Peter Parker ile bir gün

503 24 5
                                    

Sabah uyandığımda başımı Peter'ın göğsünden kaldırdım ve ona sıkıca sardığım kolumu gevşetmeye çalıştım. Kıpırdanmam yüzünden o da uyanmıştı. "Günaydın" dedi gülümseyerek. "Günaydın" diye çenemi göğsüne yasladım. Yüzünü izlerken, "Buraya nasıl geldim? En son salondaydık ve.." diye beynimde oturtmaya çalıştım. Yaşadığımız zevk dolu anlar birer birer gözümün önüne gelince ellerimi yüzüme kapattım. Boğuk çıkan sesimle konuşmaya çalışırken, Peter, "Uyuyakalmıştın ve ben de seni buraya kadar kucağıma getirdim" dedi. Elleri kol altıma yaklaşırken beni gıdıklanayacağını anlamıştım. Başımı yana eğerek işaret parmağımı salladım ve "Aklından bile geçirme" dedim gülerken.

Başını iki yana salladı ve beni altında alarak gıdıklamaya başladı. Gülmem daha da şiddetlenirken, "Peter!" diye uyardım. Gıdıklamayı bıraktı ve boynuma uzandı. Uzun ama derin bir öpücük bırakarak geri çekilince, "Umarım dün gece iz bırakmamışsındır" dedim. Tek kaşını havaya kaldırarak, "Olabilir" dedi. "O zaman ödeşmiş oluruz çünkü sende de var" dedim. Gözleri iri iri açıldı ve "Hadi be!" diyerek ayağa fırladı. Odadaki aynanın önüne koşarken onun haline gülmeden edemedim. Boynunu kontrol ederken küçük kızarıklığı görünce bana döndü. "Bunun bir karşılığı olacak" dedi sırıtarak. "Karşılığını verdin ya zaten" dedim boynumu işaret ederek. "Bu sayılmaz" dedi yatağa doğru ilerlerken.

Üzerime doğru eğilirken nefesimi tuttum. Gözlerim kapanmaya başlarken odanın içinde tiz bir ses duyuldu. Peter bıkkınca kaşlarını çatarken, telefonuma uzandım ve ekrana baktım. 'Tony'. Ekranda ismini görmemle hemen Peter'ı yana doğru devirerek ayaöa kalktım. Telefonu açarken öksürdüm ve sesimi düzenlemeye çalıştım. "Sera Stark" dedi uyarıcı bir sesle. "Evet? Bana ne zaman böyle seslensen bir şey yapmış oluyorum" dedim. "Yaptın mı?" diye sordu. "Yapmadım ama bu sadece bir tahmindi" dedim. "O zaman neden şüphelisin?" diyerek beni daha da köşeye sıkıştırmaya çalıştı. "Değilim" dedim yeniden. "Pekâlâ, Pepper ve ben evnlenme kararı aldık ama şimdilik tarih kesin değil" dedi.

Birkaç saniyeliğine donup öylece kaldım. Ne demeliydim? Kendi ailesinin olmasını hakediyordu ve bunu elde edecekti. "Ben, tebrik ederim" dedim sesimin titremesine engel olarak. "Sen ağlıyor musun?" diye sordu alayla. "Hayır! Sadece şaşırdım" dedim. "Peter ile nasıl gidiyor?" diye sordu. "Ne nasıl gidiyor? Sen nereden biliyorsun ki? Nasıl öğrendin?" diye sordum art arda. Arkamı dönüp şaşkın gözlerle Peter'a bakmıştım. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Hey, hey sakin ol. Sadece ev arkadaşlığınızı soruyordum. Ergen aşk hayatınız ilgimi çekmiyor" dedi gülerek. Elimi alnıma vurdum ve derin bir nefes verdim. "Görüşürüz, Tony" dedim daha fazla uzatmadan.

Onun cevap vermesini beklemeden aramayı sonlandırınca yatağa geri oturdum. Ellerimle yüzümü kapattım ve "Tam bir aptalım" dedim utançla. "Hadi ama bu kadar dert etme" dedi gülerek. Yüzümü ona dönerek, "Gizli ilişkimiz yüzünden seni takımdan atınca görürsün" dedim. Şokla kaşları havalandı ve "Şaka yapıyorsun" dedi. "Hayır. Tony beni kızı gibi görüyor ve sen de kızıyla yatıyorsun" dedim. "O zaman mahallenin Örümcek adamı olmaya devam ederim" dedi. Başımı iki yana sallayarak ona doğru uzandım ve ellerimi göğsüne koydum. Burnumu onunkine sürterek, "Benim Örümcek adamım olmaya devam edersin" dedim. Bu söylediğime karşılık içtenlikle gülümseyerek "Seve seve" dedi.

"Bu gün bir şeyler yapalım mı?" diye sordu. "Ne gibi şeyler?" diye sordum. "Seks dışında şeyler" dedi sırıtarak. "Yanlış anlama, yani seninle sevişmeyi çok seviyorum, hatta bayılıyorum" dedi nefes nefese. Elimi dudaklarının üzerine bastırarak, "Biliyorum, Peter. Heyecanlanmana gerek yok" dedim gülümseyerek. Elimi çekerken, "Bence de yapalım" dedim. Başını sallarken gözlerimin içine bakarak sevgiyle tebessüm ediyordu.

***

Akşam üstü şehirin sokaklarında Peter ile el ele geziyorduk. Peter ileriye bakınca, "Dondurma sever misin?" diye sordu. "Muzlu hariç, evet" dedim. İleriye doğru koşunca elimi bırakmadı ve ben de peşinden koştum. Dondurmacının önünde durunca birlikte seçimlerimizi yaptık. Köşede bir bankta otururkek öylece etrafı izleyerek dondurmalarımızı yiyorduk. Peter'ın gözleri rastgele gezinirken benim üzerimde durdu. Dudaklarıma kaydı ve gözünü çekmeden odaklandı. İleri uzandı ve paş parmağını alt dudağıma bastırdı. Bulaşan dondurmayı sildikten sonra kendi dudaklarına götürdü ve parmağını emdi. "Peter!" dedim uyarıcı bir sesle. "Ne?" diye sordu. "Sen biliyorsun" dedim sırıtarak.

Dondurmaları bitirince ayağa kalkmış ve eve doğru yürümeye başlamıştık. Binanın önüne varırken aylardır görmediğim o yüzü yeniden gördüm. Yerimde donup kalırken Peter omzuma dokundu ve "Sera, iyi misin?" diye seslendi. Kulaklarım tıkanmış gibi sesleri boğuk duyuyordum. "Peter, gidelim" dedim son gücümle. Vücudum titremeye başlamıştı. Onun arkasında bir araba durup adamlar inince, Peter durumun tehlikeli boyutunu anlamıştı. Ellerindeki gelişmiş silahları görünce "Peter, kaç!" diye bağırdım.

Maskenin Ardında | PETER PARKER +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin