Alya bayılmadan 10 dakika önce
Emir Neşe
Hayat bazen hiç beklenmedik bir yerden vuruyordu insanı. Hiç haberin olmadan, kontrolün dışında gelişiyordu her şey. Bazen hiç olmayacak bir kişiye aşık olabiliyordun. Ve ya o kadar kolay da bir kişiden nefret edebiliyordun.
Bunlar bizim için çocuk oyuncağıydı. Ama kimse o kişiye aşkını veya nefretini sürdüremiyordu. Her zaman ters köşe olunurdu. Bunu şu sözden anlayabiliyoruz.
Ne demiş Hz.muhammed :
Çok sevme nefret edersin ,
Nefret etme çok seversin.İşte Alya tam şuan bu duruma düşmüştü. Önceden Efe ile onu yakıştırdığımızda bize karşı tiksinircesine bakar ve ' bunu sakın efe duymasın yanlış anlar sonra' der ve konuyu bir şekilde kapatırdı.
Ama Efe onu seviyordu. Bu yakıştırmamız hep bu yüzdendi. O mutlu olsun kardeşim mutlu olsun diye. Efe ile benim 7 yaşından beri olan bir arkadaşlığımız vardı.
Aramızda kan bağı olmasa da içten bir birimize bağlıydık. Şahsen ben öyleydim. Onun da hareketlerinden öyle anlaşılıyordu. Her neyse en son Alya'yı konuşuyorduk.
Efe nasıl Alya'yı sevdiyse Alya'nın da içten içe Efe'yi sevdiğini biliyorduk. Biliyorduk diyorum çünkü Burak da bu durumun farkındaydı. Hatta ilk o farketmişti. Sonrasında onun söylemesiyle bende bir şeyler yerine oturmuştu.
Ne kadar Alya'nın Efe'yi sevdiğini bilsem de bu sözü onun ağzından duymayı çok istedim. Hala da istiyorum ama o bunu söylememekte ısrar ediyor.
Zorlamıyorum , zorlamak istemiyorum ama bazen insan kendine söz geçirmiyor. Ben Efe'yi Burak'ı nasıl gördüysem onları da öyle gördüm. Hiç bir zaman a bu şuymuş bu buymuş diye ayrım yapmadım. Yapmamda.
Onun da bana bu tarz yaklaştığını biliyorum. Hareketlerinden anlıyorum.
Ama bana söylemiyor. Sadece bana olsa neyse kimseye söylemiyor. Kardeşimin böyle olması beni üzüyor. Ama o söylememekte diretiyor.Bugün bu konu tekrardan açıldı. Meğerse m Alya herşeyi Yiğit'e önceden anlatmış.
Yiğit her şeyi biliyormuş önceden. O an içime öyle bir taş oturdu ki anlatamam. Hayatımda çok önemli gördüğüm bir kişi sanki beni terk etmiş gibi hissediyordum.Hani bazen anlatılmaz yaşanır derler ya tam şuan bunu yaşıyordum. Ama yine de ona kızmadım. Kızamadım çünkü kalbimde içimde öyle bir yer edinmiş ki ona kızmak aklımın ucundan dahi geçmiyor.
Bu konuşmadan sonra eve gittiğinde onunla illaki konuşacaktım. Bir kaç gün trip atar sonra konuşurum. Ben her zaman böyleyimdir. Sevdim mi tam severim.
Alya da böyle işte her şeyi içine atan. Her şeyi kendi kafasında kurup kendi kendine yaşayan. Sır kapıları olan bir insandı. Onun tek sevmediğim özelliği bu olabilirdi. Ama yine ona kızamıyordum.
Çünkü ben ona gerçekten değer veriyordum...Alya bayıldıktan 1 saat sonra
Burak Yılmaz
Bu hayat çok acımasız ve bir o kadar da caniydi. Ama bu kanıtlanabilir bir şey değil yaşanılabilir bir şeydi artık. Herkes bunun farkındaydı ama kimse bir adım öne geçemiyordu. Çünkü korku. Her şeyi engelleyen tek bir şey vardı onun adı da.
Korku...
Hayatta bazen zorluklar yaşayıp üzülebiliyorduk. Ama bunun sonucunda her zaman ayağa kalkabilmiştik. Tek veya beraber fark etmez sonuçta kalktık mı? Kalktık. Gerisi yalandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşkım
Romance"Seni seviyorum" dedim fısıltı dolu ve bir o kadar da mutlu çıkan sesimle. "Seni seviyorum" dedim. Ağlamaklı olan kısılmış sesimle. #kitapoku1 05.02.2023