-9-

34 7 11
                                    

"Evet sayın seyirciler son dakika haberi ile karşınızdayız. Sayılarca insan öldürmüş olan kadın katil yakalandı. Uzun takipler, arayışlar sonucu katil yakalandı. En son bir şahıs tarafından bir mağazadan çıkmış olduğu görülen katili polisler ihbar edilen yere gelerek katili tutukladılar. İşte o görüntüler... "

Görüntüler ekrana belirdiğinde televizyondan haberi seyreden 5 kız gözlerine inanamadı. Çünkü görüntülerde görünen o kişi kızların yakalamaya çalıştığı 2. seviye kadındı. Kadının yakalanması onların dahada kolayına gelmişti. Görüşmeye giderlerse kadının içindeki ruhuda çıkarabilmenin bir yolunu bulabilirlerdi.
Hepsinin aklına bu fikir belirmişti.

Antreman sonrası dinlenirken restoranın duvarına monte edilmiş televizyonu seyrediyorlardı. Gördükleri bu habere sevinmişlerdi. Saat geç olduğu için ziyaret saatleri açık değildi bu yüzden yarın gitmeye karar verdiler. En azından aradan bir kötü ruh çıkmış olacaktı.
Shuhua, Minnie'nin omzuna koyduğu başını ve elini onun kolundan geri çekti. Sıkıntılı ve morali bozuk görünüyordu. Minnie bunu fark etmiş olacak ki,

"Birşeyin mi var Shuhua?"
demişti.

"Hayır yok bir şeyim."

Bir kaç saniye oturduğu sandalyede öylece durduktan sonra ayağa kalktı.

"Ben yatmaya gidiyorum. Yarın erkenden hapishaneye gitmemiz gerek."

Bunu dedikten sonra alt kata indi. Hepsi onda bir sıkıntı sezmişti. Tabii ki Shuhua bunu anlatmak isterse anlatırdı. Ancak daha kafasını Minnie'nin omzuna koymadan önce morali gayet yerindeydi. Bir anlam verememişlerdi.

"Kızlar en iyisi bizde yatalım. Yarın hapishaneye erkenden gitmemiz gerek."

"Restoran ne olacak?"

"Onu da hapisaneyi hallettikten sonra açarız"

Hepsi Soyeon'a onay verdikten sonra alt kata indiler. Yataklar ve dolapların olduğu bölüme geldiler ve hepsi yattı.

~°~
Sabah olunca hepsi erken saatte kalktı. Hızlıca restorandan çıktılar. Gidecekleri yer elbette biraz uzaktı. Hepsi arabaya bindi. Soyeon ise şoför koltuğuna geçtikten sonra artık yola çıkabilirlerdi.
Biraz zaman sonra hapishaneye vardılar. Tam arabadan indikleri zaman Miyeon'un telefonuna bildirim geldi.

"Kızlar kötü haber kadın kaçmış"

"Sen haber sitelerinimi takip ediyorsun?"

"Sen etmiyor musun?"

"Yoo hayır."

Yuqi bunu dedikten sonra güldü fakat bu gülmesi sadece bir kaç saniye sürmüştü.

"Miyeon haber anında yapıldı değil mi?"

"Evet, evet. Yani haber çok çabuk yayılmış. Belkide çok uzağa gitmemiştir bile."

Hepsi kafa salladı. Hepsi kafasına göre ayrı yönlerden gittiler.

"Ne kadar çabuk kaçtı."

"Açıkçası tek başına kaçabildiğini zannetmiyorum. Bence iş birlikçisi var."

"Bak görüyor musun Shuhua bizim Yuqi'nin zehir gibi zihni var. Nasıl mantıklı konuşuyor."

Hepsi hem koşturup kadını arıyor hem de kulaklıklarından iletişim halindeydiler.

Soyeon'un koştuğu sokak ona birşeyleri hatırlatıyordu. O ise ona hatırlatan şeylerden kaçmayı tercih ediyordu. Hiç birini hatırlamak istemiyordu. Aklını buna yormak istemeyerek daha hızlı koşmaya başladı. Koştuğu yerde farklı renklerde evler vardı. Hepsi cıvıl cıvıldı. Biraz duraksadı. Kafasını sağa çevirdi. Pencerede kedisiyle dışarı bakan bir çocuk gördü. O ev ona birçok şeyi hatırlatıyordu. Ev hiç değişmemişti. Hafif tebessüm etti sonraysa gözleri doldu. Ev o zamandan bu yana çoktan satın alınmıştı. Hem neden satın alınmayaydı ki? Evin içi, dışı çok güzeldi. Kim almak istemezdi ki bu evi? Biraz daha durdu. Onu kendine getiren şey Yuqi'nin kulaklıktan duyulan sesiydi.

─☆𝐔𝐧𝐜𝐚𝐧𝐧𝐲 𝐂𝐨𝐮𝐧𝐭𝐞𝐫/❝(𝐠)𝐢-𝐝𝐥𝐞─ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin