Gözlerimi açtığımda odamın loş ışığına gözlerim alışmaya çalışırken odayı dolduran tanıdık sesleri fark ettim. Daha önce burada olan grup hâlâ yerli yerinde, kendi aralarında sessiz bir sohbet içindeydiler. Gözlerimi açmak için enerjim yoktu, bu yüzden onları dinlemeye devam ettim. Birkaç cümlede bir biriyle hafifçe takılan kısık sesli konuşmaları odayı sıcak bir hava ile dolduruyordu.
Selman’ın sesi hafif alaycı bir tınıyla kulağımı doldurdu. "Anıl, senin hoşlandığın kız ne oldu?" dedi. Anıl cevabını neredeyse fısıltıyla verdi.
"Sanane oğlum," diye tersledi Selman'ı. "Ne yapacaksın sen? İşine baksana."
Bir an için bile gözlerimi açmadan yüzümde hafif bir gülümseme belirdi. Anıl’ın bu cevabı normal zamandan daha farklıydı. Yoksa bizim Anıl gerçekten de aşık mı olmuştu? Diğer zamanlarda ne zaman bir kızla görüşse sohbetlerinde anlatırdı. Kimi zaman uzun uzun övgüler sıralar, kimi zaman da gülerek ayrıntılar verirdi. Ama bu sefer farklıydı konuyu kapatmak istemişti. Demek ki sonunda özel birini bulmuştu.
Görkem abinin gülüşü sanki hepimizin aklından geçenleri doğrular gibiydi. Anıl’ın bu mahcup hali herkesi şaşırtmıştı. İçimden onun adına mutluluk hissettim. Gerçekten de Anıl sonunda biriyle ciddileşmişti belli ki. Bu düşünce beni gülümsetti.
Selman, hafifçe sırıtarak ona doğru eğildi. "Oğlum bize söylesene, ne var yani, anlat işte," dedi merakla. Anıl ise "Düş yakamdan Atik," dedi.
Annemlerin sohbetine kulak kabarttım. Fısıldar gibi konuşan sesleri duyabiliyordum. Anneannemle annem, brokoli pişirme yöntemleri üzerine hararetli bir tartışmaya girmişlerdi.
“Kız Özgü, anam ben hiç öyle yapmadım,” dedi anneannem. “Önce haşlıyorum, sonra suyunu döküp yemeğe katıyorum ya kız. Öyle alıştık biz, her şeyi haşlayıp koyarız.”
Annem, “Akkız abla, öyle yaparsan tüm vitaminini dökersin brokolinin. O yüzden önce tek tek ayıracaksın, sonra sirkeli suda güzelce bekleteceksin. O zaten tertemiz olur. Yemeğe haşlamadan kat, bak gör nasıl lezzetinden parmaklarını yersin” dedi.
Anneannem göz ucuyla Gül’e bakarak söylenmeye başladı. "Kız Gül, senin anan olacak kadın yüzünden evde kalırsın ha. Alihan evlenmekten vazgeçer, bak. Sen şu Özgü kızımdan bir şeyler öğren evlenmeden demedi deme!"
Gül bu tür konuşmalara alışmıştı belli ki. Pek umursamadan ama onu kırmamaya çalışarak sessizce, "Tamam anneanne," dedi.
Bu sırada dedem derin bir nefes aldı. "Rahat bırak kızı, hanım" dedi sakince, sesine yumuşak bir güven ekleyerek. "Benim torunum her şeyi becerir, sen merak etme."
Anneannem, dedeme göz ucuyla bakıp sert bir ifadeyle, “Hayatım, sen benim işime karışma bakayım,” diye cevabı yapıştırdı. Dedem bu çıkış karşısında hemen geri adım attı. "Tamam hanım, bir şey demedim valla," dedi usulca, sesinde tatlı bir çaresizlik vardı. Tam o sırada, timin olduğu köşeden bir kahkaha patladı. Tek gözümü aralayıp baktığımda Anıl’ın karnını tutarak dedemlere güldüğünü gördüm. Diğerleri hafifçe gülümsemekle yetinirken salak Anıl resmen kendini kaybetmiş haldeydi.
Dedem, Anıl’a dönüp kaşlarını çatarak sert bir ses tonuyla, “Hayırdır evlat, komik bir şey mi var ortada? İstersen ben sana daha komik şeyler göstereyim de öyle gül, he?” diye çıkıştı. Dedemin bu sert sözleri Anıl’ı adeta yerine mıhladı. Kahkahası aniden kesildi ve boğazını temizleyip öksürmeye başladı. Telaşla toparlanmaya çalışıyordu.
“Albayım yani, Kemal Bey… şey, gülmek güzeldir diye… ondan şey ettim ben,” diye kekeleye kekeleye bir şeyler geveledi.
Ne saçmalıyordu bu gevşek şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPRAK
ActionÜsteğmen GÖKÇEN TOPRAK, Çok zor şartlara karşı vermiş olduğu mücadelede hayatı yenmiş bir kadın... Bu buruk kadının aile sıcaklığını bulma yolunda karşısına çıkan; ihanet, yalanlar, bedeller ve sırlar ile mutluluk, eğlence ve aşk'ı bulma hikayesine...