Albaydan izin alıp karargahın ağır kapılarından dışarı adım attığımda, içimde tarifsiz bir heyecan vardı. Bu akşam Kuzey’le sonunda baş başa yemek yiyecektik. Sonunda işin, görevlerin arasında kaybolmadan birlikte vakit geçirebileceğimiz bir akşamdı. Erken gitmek evde biraz sakinleşmek ve belki ona özel bir hazırlık yapmak istemiştim. Bu yüzden tüm gün sabırsızca beklediğim bu izni kaptığım gibi karargahın koridorlarında hızlı adımlarla yürümeye başladım.
Tam koridorun sonunda Kuzey’i gördüm; düzgün duruşu, bakışlarındaki o tanıdık parlaklık her zamanki gibi yerli yerindeydi. Bir an için durdu, yüzünde yavaşça belirginleşen bir gülümsemeyle bana bakmaya başladı. O gülümseyiş, her zaman içimi ısıtan, kalbimin atışını hızlandıran bir gülümseyişti. Kuzey’in bana, sadece bana ait olan bu ifadesi her şeyi unutturur, etrafımdaki dünyayı silip süpürüyordu. Gözlerinin içine bakarken zaman durmuş gibi geliyordu bana.
Yanına kadar yürüdüm, o anda hiç konuşmadan sadece birbirimizin gözlerine bakarak anlaşabiliyorduk. İkimiz de gülümsüyorduk. Kuzey hafifçe başını eğdi ve sıcak gülümsemesini koruyarak, “Saat tam yedide alacağım seni” dedi. Bu cümleyi söylerken yüzünde o kıpırtılı neşesi eksik değildi. O esnada zamanın nasıl aktığını, etrafımızdaki askerlerin hızlı adımlarını, duvarlardaki sert rüzgarın sesiyle sallanan bayrakları unutmuştum.
Ben de aynı sıcaklıkla ona gülümsedim “Bekliyor olacağım,” dedim. Bunu söylerken gözlerim onun gözlerindeki kıvılcıma karşılık verdi. Sonrasında yavaşça yanından ayrıldım ve çıkışa doğru yürümeye başladım. Fakat tam koridorun ortasındayken içimde onun bana bakmaya devam ettiğini hissettim. Dayanamayarak başımı hafifçe geri çevirdim; Kuzey, aynı yerde, hareketsiz bir şekilde duruyordu ve gidişimi izliyordu.
Son bir defa daha ona gülümsedim ve çıkış kapısına doğru adımlarımı hızlandırdım. Bugün onunla geçireceğim akşamı düşünmekten başka bir şey yapamazdım artık.
***
"Anne, ben geldim" diye seslendim anahtarımı kapının deliğinden çıkartarak.
"Gel gel mutfağa, sürprizim var" diye bağırdı annem mutfaktan. Ben o sürprizi iyi biliyordum. Tabii ki de Tuba gelmişti. Tayini çıktığı haberini alır almaz erken geleceğini biliyordum.
Mutfağa adımladığımda Tuba ile annemin masada Türk kahvesi içtiğini gördüm.
"Oooo keyifler keyifler" diye mırıldanıp Tuba'nın üzerine atladım. Sıkıca sarıldıktan sonra yanlarına oturdum.
"Erkencisin kız hayırdır?" Diyen anneme gülümsedim.
"Bu akşam Kuzey ile yemek yiyeceğiz. İzin aldım rahat hazırlanmak için" dediğimde Tuba, "Oooo, birileri abayı fena yakmış Özgü anne" dedi. Annemin de keyfi pek yerindeydi, Kuzey'i epey beğeniyordu.
"Elini yüzünü yıka da gel kıyafet seçelim kızım. Ayy, ilk randevun için çok heyecanlıyım. Bu günleri sonunda görebildim" dedi annem. Ona tekrar gülümseyip ayağa kalktım ve banyoya yöneldim. Ben de çok heyecanlıydım.
Banyodan çıkıp odama gittiğimde annemin dolabımın önünde Tuba'nın da yatağımda oturduğunu gördüm.
"Valizini yerleştirdin mi?" Diye sordum Tuba'ya. Boş bir misafir odamız vardı. O oda artık Tuba'nın olacaktı.
"Özgü annem sağ olsun yerleştirdik birlikte. Sen ne giyeceksin?" Diye sordu Tuba.
"Bilmiyorum ki, hem fazla abartmayayım diyorum. Çok basitte olsun istemiyorum" dedim. Annem çoktan birkaç elbiseyi çıkartıp yatağın üstüne koymuştu bile. Çıkardıklarının hepsi çok şık duruyordu. Daha sade ama basit olmayan bir şey istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPRAK (Düzenlenecek)
ActionÜsteğmen GÖKÇEN TOPRAK, Çok zor şartlara karşı vermiş olduğu mücadelede hayatı yenmiş bir kadın... Bu buruk kadının aile sıcaklığını bulma yolunda karşısına çıkan; ihanet, yalanlar, bedeller ve sırlar ile mutluluk, eğlence ve aşk'ı bulma hikayesine...