-4-

32 7 0
                                    

Kadın bir kaç saatin ardından ofisinden çıkıp yan odaya geçti. Üstünde ki çiçekli elbisenin kirlendiğini düşünerek ahşap dolabı açtı. Biraz bakındıktan sonra bir alt ve üst çıkartıp üstünü değişti. Geri ofis olarak kullandığı odasına dönüp masasına oturduğunda onun arkasından adamlarında biri belirdi. Elinde sayfalar olan adam, elinde ki kağıtları kadının önünde bulunan masaya bıraktı. Kadın kağıtlardan birini aldı. Kağıtlar kadının daha bir kaç saat önce izlediği haberde resmi yayınlanan adama ait bilgiler barındırıyordu. Kadın hafifçe tebessüm etti ve adamına döndü.

"Hani adamı bulacaktınız?"

"Efendim o işi halletmeye çalışıyoruz"

"Peki ama çabuk bulun!"

"Peki efendim."

Adam odadan çıkmadan kadın ondan kahve istedi. Adam kadına kahveyi getirmek üzere odadan çıktı. Adamların hepsi zor zamanlar geçirirken kadın onlara bir yardım eli uzatmıştı bu yüzden kadına her zaman sadık olacaklarına söz vermişlerdi. Sözlerinden geride dönemezlerdi. Kadın adamın bıraktığı kağıtları daha detaylı inceledi. Adamın şuana kadar işlediği cinayetlerin hepsi yazıyordu. Kurbanların ismide dahildi.
Liste oldukça kabarıkmış diye düşündü.
Çünkü listede sayamayacağı kadar çok isim vardı. Listenin en sonunda yer alan isme baktı. Seo Soojin diye okudu. Öbür sayfaları çevirdikçe adamın hayatı hakkında bilgiler edindi. Tam kafa dengim kesinlikle iş birliği yapmalıyız diye düşündü.
Kadın da bir çok kişiyi öldürmüştü fakat öldürdüğü kişi sayısı bu kağıttaki isimleri asla geçemezdi. 3 kocasını öldürmüş, akrabalarını katletmişti. Onun listesi çok kabarık olmasada yinede o adamla iş yaparsa insanları katledip daha çok güç sahibi olabilirdi. O çevresinde hep dışlanmıştı. Annesi bile ondan nefret ederdi. Kızın içindeki hırs, kızgınlık ve sevgisizlik gittikçe büyümüştü. En sonunda kendini çevresini katlederken buldu. Evlenip kocalarının parasını çaldı. Onu büyüten hırs, intikam olmuştu. Bunları yaparken insanların ruhlarını alarak dahada güçlenebileceğini keşfetti. Artık eski güçsüz, dışlanan ve ezik hisseden Rora yoktu. Onun yerine dahada güçlü, bedenini hırs kaplamış yeni Rora vardı. Yeni kendisini çok sevmişti. Kimse onu hor göremezdi. O zamanda öyle düşünmüştü. Kimse.. diye düşündü. Kimse beni yenemez, kimse beni hor göremez. Herkes hak ettiğini görür.

Geçen dakikalardan sonra kahvesi getirildi.
Kahvesini yudumladı daha sonra yanında ki uzun boylu adama sordu,

"Size verdiğim iş ne durumda?"

"Efendim çok az kaldı. Biraz daha sabrederseniz onu bulacağız. Çok az kaldı."

"Beni oyalamıyorsunuz değil mi? Biliyorsunuz beni oyalarsanız sonuçları bir o kadar katlanılmaz olur!"

"Biliyorum Efendim. Hemen gidip bir gelişme var mı bakayım."

"İyi git."

Adam yavaşça kapıyı açıp odadan çıktı. Kadın tekrar odada yanlız kalınca parmaklarını masada ritim tutturarak düşüncelere daldı.
Onu AVM'de engelleyenler kimdi? Onun varlığını nereden biliyordu? Halbuki şuana kadar yakalanmamayı becermişti. Polisler miydi? Sivil olabilirlerdi. diye kendi kendine mırıldandı.

Oysa işini temiz hallediyordu. Hiç bir sorun yoktu. Kendisi adamları sayesinde oradan caymayı becermişti. Üstelik zamanla edindiği güçleri o kızlar üzerinde kullanıncada az çok etkisiz hale getirebilmişti. Ancak kafasına oldukça takılmıştı. Kimdi o kızlar? Varlığımı nereden öğrendiler? Sahiden polisler miydi? "
Rora bunuda araştırmaları için adamlarına görev verecekti. Peşine düşenleride bulup onlarıda ortadan kaldırmalıydı.

─☆𝐔𝐧𝐜𝐚𝐧𝐧𝐲 𝐂𝐨𝐮𝐧𝐭𝐞𝐫/❝(𝐠)𝐢-𝐝𝐥𝐞─ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin