Tim ile içeri sızmak zorundaydık. Birilerinin çıkmasını beklemeye lüksümüz yoktu. Ekibe dönüp, kararlı bir sesle, "İçeri sızıyoruz, onların çıkmasını bekleyemeyiz. Tim ellerinde," dedim. Hepsi bana onaylayan gözlerle baktı. Kılık değiştirmemiz gerekiyordu. Karşımızda yere serilmiş, ölü yatan üç düşmana baktım. Üstleri kan içindeydi ama başka çaremiz yoktu, onların kıyafetlerini giymeliydik.
"Selman, Mehmet abi, şu şerefsizleri soyun. Ece, sen Görkem abi ve Anıl'la burada kal. Etrafın güvenliği sizde. Kulaklıklarınız açık kalsın. Biz içeri girdiğimizde kuş uçsa haberiniz olacak. Geri kalanlar, biz içeri sızıyoruz. Allah yardımcımız olsun, herkes ne yapacağını biliyor. Yaralananı eğitimde yakarım, ona göre."
Selman ve Mehmet abi, düşmanların kıyafetlerini çıkarmaya başlamışlardı. Arkalarına dönmüştüm ama mırıldanmalarından giyinirken zorlandıklarını duyabiliyordum. Düşmanların üzerindeki paçavralar iğrenç kokuyordu. Dişimi sıkıp kendi payıma düşen kıyafetleri aldım, zorlukla üzerime geçirdim ve yüzümü iyice sararak kamufle oldum. Allah’ım, bu nasıl bir kokuydu böyle! Görev bittiğinde hamama gitmek şart olmuştu.
Herkes hazır olduğunda göz göze geldik. Derin bir nefes aldım, ekibe son bir bakış attım. "Tamam," dedim, "harekete geçiyoruz."
Mağaradan temkinli adımlarla çıktık. Görkem ve Anıl tüm konuşmamızı kulaklıktan duymuştu. Yerlerinde hazır bekliyorlardı. Ece'de onların yanında yerini alınca, Time "Herkes hazır mı?" Diye sordum.
Mağaranın gölgelerinden temkinli adımlarla çıktık. Her hareketimiz, sessizliğin içinde bir yankı gibi dolanıyordu. Görkem ve Anıl, kulaklıktan yaptığımız tüm konuşmaları dinlemiş, yerlerinde hazır bekliyorlardı. Ece de onların yanında yerini almıştı. Kulaklıktan tıslayan sesiyle ekibe sordum, “Herkes hazır mı?”
Frekanslardan tek tek, “Hazırız komutanım,” yanıtları geldi. Mehmet abi ve Selman’a işaret verince, tepeye doğru sessizce ilerlemeye başladık. Sığınağın girişine vardığımızda çalıları kenara itip kapağı açtım. Gözlerim karanlıkta aşağıya inen demir bir merdiveni seçti. Derin bir nefes alıp ilk adımı attım.
Merdivenden inerken aşağıdaki gürültü hafif hafif kulağıma çalınıyordu. Beş adam, loş ışıkla aydınlanmış bir masanın etrafına toplanmış, kağıt oyununa dalmışlardı. Dikkatlerini çeker çekmez kafalarını kaldırdılar, ellerindeki silahlar kısa bir an için bana doğruldu. Ancak üzerimdeki kıyafeti görünce, beni ölen adamlardan biri sanıp silahlarını tekrar indirdiler. Bir şey sormadan oyunlarına geri döndüler.
Tamamen aşağıya indiğimde, odanın loş bir ışıkla aydınlatıldığını fark ettim. Şanslıydım; üstümdeki kan lekeleri bu yarı karanlıkta pek belli olmuyordu. Arkamdan Mehmet abi ve Selman da sessizce inip yanımda yer aldı, gözleri sürekli etrafı tarıyordu. Her an tetikteydik, kimse yanlış bir hareket yapmamalıydı.
Adamlar bize sırtlarını dönmüş, oyuna devam ediyorlardı. İçimden "salaklar" diye geçirdim. Sessizce susturuculu silahımı çıkarttım ve saniyeler içinde beşini de indirdim. Silahımın şarjörünü yeniledikten sonra kapıya doğru ilerledim.
Mehmet abi kapıyı hızlıca açıp kenara çekildi. Selman koridora çıkıp çevreyi kontrol etti, ardından "temiz" dedi. Bu uyarıyı duyunca, üçümüz aynı anda koridora çıktık. Burası tam anlamıyla bir yeraltı tüneline benziyordu; ortada geniş bir ana koridor, sağda ve solda ise daha dar geçitler uzanıyordu. Mecburen ayrılmak zorundaydık. Başımı hafifçe sallayarak işaret verdim; herkes en yakınındaki koridora yöneldi. Ana koridor bana kalmıştı.
Koridorda hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Her on metrede bir kapı bulunuyordu. İlk kapıya yaklaştım, hızlıca açtım ve içeriye göz attım. Gördüğüm manzara karşısında kısa süreli bir şaşkınlık yaşadım. İçeride biri kadın, ikisi erkek, anadan üryan bir halde yatakta yatıyorlardı. Odayı saran pis bir koku burnuma çalındı. Burası tam anlamıyla iğrenç bir yerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPRAK (Düzenlenecek)
ActionÜsteğmen GÖKÇEN TOPRAK, Çok zor şartlara karşı vermiş olduğu mücadelede hayatı yenmiş bir kadın... Bu buruk kadının aile sıcaklığını bulma yolunda karşısına çıkan; ihanet, yalanlar, bedeller ve sırlar ile mutluluk, eğlence ve aşk'ı bulma hikayesine...