Bugün kızlar için oldukça acı bir gündü.
Soojin'in cenazesi için öğlen 1'de oraya varmaları gerekiyordu. O anı hatırladıkça hepsinin tüyleri diken diken oluyordu. Hepsi hazırlanmaya başladı. Shuhua gelip gelmemekle tereddüt etti. Sonuçta ölen kızı tanımıyordu ve de yeni gelmişti bu ona göre biraz garip kaçabilirdi. En sonunda gelmemeyi tercih etti. Kızlar restoranın kapısının önünde durdu. Sanki birini bekliyormuş gibiydiler.Bunu merak eden Shuhua sordu,"Birini mi bekliyorsunuz?"
"Evet. Bay Lee'yi bekliyoruz."
"Bay Lee mi? O da kim?"
Shuhua'nın sorduğu bu soruya Miyeon tam cevap verecekti ki bir araba tam önlerinde durdu. Arabanın kapısı yavaşça açıldı ve 30'lu yaşlarında bir adam arabadan indi.
Yüzünde ki hüznü çok belli etmemeye çalışarak kızların yanına geldi." Selam kızlar. Uzun zamandır görüşemedik"
"Merhaba Bay Lee."
Adam kızların bu karşılaşmasına hafif tebessüm ile karşılık verdi. Gözünü Minnie'nin yanında duran kıza çevirdi.
"Sen yeni gelen avcı olmalısın"
"Evet Bay Lee. Ben Shuhua."
"Tanıştığıma memnun oldum. Anlaşılan adımı kızlardan duydun. Ben kızların harcamalarını karşılıyorum. Seninde yararlanabilmen için kart vereyim. Ayrıyetten bu küçük kumandayıda al lazım olabilir. Herhangi bir göreve gittiğinizde ihtiyacınız olursa bununla kameraları kapatabilirsiniz."
Adam küçük kumandayı verdikten sonra elini cebine attı. Cüzdanından siyah bir kart çıkararak genç kıza verdi.
"Bununla alışveriş yapabilirsin."
"Teşekkür ederim."
Kız kartı ve kumandayı alarak pantolonun cebine koydu.
Adam diğer kızlara dönerek,"Hadi gitme vakti geldi kızlar. Gecikmeyelim."
Kızlar kafalarını sallayarak arabaya bindiler.
"Sen gelmiyor musun?"
"Hayır. Ben gelmesem daha iyi olur"
"Pekâlâ sen bilirsin"
Adam arkasını dönerek arabaya yöneldi ve şoför koltuğuna oturdu.
Shuhua uzaklaşan arabayı izledikten sonra içeriye geçti. Bugün restoranı açmayacaklardı. Zaten Shuhua restoranda tekti ve açsada tek başına hiçbir şeyi yetiştiremezdi. Mutfağa geçti ve buz dolabını açtı. Miyeon'un yapmış olduğu dünden kalan yemeği çıkarttı. Yemeği biraz ısıttıktan sonra cam kenarına döşenmiş koltuklardan birine oturdu. Hem yiyip hem de düşünmeye başladı.Shuhua 1 yıl kadar komadaydı. 1 yıl önce arkadaşıyla eve geri dönmek için otobüse binmişlerdi. Bir süre sonra otobüs kaza yapmıştı. Shuhua bu yüzden komaya girmişti. Arkadaşının ise öldüğünü düşünüyordu.
Komadan çıktıktan sonra kendi kendine düşünmüştü. 'Bir daha otobüse binemem' diye düşünüyordu.
Komadayken kimse ona ziyarete gelmemişti. Her ne kadar gözleri kapalı olsa da o bunu hissetmişti. Zaten kimsesi yoktu.
Kim onu ziyarete gelirdi ki? Bir tek kuzeni Irene vardı ama şuan onun nerede olduğuna dair bir fikride yoktu. Yanında ki tek akrabasınında nerede olduğunu bilmiyordu. Şimdi artık tamamen yapayanlızdı.
Ailesini çok küçük yaşta kaybetmişti. Onlarla alakalı çok az anısını hatırlıyordu gerisi yoktu.
Genç kız bütün olanları düşününce içini huzursuzluk kapladı. Bir iç çekti ve boş tabağını mutfağa götürdü. Geri dönüp aşağı kata indi. Odanın ışığını yaktı, dolap ve yatakların olduğu arka kısma yöneldi. Dolabının önüne gelip sadece Soojin yazısını çıkarmaya başladı. Diğer kalan süslemeler hoşuna gitmişti bu yüzden sökme gereği duymadı. İsmi çıkarınca harfli çıkartmaları alıp kendi ismini yazmaya başladı. İşlemi bitirdiğinde çıkartmaları yerine koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
─☆𝐔𝐧𝐜𝐚𝐧𝐧𝐲 𝐂𝐨𝐮𝐧𝐭𝐞𝐫/❝(𝐠)𝐢-𝐝𝐥𝐞─
Fanfiction~Tamamlandı~ Bu kitap The Uncanny Counter dizisinden esinlenerek yazılmıştır. ~🌷 -Kötü ruhları yakalamak için seçilmiş 5 kız sabahları bir restoran işletmektedir. Yine bir görev zamanında tatsız bir olay gerçekleşir. Bunun üzerine kızlar aralarına...