkıştım. "Bunu ona anlatırsın" diyerek güldü. "Aç mısın? Ne yemek istersin?" diye sordu. "Çizburger olabilir aslında" diyerek hevesle ona baktım. "Kime çektiğin belli oluyor" dedi sırıtarak. Happy oldukça sevecen ve tatlıydı.

Tony ve benim aksime duygularını belli etmekten çekinmiyordu. "Happy?" diye seslendim gitmeden önce. "Evet?" diyerek bekledi. "Örümcek adam hakkında bir şey biliyor musun?" diye merakla sordum. Başını iki yana salladı ve "Bunu sadece bay Stark biliyor ve öğrenmek istersen ona sormalısın" dedi. "Hadi ama, sadece adını ve soyadını bilmek istiyorum" dedim. "Üzgünüm ama bunu yapamam" diyerek yanımdan ayrıldı. Onunla bir daha ne zaman karşılaşırdık ki? Sıradaki bir görevde olabilirdi. Fakat ben görevlere katılmazdım. Yoksa katılmalı mıydım? Aylar sonra birisi için hemen buna ikna mı olacaktım? Belki. EVET!

Maskenin Ardında | PETER PARKER +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin