FİNAL

933 51 32
                                    

Girl in red - We fell in love in october

Kitabın son şarkısını buraya bırakıyorum keyifli okumalar dilerim 🤍

İKİ YIL SONRA

Melis Minik

"Sevgilim, hazır mısın hadi uçağı kaçıracağız?"
"Geldim sevgilim!" Elimde valizle sevgilimin yanına merdivenlerden iniyordum. Bugün küçüklüğüm geçtiği evde son dakikalarımı geçiyordum. Neden mi? Çünkü bugün biricik sevgilimle hayata atılıyorduk. Birkaç ay önce mezun olmuş ve birkaç iş başvurusu yapmıştık. Benim başvurularıma henüz bir cevap gelmese de Balın'ın başvurularından birine gelmişti.

Fransa'da güzel ve kapsamlı bir şirketten Savcılık teklifi gelmişti. Ben normal psikolog olarak birkaç yerde çalışıp deneğim kazansam da Balın durmamış hem son sene okurken hem de ekstra sınavlara hazırlanıp savcılık sınavına da girmişti. Aileme veda ederek evden çıktık ve bir taksiye binip havaalanına doğru ilerlemeye başladık. Ailelerimiz ilişkimizi duyunca ne mi oldu? Hiçbir şey olmadı. Annem 'zaten tahmin ediyordum, hayırlı olsun.' derken babam ise erkeklerin eline kalmadığım için sevinmişti. Şu ana kadarki bütün sevgililerime karşı sert ve kıskanç olmuştu. Birtek Balın'a karşı bu denli yumuşaktı o da muhtemelen kız olmasından kaynaklıydı.

Havaalanına uçağı kaçırma korkusuna biraz erken geldiğimiz için kahvaltıyı da burada yapmaya karar verdik. Havaalanındaki kafelerden birine oturduk ve sandwich ve kahve ile güzel birer kahvaltı yaptık. Ben Fransa'yı ailemin iş gezileri sayesinde küçükken gidip gezme fırsatı bulmuştum ama Balın ilk kez gidiyordu ve bu yüzden de çok heyecanlıydı. "İyi misin sevgilim?"

Yüzüme bakıp gergince gülümsedi, "İyiyim sevgilim, neden iyi olmayayım ki? Hayallerimdeki işe kavuşuyorum, sevdiğim kadın yanımda.. Daha ne isterim ki?" Erimiş bir ifade ile baktım güzel yüzüne. "Seni yerim ama ben."

Tek kaşını kaldırdığında gözlerinde arsızlık pırıltıları belirdi. "Nasıl yersin." Kulağına yaklaştım "gidince gösteririm." O arzsızsa ben ondan da arzssızdım.

Kıkırdayarak yemeğini yemeye devam etti. Yarım saat beklemenin sonunda uçağımızın kalkış saati geldi ve uçağa doğru yürüdük. Uçağa bindiğimizde balın kaskatı kesilmiş bir şekilde hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. "Hey sevgilim, neyin var senin hasta falan mısın?

"Söylerim ama gülmek yok." kafamı tamam anlamında salladım. "Benim yükseklik korkum var." Duyduğumla şaşırmıştım çünkü Balın çoğu konuda çok cesur bir kadındı ve yüksekten korkmasını beklemiyordum. Yine de ona gülmedim çünkü bende palyaçolardan deli gibi korkuyordum.

Sağ elini tuttum ve parmaklarımızı kenetledim. "Korkarsan elimi sıkabilirsin." Bana minnet dolu gözlerle baktı ve arkasına yaslandı. Çantamdan diğer elimle kulaklıklarımı çıkartıp telefonuma bağladıktan sonra birini onun kulağına birini de kendi kulağıma taktım ve bizim şarkımızı açtım.

Şarkı melodisi çalarken bende kafamı sevgilimin omzuna yasladım.

We fell in love in october
That's why, i love fall
Looking at the stars
Admiring from afar
My girl, my girl, my girl
MY GİRL

Bu şarkıyı bizim şarkımız olarak seçmemizin sebebi sonbahar zamanlarında tanışmamız ve şarkının birbirimizi tarif etmesiydi. Bu şarkı çaldığında onun gözlerinde gördüğüm parıltılar aklıma geliyordu.

Balın ile bu iki yılda pek çok şey yaptık, birsürü ilke imza attık. Beraber uyuduk, ders çalıştık, lunapark'a gittik, hayvanat bahçesindeki maymunlarla konuştuk, piknik yaptık, yeri geldi çılgınlar gibi seviştik, yeri geldi beraber güldük yeri geldi beraber ağladık ama bu iki yıl içerisinde hiç ayrı kalmadık. O benim için var, ben onun için. O benim nefesim, ben onun. O yanımda olmadığı her an nefesim kesiliyor.

MİNİĞİM (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin