-Küçük Hırsız-

10.2K 352 58
                                    

21.03.2023 tarihinde yazıldı.

Ahu 6, Barış 11 yaşında...

"Raaa ra ra ra ra ra ra ram ra ram..."

Üstündeki pembe şortu beyaz bluzu ile yerde oturup oyun oynuyordu küçük kız. Geçen hafta gittiği ailesiyle gittiği nikahta duyup çok beğendiği şarkıyı söylüyordu kendi kendine. Mahalleden Seda ablasının nikahıydı ve Ahu resmen aşık olmuştu. Nikah salonunu ve gelini görünce, annesinin geceleri ona okuduğu peri masallarındaki gibi bir yerde olduğunu düşünmüştü. Seda ablası kocaman beyaz bir elbise giymişti.  Annesi, küçük kızına onun isminin gelinlik olduğunu söyledi. Çok güzel görünüyordu, küçük kız da giymek istemişti ama annesi, onu büyüdüğünde evlenirken giyebileceğini söylemişti. Bir an önce büyümek istiyordu minik Ahu!

O sırada, küçük serseri Barış'ın annesi karşı komşusuna geçecekti, kankası Aynur'a. Barış'a onunla gelip gelmeyeceğini sordu. Aslında Barış'ın arkadaşı Kerem evde yoktu, kuzenine gitmişti. Ama Barış, gitmeye karar verdi. O küçük kızı sinir etmeye bayılıyordu.

Pembe şortlu kız önünde dizili olan oyuncaklarına baktı. Hepsini çok güzel dizmişti kendince. Düğün temalı bir oyuncak setiydi. Bir adet nikah masası, nikah çiçeği, sandalyeler ve gelin ile damat vardı. İki gün önce oyuncakçıda bu seti gördüğünde aklına Seda ablasının nikahı gelmişti ve ağlayarak annesine aldırmıştı o seti. 

Dolabındaki diğer barbielerini getirip onları sanki nikaha gelen misafirler gibi hayal etti. Gelin olan barbie'sinin üzerinde çok güzel bir gelinlik vardı. Aynı Seda ablası gibi olmuştu. Damat ise kara kuru giyinmişti, zevksiz. Bütün damatlar zevksiz galiba, diye düşündü. Seda ablasının eşi de simsiyah olmuştu. Kendi kendine konuşmaya başladı; insan pembe giyer canım! Pembe sevmiyorsan turuncu giy! Ayakta durdurduğu oyuncak gelinine baktı. O oyuncak gelini kendisi olarak hayal ediyordu. 'Biz bembeyaz, kuğu gibiyiz' diye geçirdi içinden ve gülümsedi.

Barış ise annesi ile Aynur teyzelerine çoktan gelmişti bile. Küçük kız ortalıkta yoktu. Genelde odasına kapanır oyun oynardı. Yine oradadır diye küçük kızın odasına yöneldi. Kapıyı hızlıca açıp içeriye daldı. Böyle yaptığında küçük kız korkuyordu ve bu, Barış'ın hoşuna gidiyordu. Kız, korktuğunu söylediğinde ona cevap vermedi, onun amacı buydu zaten. Bu zamana kadar kız hiç onunla doğru düzgün konuşmamıştı çünkü Barış hep onu sinir ediyordu. Barış hariç herkes ile konuşur, herkese gülerdi kız. Barış ise, kız onunla çok konuşmadığı için sürekli onu sinir ediyordu. Böylece kızın çenesi açılıyordu ve Barış ile sürekli konuşuyordu. Ahu korkuyla yerinden sıçradığında Barış bu haline güldü.

Ahu bir yandan korkarken bir yandan 'ayı bu çocuk' diye düşünüyordu. Yaşına göre uzundu, nasıl bu kadar uzun diye geçirdi içinden. Ve kelimeleri yuvarlayarak konuşmaya başladı.

''Ya Barış, korktum! Şöyle gelme diyorum sana.''

Barış umursamadan kızla uğraşmaya başladı.

"Yine ne boş işlerle uğraşıyorsun Allah bilir." 

"Of sus Barış."

"Seni annene söyleyeceğim, hâlâ abi demiyorsun bana."

"Abim değilsin çünkü."

Aslında kız haklıydı, Barış da böyle düşünüyordu ve ona abi demesini kendisi de sebepsizce istemiyordu. Ama annesi hep kızına kızıyor, ona abi demesi gerektiğini söylüyordu. Kız buna rağmen hiç laf dinlemiyordu.

Ahu, çatık kaşlarla önüne dönüp gelin ve damatla oynamaya başladı. Barış, kızın karşısına diz çöküp oturdu, o da kızın oyuncaklarını izliyordu.

ZÜMRÜT MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin