Hamit yavaşça sigarasını yere atarken beni süzmeyi kesiyor. Yırtıcı bakışlarının ardından kendimi korumak için keşke üstüme bir şeyler alsaydım. O kadar arzu dolu gözlerle bakıyordu ki kendimi o gözlerin ardında yatan duygularda boğulabilirdim. Ya da boğardım bilemiyorum.
Kendimi dikleştirerek arabanın kapısını açması için beklemeye başlıyorum. O çoktan sürücü koltuğuna oturmuştu bile. Öküzlüğünü yapmıştı. Sinirli bakışlarımla o kapıyı bir yerlerine sokmak istedim. Bende Jülide isem o kapıyı açtırmasını bilirdim. Hamit yokluğumu yeni fark etmiş gibi camı açtı.
"Neden dikiliyorsun binsene" diyerek bana uzaylıymışım gibi bakmaya başladı.
"Acaba neden dikiliyorum. Karşında bir hanım efendi var ona kapıyı açmaktan bile acizsin." Deyip ona sinirli bakış atıyorum. Hayır yani biraz centilmenlik yapsa ölür mü? Aman bir yerleri şişer maazallah beyefendinin. Biraz şımartılırım ederim ümidiyle girdiğim hallere bak ya. Ne hayallere kapılmışım ben böyle kendime de ayrı şu an ayar olmadım değil. Geri gitme isteğim biranda nüksetmişti. Ayaklarım geri geri gitmeye hazırlanırken Hamit biranda araban indi. Şaşırtıcı şekilde benim tarafıma geliyordu. Beyefendi beni şaşırtıyordu. Fazlaca hem de. Kapının kapısını açıp tabiri caiz kolumdan tutup arabaya atmıştı. Şokla oturduğum yerde sürücü koltuğa geçmesini izledim. Şoktan ağzım açık ona bakarken o hiçbir şey olmamış gibi kemerini taktı ve arabayı çalıştırdı.
"Dağ ayısısın biliyorsun dimi?" diyerek kendimi şoktan arındırmaya çalıştım ama nafile. Bunun acısını da vardığımız zaman çıkartacağım elbette. Rezil etmezsem seni insanlar içinde. Kendi kendime söylenirken o halinden gayet memnun ve gülücükler içindeydi. Yemin ediyorum bu adamı çözmekten çatlayacaktım. Tam bir dengesizdi. Beni bile geçti. Aman bana neydi. Kendi işime bakardım. Onun kafasıyla dengesizlikleriyle uğraşamazdım. 'Bir ömür geçireceksin ama bunun farkında mısın?' diyen iç sesime bir siktir oradan çekerek camdan seyre dalıyorum. Kendi düşüncelerimden kaçmak için müzik sistemine elim gidiyor hemen. Bu sefer halledebilmiştim. Başka bir işle meşgul olmazsam eğer kafam beni boğacak ve o an benim için kaybolmaktı.
Geçen her ışıkta kendimi daha da kapatmış gibiydim ama bu elimde olan bir şey değildi. Hamit'te bu sessizliği bozmak adına bir girişimde bulunmamıştı. İşime gelirdi. Sessizlikler içinde duyulan tek ses müziğin sesiydi. Yabancı olduğum şehirde yabancı olduğum bir adamla benim ne işim vardı. Başıma bu belayı açan aileme bir kez daha içten içe bilenmiş buldum kendimi.
Vardığımız yer denize yakın bir restorandı. Denizin kokusu eşliğinde yemek yemek mi? Bu benim için ilk olacaktı. Neden ilklerim bir yabancı tarafından olmak zorunda. Hüzünlü koktu deniz bu sefer burnuma. Hamit arabayı yavaşça park ederken yol boyu sessizliğini neden koruduğunu anlam veremedim. Düşüncelerimle baş başa bıraksın beni istememiştim bir nebzede olsa.
Hamit arabadan inerken beni gene bindirdiği şekilde geri de çıkartmasın istemediğim için paşalar gibi çıktım arabadan. Götümü sağlama almalıydım. Dengesizliğiyle uğraşacak şu an ruh halim olmayabilirdi. Hamit'i takip ederek mekâna doğru ilerledim. Loş ışıklandırması büyüleyici ve gözlerimde parıltılar oluşturdu. Çok sıcak bir havası vardı. İlk defa bu kadar hoş bir yere geliyordum. Gene bir ilk.
Hamit'i gören garson hemen ellerini önünde birleştirdi ve ona koşmaya başladı.
"Hoş geldiniz efendim. Yeriniz hazır." Diyerek bizi masaya doğru yönlendiriyor. Biranda heyecan ve adrenalinle dolan kalbimi dizginlemeye çalışıyorum.
Dışardan ne kadar hoşsa içerden de o kadar havadar ve eşsizdi. Deniz manzarasına karşı olan masamıza bakarken bu ayrıntı içten beni mutlu etmesine izin verdim. Ama birazcık. Denize olan bakışımı mı gördü acaba? Aman gördüyse gördü. Denize olan tutkumu o bile çözemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ÇIRPINIŞ
Genç Kız EdebiyatıBir kız düşünün, hayatı yalnızlığıyla baş başa kaldığı o dört duvar arasında geçirmiş özgürlüğü sadece küçük penceresinde gördüğü kadar bilen. Bir adam düşünün, karanlık yanını tüm sevdiklerinden sakladığı cehennemin ateşini ellerinde taşıyan ve s...