Doğum günü hediyesi

595 30 16
                                    

İki gün geçtikten sonra artık o güne uyanmıştım. On sekiz olmuştum. Hayatımda kutlayacağım ilk doğum günümdü. Yıllarca bir asker ve esir olarak yetiştirilmiştim. Duygularımız ve özel günlerimiz asla umursanmamıştı. Fakat şimdi kendi kendimi bile mutlu edebilir ve bu günü kutlayabilirdim. Yerimden kalkarken aniden kapı zili çalmaya başladı. Uyku sersemliğini atlatmaya çalışırken odamdab çıktım ve kapıya doğru ilerledim. Zil sürekli basılmaya devam ederken, "Geliyorum!" diye bağırdım. Kapıyı açınca Happy karşımda duruyordu. Şaşkınca ona bakarak, "Bu saatte ne işin var burda?" diye şaşkınca sordum. Elleri arkasında duruyordu.

Benim arkamdan içeri gelirken elindeki kutuyu gösterdi ve "Seni hediyesiz bırakacağımı düşünmemiştin, değil mi?" diye sorarak gülümsedi. Kaşlarım havaya kalktı ve yüzümde aptal bir sırıtış yarandı. Gözlerim dolarken, "Gerçekten mi? Teşekkür ederim" dedim ve ona sarıldım. Happy ile birbirimize şaka olarak çok takılırdık ama o da en az Stark kadar beni önemsiyordu. Ben de onu önemsiyordum. Geri çekilirken kutuyu bana uzattı. Tıpkı küçük bir çocuk hevesiyle kutuyu açarken içindeki kulaklığı gördüm. "Bu benim favori kulaklığım!" dedim sevinçle. "Happy, teşekkür ederim" dedim ona dönerek.

"Beğenmene sevindim" dedi gülümseyerek. "Doğum günüm olduğunu nereden bildin?" diye sordum. Kapıya doğru yürürken, "Bay Stark seni getirdiğinde bilgilerini ben toplamıştım" dedi. Başımı salladım ve anladığıml belirttim. "O seni çağırdı. Sanırım acil bir işi var" dedi. Doğum günümü hatırlasa bir iş için çağırmazdı. Sanırım bu bilgiye dikkat eden tek kişi Happy olmuştu. Başka bir şey demeden onunla gittim ve yola çıktık.

***

Yaklaşık kırk dakikalık mesafeden sonra onun yeni yerine gelebilmiştik. Yanına gidene kadar her türlü şeyi düşünmüştüm. Peter ve beni öğrenmiş olabilir miydi? Ama buna bir şey demezdi. Beni takımdan atacak mıydı? Bunu yapması için hiçbir şey yapmamıştım. Aklımda dönen fikirler giderek karışırken nihayet onun karşısındaydım. Kollarını iki yana açarak, "Kucaklama yok mu?" diye sordu. Başımı salladım ve gülerek yanına koştum. Başımı göğsüne yaslayınca beni sıkıca sardı. Saçlarımı okşadı ve "İyi misin?" diye sordu. Başımı kaldırıp yüzüne bakmak isterken, "İyiyim, ama neden sordun" diye konuştum. "Ben bir süredir seninle ilgilenemedim ve seni tek başına bıraktım. Gerçekten iyi olup olmadığını bilmek istiyorum" dedim.

"İyiyim" dedim gülümseyeme çalışarak. Gerçekten öyle miydim? Belki. Başını salladı ve "Okul nasıl gidiyor?" diye sordu. Arkaya çekildi ve yerine oturdu. Ben de kanepeye geçerken, "Alıştım sayılır. Hatta gelecek sene klüp başkanı seçildim" dedim. Şaşkınca bana baktı ve "Bunu bilsem seni daha önceden oraya gönderirdim" dedi. "Bu gün bir işin var mı?" diye sordum aniden. "Hayır, neden sordun?" diye cevapladı. "Bir şeyler yapabiliriz diye düşünmüştüm" dedim. Başını iki yana sallarken, "Bugün çok işim var. Başka zaman kalsın" dedi. Zoraki bir gülümsemeyle "Sorun yok" dedim. "Şey benim okula gitmem gerek, görüşürüz" diyerek hemen oradan ayrılmaya çalıştım.

Gözlerimin dolmaya hazırlandığını hissedebiliyordum. Başını sallayıp, "Beni dışarıda bekler misin? Sana göstermem gereken bir şey var" dediğinde onu dinledim. Odasından ayrıldım ve dışarı çıkıp onu bekledim. Tony yanıma gelince elini omzuma koydu ve elindeki tuşa bastı. Arkamızdaki garajın kapısı açılınca içerideki kusursuz klasik araba göründü. "Yeni mi?" diye sordum. "Evet, ama kendim için değil" dedi. "Pepper için mi?" diye sordum. Başını iki yana salladı ve "Ona düğün hediyesi olarak başka bir şey düşünüyorum" dedi. İki elini arkadan omuzlarıma yerleştirdi ve beni tamamen arabaya doğru döndürerek, "Bu araba kızım gibi gördüğüm birisinin doğum günü için" dedi.

Duyduklarımla şoka uğrayarak şaşkınca ona baktım. Başını aşağı yukarı salladı ve "Unuttuğumu mu sandın?" diye sordu. Gözlerim dolarken, "Ben bilmediğini sanıyordum" dedim. Elini yüzüme koydu ve akmaya hazırlanan gözyaşımı sildi. "Ben seni kendi kızım gibi görüyorum. Biliyorum, senin beni baban gibi görmek neredeyse imkansız. Sonuçta bunun için çok gencim ha?" diyerek güldü. "Ben ne diyeceğimi bilemiyorum" dedim ona bakarak. "Çok teşekkür ederim, hatırladığın için" diyerem boynuna sarıldım. "Ehliyetini almadan kullanamazsın, küçük hanım" dedi bana takılarak. "O zaman en kısa sürede hallediyorum" dedim gülerek.

Maskenin Ardında | PETER PARKER +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin