Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar.
★
"Öyle işte." dedi Helena önündeki kavanazdon bir salatalık turşusu daha alırken. "Sonra da birlikte uyuduk." Yeniden konuşmadan önce duraksadı. "Bunu söyledim diye üzülmedin değil mi? Ben bazen hâlâ beni sevdiğini unutuyorum. Seni üzdüysem özür dilerim."
Barty bir şey söylemeden önce içini çekti. "Helena, Regulus'tan hamilesin." dedi sonra da sıkkın bir ses tonuyla. "Birlikte uyumanız bunun yanında çok masum kalıyor. Hem bu kadar düşünceli olman hiç iyi değil. Seni unutma işimi zorlaştırıyorsun."
"Beni unutma işini her gün buraya gelerek asıl sen zorlaştırıyorsun." dedi Helena. "Yanlış anlama, seninle konuşmayı seviyorum ama gerçek bu."
"Farkındayım." dedi Barty. "Ama yine de seni görme isteğime karşı gelemiyorum." Kısa bir an duraksadıktan sonra, "Regulus'u affettiğin zaman ne olacak?" diye sordu. "Benimle görüşmeyi bırakacak mısın?"
"Hayır, bunu hakaret olarak görmezsen sen benim arkadaşımsın. Beni sevmenin senin elinde olmadığını biliyorum, sırf beni seviyorsun diye arkadaşlığımızı bozacak değilim bu yüzden. Turşu ister misin?"
"İsteme, aldığın zaman ağlamaya başlayacak."
Helena, Regulus'un sesiyle irkilirken Regulus yanına oturup sandalyesini kendisine doğru çekti. Sonra da bir kolunu beline dolayıp elini karnının üzerine koydu. Yüzündeki öfkeli ifadeye bakılırsa konuşmalarını duymamıştı. Hâlâ Barty'nin kendisini ikna etmeye çalıştığını düşünüyordu.
Helena, Regulus konuştuklarını duymadığı için derin bir nefes alırken Regulus'un elini karnından uzaklaştırıp sandalyesini eski yerine götürdü. Bir süre daha Regulus'un, Barty'nin kendisini ikna etmeye çalıştığını düşünmesi istiyordu. Bu da onu süründürmesinin bir parçasıydı.
Regulus bir kez daha sandalyesini kendisine doğru çekip kolunu beline dolarken elini de karnının üzerine koydu. "Helena bir kez daha benden uzaklaşırsan bu kez seni kucağıma oturtacağım." dedi sonra da kısık bir ses tonuyla.
Helena söylediklerini umursamadan yeniden ondan uzaklaşmayı denediğinde Regulus belini daha sıkı sarıp bunu yapmasına engel oldu. "Meleğim." dedi peşi sıra Helena'nın içini hoş eden o ses tonuyla. "Lütfen rahat durur musun?"
Helena sorusuna karşılık dudağını ısırırken bakışları Barty'yi buldu. Platonikliğin ne demek olduğunu çok iyi bildiği için onun yanındayken Regulus'la yakınlaşmak istemiyordu ama Regulus'un kendisini bırakmak gibi bir niyeti yoktu.
"Ben artık gideyim. Yarın yine gelirim."
Barty'nin ayağa kalkışıyla birlikte Helena da ayağa kalkmayı denese de Regulus bunu yapmasına da engel oldu.
"Kapının yerini biliyor. Her gün burada olduğu için artık gözü kapalı bile bulabiliyordur."
Regulus sinir olmuş bir ses tonuyla konuşup Barty'ye ters bir bakış attığında, "Yarın görüşürüz Helena." dedi Barty. "Bu kez gelirken sana hem çiçek hem de turşu getireceğim."
"Evde turşu dükkanı açacak kadar turşu var. Gelirken turşu falan getirme!" diye bağırdı Regulus, Barty mutfaktan çıkarken. Sonra da bakışlarını Helena'ya çevirip aniden yanağını ısırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAİMA SAF 【Regulus Black】
FanfictionHelena Fawley kendisini bir anda çocukluğundan beri aşık olduğu Regulus Black ile nişanlı hâlde bulduğunda epey mutlu olmuştu. Ancak bu mutluluğu önce Regulus'un melez bir cadı olan Annabelle White'a aşık olduğunu öğrenmesiyle sarsılmış, sonrasınday...