Jennie'nin cümlesi beni adeta yerle bir etmişti. Hayır bu kötü bir rüya veya berbat bir şaka değildi. Neden olduğunu bilmiyordum ama buradaydım, bu zamandaydım.
En kötüsü de Jennie beni hatırlamıyordu. Ama ben daha dün ellerini saçlarımın arasında gezdirirken bana gülümseyişini, sıcak öpücüğünü ve beni kutlamak için boynuma sıkıca sarılışını daha şimdi yaşanmış kadar net hatırlıyordum. Bu bir lanet olmalıydı.
"Lisa bugün gerçekten iyi değilsin!"
Kolumu çekiştiren Chaeyoung'a aldırmadım. Her ne kadar bakışları korku dolu olsa da Jennie'ye bakmayı sürdürdüm. Yabancı bir toprakta tanıdık bir yüz bulmuş gibi, uzun uzun.
"Özür dileriz! Arkadaşım uykusunu alamamış sadece..."
Bileğimi sıkıca kavradı, artık beni daha sert çekiştiriyordu. Ama ben gözlerimi Jennie'den alamıyordum. Ne kadar korkunç gözüktüğümün farkındaydım ama yapamıyordum. Sanki ona bu kadar uzun süre bakarsam beni hatırlayacakmış gibi saçma bir düşünceye kapılmıştım. Yüzünde tanıdık bir yüzü görmenin mutluluğu asla oluşacak gibi gözükmüyordu.
Ağladım. Durum daha ne kadar korkunçlaşabilirdi bilmiyordum ama ona bakarak ağlamaya başladım. Chaeyoung artık çileden çıkmıştı. Neredeyse beni bırakıp gidecekti.
"Lisa!"
"Sorun değil..." dedi Jennie nazik bir sesle.
Kitaplarını yere bırakıp "bir dakika" işareti yaparak omzuna astığı çantayı karıştırmaya başladı.
"İşte burada."
Bir paket mendili kendinden emin olmayan bir gülümsemeyle bana uzattı. Minnettar şekilde başımı salladım. 5 yıl öncesinde olsak bile Jennie gözyaşlarımı silmek için hala buradaydı. Belki de buna şükretmem gerekiyordu.
Paketten bir mendil alıp ona geri uzatacakken elime dokunarak beni durdurdu.
"Sende kalsın, bende bolca var."
Kibar olmaya ve yaptığım tuhaflığı yumuşatmaya çalışıyordu. Ne olursa olsun tanıdığım Jennie'ydi sonuçta. Gülümseyerek ekledi.
"Polen alerjim var da...."
Chaeyoung Jennie'nin sevimli gülümsemesine karşılık verirken koluma uyarı niteliğinde bir dirsek attı. Bunun ne anlama geldiğini biliyordum.
"Teşekkür...ederim."
"Sorun değil, hepimiz kötü günler yaşarız."
Başımı salladım. Chaeyoung Jennie'ye döndü ve merakla sordu.
"Seni daha önce burada görmedim."
"Ah evet yeniyim, ben de aslında sınıfımı bulmaya çalışıyordum."
Elindeki not kağıdını hafifçe havaya kaldırdı. Chaeyoung bir adım öne çıkarak kağıda uzandı.
"Bir bakayım."
Küçük kağıdı eline alıp gözlerini kısarak okudu.
"Ah aynı sınıftayız! Hadi birlikte gidelim."
Jennie memnun şekilde gülümsedi.
...
Soru işaretleriyle geçen bir günün ardından eve döndüğümde ailemi tekrar bir arada ve mutlu görmek bir anlığına her neyin içindeysem o kadar da kötü olmayabileceğini düşündürdü.
Bu doğum günümde yediğim kaçıncı pastaydı bilmiyordum ama annemin aceleyle yaptığı belli olan lezzetli muzlu kekinden bir çatal alırken mutsuz olduğum söylenemezdi.
Ama böyle devam edemezdim. Olan biten her şeyi görmüştüm. 5 yıl sonra nerede olacağımı biliyordum. Tüm bunları tekrar yaşamanın zahmeti beni korkutuyordu. Beni daha çok korkutan ise eğer burada olmaya devam edeceksem her şeyin aynı kalmayabileceği gerçeğiydi.
Ya Jennie beni tekrar sevmezse?
Bedenim 5 yıl öncesinde olabilirdi ama ruhum artık Jennie'nin beni tanıdığı ve sevdiği ruhumdu. Burada gerçekten 5 yıl öncesinde oturduğum hislerle ve düşüncelerle oturmuyordum, değişmiştim ve bu işin içinden çıkamazsam her şeyi olduğu gibi aynı şekilde yaşayamayacağım kesindi bu da bildiğim geleceğe asla dönememem anlamına geliyordu.
Derin bir iç çektim. Babamın hediyesini hala bulmadığımı hatırladım büyük ihtimalle o yüzden sofrada sessizce oturuyordu. Bunun onu üzdüğünün farkında olsam da şu an bulmam gereken daha önemli bir şey vardı bu yüzden istemeden de olsa boş vermeye karar verdim.
Sofra toplanıp herkes odalarına çekildikten sonra yatağıma yerleştim. İçimden defalarca tekrar ettiğim cümle şu anda tek umudumdu.
"Sabah olacak ve her şey eski haline dönecek."
Uyuyamayacağımı az çok tahmin etsem de sanki uykuya dalmazsam sonsuza dek burada hapsolacağımı hissettiğim için kendimi gözlerimi kapamaya zorladım. Kendimden beklemediğim şekilde deliksiz bir uykuya dalmıştım.
....
"Lisa şu alarmını kapa artık!"
Duyduğum ses alışkın olmadığım için bende bir kez daha şaşkınlık yaratmıştı ama yavaş yavaş sesi tanımaya başladım.
Gözlerimi korkuyla açmaya çalıştığımda aslında ne göreceğimi çoktan biliyordum.
Önce sanki tavandan başka bir yere bakmazsam bundan kurtulacakmışım gibi gözlerimi yukarıdaki beyaz duvara diktim. Sonra kafamı sağa çevirdim. Minnie yastığı kulağına kapatmış söyleniyordu.
Hala aynı yerdeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stuck In Time | jenlisa
FanfictionLisa, neredeyse kimsenin onu tanımadığı bir sabaha uyanır.