"Siz Helena'yla henüz evli değilsiniz Regulus." dedi Orion, ikisi çalışma odasında karşı karşıya otururlarken aralarında Orion'un çalışma masası duruyordu. "Babasının izni olmadan onu evinden çıkarıp başka bir yere götüremezsin."
"Helena birkaç gün sonra satın alacağım bir eşya değil. Onu bir yere götürmek için babasından izin almam gerekmiyor."
"Regulus bak, Sebastian bugünkü davranış şeklinden hiç hoşnut değil. Onu ikna etmesem nişanınızı bile iptal edecekti. Onu daha fazla sinirlendirmeden Helena'yı evine geri götür."
"Öyle bir şey yapmayacağım."
"Yapacaksın." dedi Orion sertçe. "Helena'yla yaşamaya başlamak için iki hafta daha sabredebilirsin. Hem sen değil miydin birkaç gün öncesine kadar nişanınızı iptal ettirmek için çabalayan? Şimdi ne değişti de daha evlenmeden Helena'yla birlikte yaşamaya karar veriyorsun?"
"O adam Helena'ya şiddet uyguluyor." dedi Regulus ve aynı anda aklına Helena'nın sözleri geldiğinde tırnaklarını avuç içlerine geçirdi.
Babam bana çocukluğumdan beri fiziksel şiddet uyguluyor ama sen de nişanlandığımız günden beri bana psikolojik şiddet uyguluyorsun.
"Bu konu seni ilgilendirmiyor." dedi Orion ve Regulus tırnaklarını avuç içlerine geçirmeye devam ederken gözlerini kapayıp sakinleşebilmek için derin bir nefes aldı.
Evet sen bana hiç vurmadın. Ama sözlerin babamın tokatlarından daha çok acıttı canımı.
"Helena'yı evine geri götüreceksin. Düğüne kadar da bir daha görüşmeyeceksiniz."
Babam yıllarca etrafındaki insanlardan çıkaramadığı hıncını benden ve annemden çıkardı. Sen de ailenden çıkaramadığın hıncını benden çıkardın. O adamla aranızda öyle çok büyük farklar yok yani benim gözümde. Ama isterdim. Aranızda çok büyük farklar olmasını çok isterdim.
"Anladın mı beni?"
Regulus gözlerini açıp bakışlarını babasına çevirdiğinde ona boş gözlerle baktı.
Helena kendisini hiçbir zaman affetmeyecekti. Affetmemekte haklıydı da. Ona çok kötü davranmıştı. Canını çok yakmıştı.
Hiçbir zaman iyi bir baba da olamayacaktı. Berbat bir insandı. Babalığı da berbat olacaktı.
Belki de en iyisi ölmesiydi. O zaman nefret edilen bir baba olmak yerine özlem duyulan bir baba olurdu.
"Regulus-"
"Helena'yı o eve geri götürmeyeceğim." dedi Regulus, ayağa kalkarken babasının sözünü kesmişti. "Sebastian'a da söyle nişanı iptal etme şansı yok artık. Bugün evden ayrıldıktan sonra evlendik."
Söylediği şey Orion'un yüzünde şaşkın bir ifadenin oluşmasına sebep olurken onun bir şey söylemesine fırsat tanımadan odadan çıktı. Sonra da kendisine seslenen annesini duymazdan gelip evden çıktı.
Hızlı adımlarla arka bahçeye ilerleyip duvarın dibine çöktüğünde nefes alamadığını hissederek üzerindeki gömleğin birkaç düğmesini açtı. Aynı anda gözleri yaşlarla dolduğundaysa bir kez daha tırnaklarını avuç içlerine geçirdi.
Ölüm Yiyen olduğu için çok pişmandı ama ölmediği sürece bundan kurtulmasının bir yolu yoktu. Saçma sapan davranarak kendisini gerçekten seven tek insanı kaybetmişti ve onu geri kazanmasının bir yolu da yoktu.
Ne kadar süre o duvarın dibinde nefes almaya çalışarak oturduğunu bilmiyordu ama bakışları istemsizce cebinden çıkardığı fotoğrafı bulduğunda yüzünde buruk bir tebessüm oluştu.
Helena kendisine bu fotoğrafı vermiş ve fotoğraftaki küçük noktanın bebekleri olduğunu söylemişti.
Her ne kadar yalnızca bir nokta kadar yer kaplıyor olsa da kalbinin tamamı onunla doluydu ve kendisini onu hayal etmekten alıkoyamıyordu.
Nefes alışverişleri yavaş yavaş normale dönerken bebeklerinin fotoğrafını öptü.
Ölüm Yiyen olmaktan nefret ediyordu ama onun için buna tahammül etmeye devam edecekti.
Helena'nın kendisini affetmeyeceğini biliyordu ama onun için kendisini affettirmeye çalışacaktı.
Ölmek istiyordu ama onun için yaşayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAİMA SAF 【Regulus Black】
FanficHelena Fawley kendisini bir anda çocukluğundan beri aşık olduğu Regulus Black ile nişanlı hâlde bulduğunda epey mutlu olmuştu. Ancak bu mutluluğu önce Regulus'un melez bir cadı olan Annabelle White'a aşık olduğunu öğrenmesiyle sarsılmış, sonrasınday...