24.Bölüm

59 8 2
                                    

Mileyin Ağzından;

Justinle hastaneden çıkıp stüdyoya geleli kaç saat oldu bilmiyorum ama şuan sabah oluyor biz dünden beri burdamıydık?

"Justin zaman ne çabuk geçmiş " dedim yorgun sesimle

"Evet miley öyle oldu ama ikimizde yeni şarkılarımızı bitirdik" dedi kafasını koyduğu masadan kaldırarak

"Justin seni şimdi daha iyi anlıyorum meğer şarkı yazmak ne zormuş"

"Öyle bu işler kolay değil"

"Justin işimiz bittiyse gidip uyuyalım mı?" dedim ve içeri scoot girdi.

"Nasıl gidiyor?"

"Bitti " dedik justinle yorgun sesimizle.

"Güzel çünkü uyumazsanız öleceksiniz"

"Evet bir uyku iyi gider doğrusu" dedim.

"Ee o zaman üst kata çıkın yataklarınız hazır"

"Ciddi misin?"

"Evet miley sen uyanınca şoförün seni koaföre bırakıcak giyeceğin kıyafetler hazır. Yukardada pijamalarınız var şimdi gidin uyuyun "

"Scoot sen bir tanesin " dedim koşarak sarıldım.

"Saol miley hadi gidin yatın"

dedi ve bende justini alarak yykarı çıktım nerdeyse ayakta duramıcak hale gelmişti. Asansöre binip bir üst kata çıktık.Görevliler bize odamızıı gösterip gittiler. İçeri girdiğimizde içerde tek kişili iki tane yatak vardı. Bu yatakların arasındada bir tane sehpa.Justinin bırakıp pijamalarımı aldım ve odanın içindeki banyoya girdim.

Ben çıktığımda justin üzerini değişmiş yatağına yatmıştı. Hemen gidip yatakların arasındaki sehpayı çektim.ve kendi yatağımı justinin yatağına zar zor yittim ve birleştirdim. Sonra kendi yatağıma geçtim ve justine sarıldım. Justin benim geldiğimi fark edince döndü ve şuan neredeyse yüzlerimiz birbirine yapışacaktı.

"Miley yatakları mı birleştirdin?"

"Beni buna alıştırmayacaktın justin ."

"Öylemi "

"Evet" dedim ve justin kocaman ellerini belime dolayıp beni kendine çekti.bende ellerimi onun boynuna doladım ve işte şimdi aramızda hiç mesafe kalmadı.

***

Uyandığımda justin yanımda değildi. Onun yerine kocaman kırmızı güller vardı.Hemen kalaktım ve gülleri kucağıma aldım. Kocaman güller minik kollarımı doldurmuştu.Kokusununu içime çektime çektim justin gibi kokuyordu.Çiçek bahçesi gibi...

Güllerin üstümdede bir not vardı.Hemen açıp okudum.

"Üzgünüm senin gibi çiçek bulamayınca bunları almak zorunda kaldım. Affet"

ağzımdan" şapşal " kelimesi çıktı. Justinin ağzından çıkan her kelime yüzümü güldürüyor. Bunun bir rüya olmamasını dileyerek kalktım.

Hemen dünki kıyafetlerimi üzerime geçirdim.Pantolonumu giyerken haliyle zorlandım. Alçım yüzünden.Sonra odadan çıktım ve alt kata stüdyoya indim.Justin birisiyle telefon görüşmesi yapıyor ve çok teşekkür ettiğini söylüyordu.

Ben gelince 'görüşürüz' deyip kapattı.

"Kimdi bitanem?"

"Ahh önemli bişey değil "

"Peki şey ben teşekkür ederim "

"Hımm sanırım kuru kuru teşekkür kabul etmiyorum"

"Hımm peki şöyle yapsam" dedim ve ona yaklaşıp yanağını öptüm.

"Olmaz" deyince güldüm ve dudağının üstünü öptüm.

"Sanırım biraz daha aşağısı olması lazım" deyince çiçekleri koltuğa bırakıp ellerimle yüzünü kavradım ve dudağını kocaman kocaman defalarca öpücük koydum.

"İşte oldu!!" dedi neşeli sesiyle.

"Şapşal" dedim ve koluna hafifçe vurdum.

Biz gülüşürken içeri Scoot girdi.

"Dinlenebildiniz mi bakalım?"

"Evet scoot çok iyi geldi"

"Tamam o zaman şoförün hazır seni koaföre götürecek.kıyafet olaraka biraz şirin görünmen lazım o yüzden sana uygun şirin bi kot tulum ayarlattırdım."

"Gerçekten mi tulumlara bayılırım teşekkür ederim "

"Önemli değil canım "

dedi ve bende justineden bol şans dileklerimi alıp koaföre gittim.
Kıyafetlerimi giydim ve koltuğa oturdum. Sanki hepsi bana hizmet için vardı. Ama ben böyle istemiyordum .

Olabildiğince onlarla konuşup arkadaş olmaya çalıştım. Saçlarımada bir fön çektirip at kuyruğu yaptırdım.

Gizli bir makyaj yaptılar ve parasını ödemeden yani kesin scoot halletmiştir deyip herkese kolay gelsin dedim ve koaförden ayrıldım. Kısa süreli gezintimin ardından ellenin stüdyosuna geldim.

İçeri bayan elseyle girdim.O kim diyorsanız o benim alçım ona yeni bir ad taktım. Bence böyle daha hoş.Ben ve else içeri girdiğimizde odaya makyözler girdi. Ve makyajımı düzeltip saçımı tekrar yaptılar.

Onlar çıkınca ellen odama geldi ve biraz sohbet ettik. Bana milyonlarca kez geçmiş olsun dedi. Tanrım bu kadın hiç somurtmaz mı? Ama bu hali o kadar tatlıki. Yayın saatinin geldiğini söyleyip dışarı çıktık.

Ellen önden gidip konuşmasını yaptı ve beni içeri davet etti. İşte başlıyoruz ne zamandır tuttuğum nefesimi bırakıp stüdyoya girdim ve ellen bana koşar adımlarla gelip yardım etti. Alçıyla yürümek kolay değil...

Love Story (JİLEY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin