13

20.1K 1.4K 271
                                    

Soyunma odasına girdiğim gibi gözlerim kocaman açılırken yarı çıplak oğlanları görür görmez ani bir refleksle gözlerimi kaçırdım.

Kendimi de sayarsam toplamda 18 kişiydik ve sanırım 7 kişi yedek olarak burada bulunuyordu. Çoğunu tanımamamla beraber, hepsi bizim okulumuzdan ve farklı farklı sınıflardan oldukları için de neredeyse hiçbirini daha önce hiç görmemiştim. Bir Gökhan tanıdığımdı o kadar.

İçeri girip arkamdan kapıyı kapattığımda birkaç kişi bana doğru döndü. Oldukça yakışıklı olan çocuğun teki, henüz giymemiş olduğu formasını elinde sallarken bana doğru konuştu, "hoş geldin Yıldıran kaptan!"

Gözlerim istemsizce çocuğun kaslarına kayarken "hoş buldum." Diye mırıldandım ve anında gözlerimi parkeye falan indirdim. Henüz Yıldıray'ınkilere bakmaya fırsatım olmamıştı çünkü daha dün onun bedenine girmiş olduğumu hesaba katarsak hâlâ üzerimde aynı tişört bulunuyordu.

Dolaplara doğru uzaylı görmüş gibi bakarken birkaç kişinin dikkatini çekmiş olmalıyım ki bana doğru sorarcasına bakmışlardı. Tabii siz daha önce hiçbir şeyini bilmediğiniz birinin bedenine girmediniz ve dolabının nerede olduğunu da doğal olarak bilmiyorsunuz. Siz de haklısınız.

Sonunda üstünde 'Yıldıray Yıldıran' yazısını gördüğüm dolapla derin bir nefes verdim. Allah'ım sen büyüksün!

Dolabı aralayıp sırt çantama yerleştirdiğim formamı ve kramponumu çıkardım. Şimdi işte en şokomelli kısımdaydık. Yıldıray'ın malumunu gördükten sonra buna utanmam tamam biraz tuhaf gelebilirdi fakat yine de her zaman yaptığım şey değildi ne de olsa. Tişörtümün kenarlarından tuttuğum gibi yukarı doğru sıyırdım ve...

Ve...

Yutkundum.

Şu birkaç günde hiç görmediğim şeyleri gördüm sen beni affet ya Rabbim.

Formamı kaptığım gibi hızla üstüme geçirirken hayatımda yaşayabileceğim en garip anı yaşıyor olabilirdim. Yanımda 17 erkek, hepsi yarı çıplak. Ve sen de onların en kralının bedenindesin. Bundan ötesi var mı?

Şortumu da altıma geçirdikten sonra sıra kramponlara gelmişti. Ulan bu nasıl giyiliyordu ki? Ne tuhaf bir tipti lan bu ayakkabı?

Ben ayakkabıya tuhaf tuhaf bakadurayım telefonuma gelen birkaç bildirimle elime almam bir oldu.

Yıldıray'ın Ruhu: soyunma odası mı yoksa cennet mi cevap ver.

Siz: kes sesini ya.

Yıldıray'ın Ruhu: çocuklara çok bakma.

Yıldıray'ın Ruhu: salak.

Yıldıray'ın Ruhu: yanlış anlayacaklar.

Siz: baktığımı kim söyledi?

Yıldıray'ın Ruhu: tahmin etmek zor değil?

Yıldıray'ın Ruhu: benim vücudum sana emanet işte full ona bakabilirsin ama diğer çocuklara sakın hayatında ilk kez erkek görmüşsün gibi bakma.

Siz: bu çocukların vücuduna bakmıyorsam seninkine hiç bakmam.

Yalan.

Yıldıray'ın Ruhu: hmm.

Siz: her neyse.

Siz: şu ayakkabı bana çok tuhaf geliyor.

Yıldıray'ın Ruhu: krampon mu :d

Siz: ayakkabı?

Yıldıray'ın Ruhu: CAHİL SKNXSHHSBZJNXN

Yıldıray'ın Ruhu: bu arada yanımda Sibel var salak saçma konuşuyor, ona katlanmak çok zor neyse bu arada ilk olarak ısınma hareketleriyle başlayacaksınız bak sakın unutma.

Siz: ısınma hareketleri ne?

Yıldıray'ın Ruhu: angut musun sen ya?

Yıldıray'ın Ruhu: bak erkek bedenindesin diye böyle rahatça sövüyorum sana sakın yanlış anlama ksnushsjsbzjbs

Siz: ya benim sporla hiç ilgi ve alakam yok ki.

Siz: bir bok bilmem.

Siz: futbolun da topla oynandığını tek biliyorum işte.

Yıldıray'ın Ruhu: Alara lütfen sana yalvarıyorum batırma.

Siz: bu ayakkabıyı nasıl giyeceğim off.

Siz: bağlayamıyorum bağcığını.

Siz: AFLACAĞIM.

Yıldıray'ın Ruhu: ulan beceriksiz snsjbskzjksnso

Yıldıray'ın Ruhu: 6 yaşındaki kardeşim bile kendisi giyiyor.

Yıldıray'ın Ruhu: neyse,

Yıldıray'ın Ruhu: ben tribünde oturuyorum gel ben bağlayayım sana.

Tam da o an soyunma odasının yavaştan boşalmaya başladığını gördüğüm gibi kramponumu kaptığım gibi soyunma odasından çıktım ve tribünlere doğru yürümeye başladım. Sadece Alara -ama Yıldıray Ruh'lu olanından- ve Sibel vardı. Çok geçmeden de onların yanına ulaşmıştım zaten.

Alara beni bir süre süzdükten sonra alayla denecek bir gülümseme misafir etti dudaklarına. Bugün dünküne göre daha iyi giyinmişti. Altında siyah bir kot, üstünde ise bol bir kazak vardı. Yine vasattı fakat içindeki erkek ruhu olsa gerek, ah ben bu tipte bir kız mıydım? Bu karşımdaki çapulcuyu tanıyamıyordum. Bari insan ayıp olmasın diye makyaj masama bakar ve yüzüne birkaç şey sürerdi ulan.

Sibel bana şaşkınlıkla bakarken Alara, yani mantıksal olarak Yıldıray, söze girdi. "Uzat kramponlarını."

Oturduğumda dizinin üzerine çöktü ve spor ayakkabılarımı çıkarmamı seyretti bir süre. Bu işlemi sonunda halledip kramponları ayağıma geçirdiğimde Sibel ise sonunda söze girmişti, "ne oluyor?"

Alara başını bana doğru kaldırıp gözlerini devirdiğinde Sibel'in sorgulayıcı bakışlarına denk geldiğim gibi mırıldandım. "Şey... bileklerimi biraz incitmişim de, o yüzden." Alara da bir yandan bağcıklarımı bağlıyordu.

"Peki bunu neden sana Alara yapıyor?" Sibel'in bakışları bir tuhaftı. Kollarını önünde kentlemiş bir şekilde hesap sorarcasına bana bakıyordu. Bu ise Alara'nın çok hoşuna gitmiş olacak ki yandan yandan gülüyordu. Şerefsiz.

"Bilmem ki. Direkt Alara'yı görünce..."

"Hadi hadi," diye sözümü kesti birden Alara sahayı işaret ederken. "Futbolcular dizildi bile."

Gerçekten dizilmişlerdi!

Umarım bu işi başarabilirdim.

Hadi Alara, yaparsın!

-
***yorum ve oy atmadan geçenleri yedim. <3

RUHU RUHUMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin