1.1 Rüyalar Alemi

147 20 73
                                    

Herkes gemiye bindiğinde, Jiang Cheng geminin idaresini almıştı. Onun bu kendine güvenen hali, bakışlarındaki inanç, herkesi etkisi altına almışa benziyordu. Herkes rahat bir nefes alarak, kendine uygun bir köşeye atmış, dinleniyorlardı. Tek sorun, havanın kararmak üzere olmasıydı. Bu koca denizin ortasında, rotasız yol almak kadar, karanlıkta karşılarına çıkabilecek süprizler de olabilirdi. Yuan ve Jingyi, ürkek gözlerle onlara bakıyorlardı. Wei Wuxian'ın zihni, istem dışı onlarınkine sızdığında, duydukları, onların ruh hallerini açığa vuruyordu.

Jingyi, 'Kuleden kurtulduk ama biz nereye düştük böyle?' diye kendi kendine soruyordu.

Yuan ise, 'Babam hepimizi öldürecek!' diye sözlerini yineleyip duruyordu. Sonra, Yuan'in düşünceleri birden yön değiştirdi. 'Neyse ki Jin Ling var, o beni korur...' diye düşünüyordu.

Düşündükçe de yanakları kızarıyordu. Jin Ling, üzerindeki bakışların farkına varmış, gözlerini ondan kaçırmak için ne yöne bakacağını bilemiyordu.

Wei Wuxian, dikkatini onlardan çekip, gözleriyle Jiang Cheng'i izlemeye başladı. Onun hemen yanı başında yerini alan Lan Xichen'in ona yolu tarif ettiğini fark etti. En azından kaybolmayacaklardı. Lan Wangji, Wei Wuxian'ı elinden tutup, onu geminin alt katına yönlendirdi.

"Neyse ki gemide yeterince kamara var. Geceyi ıslak tahtalar üzerinde geçirmeyeceğiz." dedi Lan Wangji, dudağının kenarı kıvrılıp, geminin dört basamaklı merdivenlerinden aşağı inerken.

Rahat bir uykuya hayır demezlerdi. Wei Wuxian'ın, aklına gelen fikirle, birden keyiflendi tabii... Zihni, Lan Wangji'nin geceden bahsettiğini hemen idrak ederek onu uyardı. Gece, yatak ve uyku... Lan Wangji'yle beraber. Birden kalbi deli gibi atmaya başladı. Bu durumda uyumayı nasıl başarabilirdi ki? Wei Wuxian'a saran heyecandan, Lan Wangji de eser yoktu. Yoksa gerçekten sadece uyumayı mı planlıyordu? Haftalardır birlikte olmamışlardı. Onu çok özlemişti. Lan Wangji'yle bütünleşeceği o anı arzuluyordu. İşte bu yüzden, gecenin onda çağrıştırdıkları çok farklıydı. Bir daha Lan Wangji'yle ne zaman yalnız kalabilirdi ki? Düşüncelerinden Lan Wangji'nin sesiyle kendine geldi.

"Diğerlerini de kamaraları haber verelim."

Wei Wuxian, "Tamam" diyebildi kısaca. Aklı başka şeyler peşindeydi. Hâlâ üzerinde kırmızı bir gelinlik giyiyordu. Lan Wangji ile evlenirken de buna benzer bir kıyafet giymişti. Ve sonra sabaha kadar...

"Wei Ying, beni dinliyor musun?" diye sordu Lan Wangji.

"Elbette, Lan Zhan, dinliyorum." dedi Wei Wuxian ama dinlemiyordu. Sonra, "Hadi, yukarıdakilere haber verelim." dedi, kızaran yanaklarını eliyle bastırarak.

Yukarı çıkıp kamaralardan bahsettikten sonra kısaca durum değerlendirmeside yaptılar. Yolda nelerle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı. Hazırlıklı olmalıydılar. Gemi ağır ağır ilerlerken, herkes nasıl geri döneceklerini, dönüş yolunda hangi zorluklarla karşılaşacaklarını tartışıyorlardı. Lan Xichen, asıl konuya dikkat çektiğinde herkez pür dikkat onu dinlemeye başladı.

"Demirkazık tozu, her yüz yılda bir ortaya çıkan kuyruklu yıldızın tozudur. Onu bu dünyada bulamayız. Bu kılıçların ait olduğu diyar herkesi içine almıyor. Rüya perileri oraya girecek olanları kendileri seçiyor."

"Sormayayım diyorum ama dayanamadım. ZewaJun, bu bahsettiğin diyar neresi, acaba?" diye sordu Wei Wuxian.

Aslında bu, diğerlerininde merak ettiği soruydu. Cesaretlerinin kırılacağı korkusuyla sormadıkları sorunun yanıtını duymak için, pür dikkat Lan Xichen'i dinliyorlardı.

"Ah, evet... Rüya perilerinin koruyucusu olduğu Rüyalar Aleminin içinde olan Kara Ormanda bulunuyor. Yasaklı kütüphanede ki kitaplarda oraya nasıl gidildiği yazmıyordu, yani oraya nasıl gideceğimizi bilmiyorum. Birde elimizdeki kılıçın Wei Wuxian da işe yarayacağınıda bilmiyoruz. Çünkü kılıç bu dünyaya geçtiğinde zaten ilk sahibiyle tanışmıştı. Wei Wuxian onun ilk sahibi olmayabilir." diye anlatırken gözleri Wei Wuxian'ın üzerindeydi ve anlatmaya devam etti.

The Untamed [AU] / WangXian ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin