ÖZEL BÖLÜM 2

409 30 32
                                    

James Arthur - Car's Outside

Uzun zaman sonra çok tatlış bir özel bölümle karşınızdayımm. Kitap okundukça ben mutlu oluyorum ve 15K'ya doğru gidiyoruz. Bunun şerefine bu özel bölümü yazmak istedim. Koyduğum müzik eşliğinde okumanızı tavsiye ederimm keyifli okumalarrr 🤍

-

Melis'den...

Bugün çok özel bir gündü. Bugün ikimizin de en mutlu günlerinden biriydi. Bugün anne oluyorduk. Bugün bir çocuk evlat ediniyorduk!

Üç yıldır evliydik ve artık neşeli hayatımıza daha da neşe katıcak birisinin katılmasının çok güzel olacağını düşünmüştük. Hazırlanıp evden bir çıkmıştık. Bir çocuk esirgeme kurumuna doğru yol alıyorduk. Araştırdığımız çocuk esirgeme kurumlarından biriyle telefonda görüşmüş ve bir çocuk evlat edinmek için bugün ziyaret edeceğimizi söylemiştik.

Çok sevinmişler ve bizi beklediklerini söylemişlerdi. Bir kız çocuk evlat edinmeye karar vermiştik. İlk başta erkekle kız arasında kalmıştık ama sonra kız çocuk annesi olma aşkım alevlenince kız çocuk evlat edinmeye karar vermiştik. Yarım saat içerisinde görüştüğümüz yurda gelmiş ve yurt müdiresiyle görüştükten sonra çocukları görmeye gitmiştik. Birsürü çocuk oyun oynuyordu. Çok tatlı gözüküyorlardı. Balın yanlarına gittiğinde gözüm uzakta tek başıma boyama yapan bir kız çocuğuna ilişti.

Yanına gidip oturdum. Fransa'da olduğumu unutup "merhaba." dedim. Kız çocuğu yüzüme sempatik bir gülümsemeyle bakıp "merhaba!" dedi. Şaşkınlıkla "türkçe biliyor musun?" diye sordum. "Evet! Annem ölmeden önce türktü." cevabını verdi. Kurduğu devrik cümleye gülmek istesem bile annesinin öldüğünü duyunca içimde bir burukluk oluşmuştu. "Sen Türkçeyi nereden biliyorsun, yoksa sende mi türksün?" diye sordu şaşkınlıkla.

Kafa salladım. "Evet bende türküm minik kız." İsmini bilmediğim için ne diye sesleneceğim bilmiyordum. "Adın ne senin?"

"Ben Melina! Beş yaşındayım. Senin adın ne?" dedi. "Çok memnun oldum Melina benim adım da Melis." Gülümsedi. "Çok güzelsin Melis abla." dedi. "Sen de çok güzelsin prensesim."

Söylediğime gülümsedi ve bir süre sessizce ne yaptığını izledim. Resmine birşeyler eklemeye başlayınca dayanamayarak sordum. "Ne çiziyorsun?"

"Çok az kaldı birazdan göstereceğim." dedi ve pastel boyalarıyla boyadı resmi. Beş dakika kadar sonra zaferle gülümseyerek kalemini masaya bıraktı. "Bittiiii."

Resmi bana uzattığında alıp incelemeye başladım. Sarışın bir kız çocuğu, yanında ona benzeyen bir erkek çocuğu birde başka bir kız vardı. "Bunlar kim?" diye sordum.

Minik ellerini uzatıp "bu ben, bu kardeşim, bu da sen." diyerek gösterdi. Beni de çizmiş olması çok şeker gelmişti. "Çok tatlısın seni yerim." dediğimde anlamsız gözlerle bana baktı. "Ama çocuklar yenmez ki." dedi tüm tatlılığıyla.

Küçük bir kahkaha patlattıktan sonra "miniğim mecazi anlamda dedim ben onu." dedim. Kafa salladı. "Kardeşin nerede?"

"Yandaki evde kalıyor o da, aynı evde kalmamıza izin vermediler. Yasakmış." dedi. Yurdu ev zannetmesine gülümsemiştim. Sanırım kimi evlat edinmek istediğimi biliyordum artık. Balına baktığımda onun da bana baktığını gördüm. Elimle gel işareti yaptığımda geldi. "Bu prenses kim?" diye sordu.

"Ben Melina! Sen kimsin?" dedi Melina. "Bu benim eşim minik prenses." dedim. "Eş?"

"Yani senin annenle baban gibi aynı." dedim. "Hee öyle desene, ama siz anne baba değilsiniz ki? Anne annesiniz."

MİNİĞİM (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin