0.5 Tören

217 28 54
                                    

Mingjue'nun yanına kadar, sapasağlam gelebilmişse bunu Lan Wangji'ye borçluydu. Varlığı, ona güç vermişti ve aşkı, kazanacaklarına inanmasını sağlamıştı. Mingjue, sırıtarak onu Jiang Cheng'in elinden çekip aldı.

"Bugüne kadarki en güzel gelinim sen oldun, Wei Wuxian." dedi Mingjue karşısına geçip elini avuçları arasına sertçe alarak. Nefesi, igrenç ve ölüm kokuyordu.

Ayaklarına dolanan beyaz uzun cübbesiyle içeri giren yaşlı adam, şarkıya benzer bir şeyler mırıldanarak onlara doğru ilerliyordu. Yaşlı adam, elinde parlak bir hançer tutuyordu. Wei Wuxian gözlerini Mingjue'nun gözlerine çevirince;

"Korkma, bu sadece törenin küçük bir parçası. Birbirimize bağlanmak için bir iki damla kan dökeceğiz. Çok romantik, değil mi?"

"Romantik mi?" diye inledi WeiWuxian, gözlerini kocaman açıp, kardeşinin gözlerinin içine baktı. Ama o, omuzlarını silkip "Bunu sen istedin," diye zihnine mırıldandı.

Hayır, bunu o istememişti. Evet, istemişti ama zaten Lan Wangji ile evliydi. Bir başkasıyla evlenemezdi.

Mingjue'nun, hançeri kendi avucuna büyük bir zevkle kesmesiyle Wei Wuxian düşüncelerinden sıyrıldı. Lan Wangji'nin de kararsızlığı, Wei Wuxian'ın gözünden kaçmamıştı. Wei Wuxian'ı daha büyük bir tehlikenin içine sokmayı göze alamadığı için, henüz harekete geçmemişti. Zaten, Lan Xichen de onun yanında yerini almış tetikte bekliyordu. Lan Wangji, bir karara varmadan Wei Wuxian, aceleyle, Mingjue'nun elinden kanlı hançeri alıp parmağının ucunu keserken, Lan Wangji'nin gözlerini kapattığını gördü. Hançer oldukça keskindi. Kanı parmağından akmaya başladığında, Mingjue zevkten dört köşe bir halde gülümsüyordu. Kanayan parmağını, kesik avucuna keyifle alırken söyledikleri bunu kanıtlıyordu.

"İşte, benim cesur gelinim..."

Wei Wuxian, eğer onu öldürebileceğini bilseydi, o hançeri gögsüne saplamıştı bile. Yaşlı adam, ciddiyetle onları süzüp, kafalarının üzerinden siyah kalın bir kitap geçirirken, ablasının gözlerinin nemlendiğini görebiliyordu. Bu sahte evlilik töreni olsa bile  olacaklardan korkmuştu ya da duygulanmıştı. Yaşlı adam, siyah kaplı, kalın kitabı dudaklarına götürüp öptükten sonra;

Yaşlı adam; "Önce kara kitabı, sonra da gelini öpebilirsiniz." dedi, ciddiyetle kitabı Mingjue'ye uzatarak.

Mingjue de sanki kutsal bir hazineyi tutar gibi, kara kitabı özenle kavrayıp dudaklarına götürdü. Kitabı Wei Wuxian'a uzattığında, dudakları da dudaklarına yaklaşıyordu. Wei Wuxian, neredeyse kusacaktı. Wei Wuxian, öpmesine izin mi verecekti? Wei Wuxian kendisine sorduğu soruya yanıt bulamadan, Lan Wangji, elinde içki tepsileriyle dolaşan kızlardan birine çelme takarak düşmesine neden oldu. Havaya uçuşan içki kokusu ve salonda çıkan gürültü, Mingjue'nun dikkatini bir an için dağıtmayı başarmıştı. Wei Wuxian, bu boşluktan yararlanıp, kara kaplı kitabı öpüp yaşlı adamın eline tutuşturmuştu bile. Mingjue tekrar dudaklarını Wei Wuxian'a uzattığında, yaşlı adam kırmızı bir kadehi onun burnunun dibine uzatmasıyla geri çekilmek zorunda kaldı.

Yaşlı adam; "Şimdi kanının bir damlasını bu kadehe damlat," diye, adeta emrederek konuşmuştu. Mingjue, aşağılık bir adam olabilirdi ama belli ki bu törene ve onu yöneten yaşlı adama oldukça saygı duyuyordu. Hayal kırıklığıyla, avucundan bir damla kanı kadehe bıraktığında, gözleri hâlâ Wei Wuxian'ın dudaklarındaydı.

"Şimdi, sıra sende." dedi yaşlı adam kadehi Wei Wuxian'a uzatarak. Parmağını hafifçe sıkarak bir damla kanı kadehin içine akıttı ve yaşlı adam kanlı kadehi bir dikişte midesine indirmesini, Wei Wuxian, iğrenerek izledi.

The Untamed [AU] / WangXian ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin