Okul gezisi ve parti

520 35 9
                                    

"Merhaba, Tony. Biliyorum seni gereksiz konular için aramamamı istedin ama okul gezisi için imzan gerek" dedim yalvarırcasına bir sesle. "Pepper'a söyle, o halleder" dedi. Arkadan müzik seslero duyuluyordu. "Sen hindistanda mısın?" diye sordum merakla. "Üstelik Pepper benim velim değil, sensin" dedim. Müzikten biraz uzaklaştı ve "Evet Hindistan'dayım ve Pepper imzamı benim yerime atabilir" dedi. "Ama-" diyerek gerisini sormak istedim. "Seni seviyorum tatlım, yakında görüşürüz" diyerek aramayı sonlandırdı. "Ben de seni seviyorum" diyerek kapanan telefona doğru mırıldandım.

Okul binasına girince birkaç ders öylece geçti. Üçüncü derste aniden hissettiğim duyguyla yerimden kalktım. Ani hareketim yüzünden herkes bana dönmüştü. "Bir sorun mu var, bayan Flores?" diye sordu hoca. Stark dememeleri için özellikle uyarılmışlardı. Başımı iki yana sallayarak, "Dışarı çıkabilir miyim?" diye zordum. Hoca başını olumlu anlamda sallayınca hemen sınıftan çıktım. Koridor boyunca yürürken içimde beliren garip bir his artmaya başladı. Dün gece Peter'ı kaçıran adamı gördüğüm anda hissettiğim duyguyla neredeyse aynıydı. O veya onun adamları okula kadar gelip girmiş olamazlardı. Hissettiğim şeyin yanlış çıkması için içten içe dua ettim. Köşeyi dönmeden önce Ned ve Peter'ın aniden bir şeyden saklandıklarını gördüm. Duvarın arkasına geçtiler ve gizlice koridoru izlediler. Ben de bir köşede durarak onların kime baktıklarını görmeye çalıştım. Koridorun diğer ucundan bütün odalara bakarak ilerleyen iki adamı fark ettim.

Giyimleri ve tavırları adeta suçlu olduklarını bağırıyordu. Peter temkinli adımlarla onların arlasından yaklaşmaya başladı. Ama Ned yerinde duruyordu. Ned'in durduğu sınıfın önünden birisi camı tıklatınca, Ned aniden irkildi. Ned'in dikkati dağılınca hemen arkasından ilerledim ve onun yanından geçip gittim. Peter'ım peşindeydim. "Neler karıştırıyorsun sen" diye fısıldayarak onu izledim. Alt kata inen merdivenlere doğru yürüdü. Aramızdaki mesafeyi koruyarak peşinden ilerledim. Merdivenlerin yarısında durdu ve içeriyi izledi. Alt kattan sesler gelince aniden ileriye koştu ve ben de geriye yaslandım. Şimdi içeriyi göremiyordum. Onu yakalama ihtimalleri çok fazlaydı. Kendimi ifşa etme pahasına oraya girmeli miydim? Sanmıyorum.

Ayak sesleri yaklaşınca hemen yandaki boş odaya girdim. Elimi kalbimin üzerine koyarak sakinleşmeye çalıştım. Kendi kalp atışlarım dışında hiçbir şey duyamıyordum. Adamlar uzaklaşınca hemen alt kata yöneldim. Merdivenlerin yarısına gelince Peter aniden karşıma çıktı. İrkilerek elimi kalbimin üzerine koydum. "Tanrıya şükür!" dedim derin bir nefes alarak. "Ne arıyorsun burada?" diye sordu. Elimle kendimi göstererek, "Ben mi?" diye sordum. Tabii ki, seni diyor, salak. Burada başka birisi mi var?

"Lens kutumu düşürmüşüm" dedim aceleyle. Kaşları şaşkınca havaya kalktı ve "Lens mi takıyorsun? Renkli mi?" diye sordu. Merakına anlam veremeyerek, "Neden sordun? Renkli değil" dedim. Omuzları düştü ve "Aramana yardım edebilirim" dedi. Neden yüz ifadesi bir anda değişmişti ki? Üstelik lens kutumu kaybetmemiştim bile, ve dahası renkli lens kullanıyordum. Ama Örümcek adam ile arkadaş olma dedikodusu doğruysa bunu riske atamazdım. Hatta belki...

Aklıma gelen fikirlere dudaklarına baktım. Bakışlarımı fark edince yüz ifadesi değişti. Gerçekten o olabilir miydi? Karanlıkta onu doğru düzgün bile görememiştim. Öylece emin olamazdım. "Çıkalım mı?" diye sordu. "Ne? Nasıl? Sen Liz'den hoşlanmıyor musun?" diue panikle ne dediğimi bilmeden soruları sıraladım. Elini alnına koyarak güldü ve "Dışarı çıkalım mı diye sormuştum" dedi. Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı ve ağzım açıldı. "Ve hayır, Liz'den hoşlanmıyorum. En azından artık değil" dedi yarım bir gülüşle. Utancımı gizlemek adına arkamı döndüm ve bir şey demeden yürüdüm. Dışarı çıkınca "Görüşürüz" diyerek dümdüz ilerledim. Bir an önce uzaklaşmak için neredeyse koşacaktım. "Aptal kafam" dedim elimi alnıma vurarak.

Maskenin Ardında | PETER PARKER +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin