1.0

1K 71 47
                                    

Arctic Monkeys - Why'd You Only Call Me When You're High?

-

Melisten...

"Annee!" Elimde sünger bob'lu çorabımla yanına doğru ilerlemeye başladım. "Efendim kızım?" Salonda, koltukta ayaklarını sehpaya uzatmış bir vaziyette uzanıyordu bir yandan da netflix'den dizi izliyordu. "Sünger bob'lu çorabımın teki nerde?"

"Ne biliyim kızım nereye koyduysan ordadır."

"Ya yok iştee." Sinirli sinirli yanına oturdum. "Biraz sonra dersim var çorabımı bulmam lazımm!"

Annem bana küçümser gibi baktı "okula sünger bob'lu çorapla gitmeyi düşünmüyorsun herhalde değil mi?"

"Allah Allah ne varmış benim sünger bob'lu çoraplarımda hıh?!" Annem alaylı bir şekilde güldü. "Yavrucum o çorapları giyersen millet sana götüyle güler, bence başka çorap seç söz bulucam ben evde giymen için sonra." dedi gülerek.

Beni de güldürmüştü. "İyi tamam ben bi yarım saate okula gidicem o zaman." Gözlerini kırpıştırdığında yukarı çıktım. Bugün hava çok güzeldi güneşli güneşli. Bu havayı değerlendirmek lazım diyerekten  üzerime mini pileli eteğimle bir kombin yaptım. (Multimedya melis'in kombini)

Tamamen hazırlanıp kitaplarımı alarak evden çıktım. Ben tam bahçeden çıkarken balın evine geliyordu. Beni görünce gülümsedi "günaydın minik." Kıkırdadadım " sana da günaydın balın, ee nasılsın?"

"İyiyim sen nasılsın minik?" bugün niyeyse çok neşeliydim, onu görünce neşem daha da artmıştı. "Çok iyiyimm, okula gidiyordum bende sonra da biraz gezerim diye düşünmüştüm."

"Ne güzel, bende şimdi okuldan geliyorum derslerim yeni bitti, biraz dinlenicem sonrasına bakıcam."

"Hm iyi güzell, aa bak ne diycem sende benimle gelsene derslerim bitince. Tek başıma canım sıkılıyor birlikte gezeriz hm? Ne dersin?"

"Neden olmasın derim." dedi ve güldü. Gülüşü çok güzeldi, eriyorum sanırım. "O zaman çıkışta seni ararım." dediğimde göz kıptı. Sarılmak için hamle yaptığımda nazikçe karşılık verdi. Kalbimin sesini duymuyordur umarım.

Kafam tam onun göğüslerine denk geliyordu. Onun da kalbi hızlı atıyordu. Kokusunu içime çektim, çok güzel kokuyordu. Benden aynı naziklikte ayrıldığında "o zaman görüşürüz." dedim ve arkamı dönerek okula gittim

...

Okuldan çıktığımda çok yorgun hissediyordum. Ama balınla birşeyler yapacağımız içinde mutluydum açıkçası. Neden bilmiyorum ama benim için değerliydi. Okulun çıkışında yakınlarda bir park vardı, oradaki bir banka oturdum ve balın'ı aradım. Kısa bir süre çaldıktan sonra telefon açıldı. "Efendim minik?" Elim ayağıma dolaştı, ne diycektim ben şimdi?

"Şey ben okuldan çıktım, okulun ilerisinde bir park varya oradayım." Kısa bir sessizlik oldu ve ardından telefon kapandı. Yüzüme neden kapatmıştı ki bu kız şimdi. Anlam verememiştim, tam tekrardan aramak için rehbere giricektim ki gözlerimde bir çift elin baskısını hissettim. Ardından kulağımda bir fısıltı "ben asla senin gibi tatlı bir kızın yüzüne telefonu kapatmam minik."

İrkildim ve arkamı döndüm, balın karşımdaydı. Onun olduğunu gözlerimi kapattığında kalbimin içinden geçen elektrikten anlamıştım zaten. Ayağa kalktım ve sarıldım. Bir elini tam kalbine gelen kafama, diğer elini ise boynuma yerleştirdi. Kısa bir sarılmadan sonra ayrıldık. "Ee söyle bakalım ne yapmak istersin?" dedim.

Biraz düşündü, "yemek yiyebiliriz eğer açsan?" bu fikir mantıklıydı ama daha güzel birşeyler gelmişti aklıma. "Ya da ben sana yemek yapabilirim." diyip göz kırptım. Emin olmayan bir ifade ile bakıyordu. "Ailem bugün evde değil hem sen beni ağarladın o kadar, bende böyle teşekkür etmek istiyorum, kırma beni lütfen."

Masum kedi bakışlarımdan attım, dayanamayıp hafifçe güldü "pekala minik, nasıl istersen öyle olsun." gülümsedim ve elinden tuttuğum gibi biraz ilerideki markete soktum onu. Kocaman bir araba aldım. Buraya koştur koştur geldiğimiz için yorulmuştum. Balın beklemediğim bir anda beni kucağına alarak market arabasının içine oturttu.

"Sen koştur koştur yoruldun bugün, ne alacaksak söyle ben alırım." biri buz getirsin eriyorum sanırım. Kıpkırmızı bir şekilde telefonumdan alacaklarımın listesini açıp ona uzattım. Birkaç dadika içinde bütün sepeti doldurup kasaya doğru ilerledik. "Ödemesini ben yapıcam itiraz istemiyorum bıcırık." dedi.

"Ama-" eliyle şşh yaparak beni susturdu. "İtiraz kabul etmiyorum demiştim." Mahçup bir şekilde ellerimi indirdim. "Peki." bana göz kırpıp aldıklarımızı ödedi ve hesap bayağı tuzlu gelmişti.

Onun için hava hoştu ama çok rahat bi şekilde cebinden bi kart çıkartıp kasiyere uzattı. "Temassız var mı?" Kafasını salladı ve kollarını bana uzattı. "Gel bakalım bıcırık. Beni bi bebek gibi koltukaltlarımdan tutarak yere indirdi.

Aldıklarımız içinde en hafif olan poşeti elime tutuşturdu ve yürümeye başladık. "Çok ağırmış bu poşet ya az daha hafifi varda onu verseydin keşke." diyerek alay ettim. "Sen miniciksin o poşet de senin gibi minicik işte cuk diye oturdu sana."

Bu kız harbi beni bebek yerine koyuyordu. Ama onun bebeği olmak güzel..

Eve geldiğimizde cebimden çıkan anahtarlarla kapıyı açtım.

"Evime hoşgeldinn!"

***
Yaşıyorum merak etmeyin sjxkzlslsş haftalar sonra bölüm atıyorum affedin daha çabuk atmaya çalışıcam artık bölümm keyifli okumalar 🤍

MİNİĞİM (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin