Liz Allan'ın partisi

548 34 23
                                    

Parti mekanının önüne gelince ayaklarım geri geri gitmeye başladı. Kendimi asla böyle yerler hissedemiyordum. Onca yılın ardından bunlara alışmak çok zordu. Buna rağmen ellerimi sıkarak kendimi tuttum ve ileriye doğru adımladım. İçeri girer girmez Flash'i gördüm. Dj kabininde duruyordu. Ona görünmemek için kenara geçtim ve bekledim. Birkaç dakika sonra Peter ve Ned içeri girdiler. Aralarında bir şey konuşsalar da stres ve ortamın sesi yüzünden odaklanamadım. "Bu partiye gelmeye ikna olduğunuza inanamıyorum" dedim. "Ama sen de burdasın" dedi Ned. "Bir amaç uğruna" dedim yanlarından geçerken. Liz arkamdan geldi ve onlara doğru yürüdü. "Merhaba Liz" dedi Peter heyecanlı bir sesle. "Gelmenize çok sevindim" dedi Liz. Yalancı. "Keyfinize bakın" dedi gülerek.

Flash mikrafonu eline alarak, "Patlak Parker, naber ya?" diye seslendi. Elimi alnıma koyarak onun adıma yaşadığım utancımı bastırmaya çalıştım. Tam bir gerizekalıydı. "Arkadaşın Örümcek adam nerede? Tahmin edeyim. Hayal ürünü sevgilince Kanada'da" dedi. "O örümcek adam değil! Kırmızı tişört giymiş Ned" dedi aşağılayarak. Konuşmanın ardından Peter hızla dışarı çıktı. Birkaç dakika sonra dayanamayarak onun peşinden gittim. Kendini ne halde hissettiğini anlayabiliyordum. Evin dışında neredeyse hiç kimse yoktu. Aniden birisinin ağaca atladığını gördüm. Yeniden aynı çınlama oldu ve onun duygularını hissettim. O, Örümcek adamdı. Hızla peşinden yetişmeye çalışırken ona yetişemeden gözden kayboldu. "Siktir!" diyerek pes ettim. Etrafa bakarak yanlız olduğumdan emin oldum. Bluzumun kolunu geriye ittim ve saatimin düğmesine bastım.

Kostüm bütün bedenimi sardığında hemen havaya yükseldim. Karanlık olsa bile onu ara sıra görebiliyordum. Hızla peşinden ilerledim. Birkaç saniye sonra görüş alanımdan çıktı. Karanlık yüzünden onu takip etmem çok zordu. Durmadan ilerleyince uzakta bir araba gördüm. Arabayı izlerken aniden örümcek adam öne fırladı. Daha arabanın üzerine atlamadan havada bir şey onu yakaladı. Büyük kanatları sayesinde oldukça hızlıydı. İyice havaya yükselirken onları takip etmekte zorlanıyordum. Kostümün içinden hemen Tony'i aradım. Aylar sonra ilk kez sesini duyacaktım. "Tony, burada yardımına ihtiyacımız olacak" dedim. Hız yüzünden daha fazla konuşamıyordum. Güçlerimin kontrolünü bir saniyeliğine bile kaybetsem öylece yere çakılırdım. "İhtiyacımız derken? Sera, sen kiminlesin?" diye sordu yeniden. "Tony, lütfen sorma ve gel. Kostümde takip cihazı olduğunu biliyorum" dedim. Bunu benden gizlediğini sanıyordu ama çoktan çözmüştüm. İşe yaradığı için buna ses etmemiştim.

Ses gidince ileriye odaklandım. Kanatlı adam onu yere bıraktı. Paraşüt açıldı ve giderek süzüldü. Çok yüksekte olduğu için paraşüt işe yaramazdı. Hem uçarak aynı zamanda onu tutmazdım. Hız peşinden aşağı indim. Havada onu tutabilmek için kendimi zorladım. "Hayır, hayır" diye en kötü ihtimali gözardı etmeye çalıştım. Ona yaklaşacakken aniden suya çakıldı. Korkuyla karanlıkta onu aradım. Tek elimle kendimi havada tutmaya çalışarak, diğeriyle onun bedenine odaklandım. "Hadi, hadi!" diye bağırdım kendi kendime. Suyun yüzeyinde küçük bir kımıldama olduğu anda oraya yöneldim. Kendimi serbest bıraktım ve suya çakıldım. Zar zor gözlerimi açarak onu gördüm. Neredeyse hareketsizdi. Suyun altından ilerleyerek onun bedenini sardım. Tek elimiden güç almaya çalışarak bizi sudan çıkardım.

Kuruya çıkana kadar neredeyse bedenimdeki bütün gücü tüketmiştim. Sahile yetişince daha fazla dayanamadan yere düştük. Onu korumak için bedenine sıkıca sarılmıştım. Sırtım yere değince hemen zorla ayağa kalktım. Elimi onun göğsüne koydum ve yuttuğu suyu çıkarabilmesi için baskı yaptım. Maskesine uzandım ve kızacağını bildiğim için sadece dudaklarına kadar çektim. Kendi maskemi indirdim ve ileri uzandım ve dudaklarımızı birbirine bastırdım. İki soluk verdikten sonra yeniden göğsüne baskı uyguladım. Aniden kendine geldi ve sırtını dikleştirerek ciğerlerine dolan suyu tükürdü. Hemen maskemi geri taktım. "Oh, tanrım! Ben, iyi misin?" diyerek elimi omzuna koydum. Öksürerek kendi rahatlattıktan sonra bana doğru döndü. Elimi yüzüne koyunca gözlerine inanamadı. "Sensin" dedi fısıldayarak. "Bunun için üzgünüm" dedim maskesini göstererek. "Ne için?" dedi ve elini maskesine uzattı. Neredeyse yarıya kadar açək olduğunu görünce telaşla maskesini indirdi.

Maskenin Ardında | PETER PARKER +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin