Kitaba başlamadan önce bölümlerin en başından itibaren düzenleneceklerini, eski okuyucuların yeni bölümleri okumadan önce en baştan başlamaları gerektiğini söylemek istiyorum! Kurguda değişikliklerin olmadığını anlam karmaşalarının giderilmesi amacıyla düzenleme yaptığımı da belirteyim.
İlk bölümlerin kısalıklarına aldırış etmeyin lütfen. Giriş bölümleri olduğu için ilk birkaç bölüm bu şekilde sürecek ancak ilerleyen bölümlerin kelime sayılarındaki gözle görülür artışı sizde fark edeceksiniz.
İyi Okumalar!
BÖLÜM 1
"KAN"𝓶•
Genç kızın karnına koyduğu elinin parmakları arasından sıcak sıvı sızıp geldiği yol boyunca yerlere iz bırakıyordu. Acıdan gözleri dolmuştu artık. Buraya nasıl ya da ne zaman geldiğini kavrayamıyordu. Tek istediği, elinden geldiğince hızlı adımlarla oradan uzaklaşıp güvenli ve sıcak bir yuva bulmaktı.
Karşı kaldırıma geçmek için yola atladı. Kendisine çalınan kornaları önemsemeyip kaldırıma ulaştığında geldiği yöne çevirdi bakışlarını ve peşinden kimsenin gelmediğini görünce içini birazda olsa ferahlık kaplamıştı. Kimdi az öncekiler, neden durduk yere onu bıçaklamışlardı?
Anlaşmalarının bir parçası olmayacağını umuyordu.
"Az kaldı Mila. Dayanmalısın."
Diyerek kendi kendine moral vermeye çalışıyordu. Ne kadar işe yaradığı ise... muammaydı.
Yürüdü, yürüdü ve yürüdü. Ayakları artık bedenini taşıyamayacağı kadar çok yürümüştü. Karanlıkta sadece adım sesleri ve çoğu yanmayan, cılız sokak lambalarının ışığı parlıyordu.
Yol boyunca gittikten sonra bir sokağa döndü. Bedeni artık çok yorulmuştu, daha fazla dayanamayacağını anladı genç kız. Yanındaki duvara tutunmaya çalıştı ancak hiçbir şeye gücü yetmiyordu artık. Yavaşça bilincini kaybediyordu, gözünün önü kararıyor ve eliyle herhangi bir yere tutunmaya çalışıyordu.
Nefes alması zorlaşmaya başlamıştı. Kaderi böyle mi olacaktı? Bu şekilde mi ölecekti gerçekten?
Onlara kavuşamadan...
Dizlerinin üstüne yavaşça çökerken gördüğü son şey 6 kişinin kendisine doğru geldiğiydi.
...
"Oh Tanrım, yarası kötü görünüyor."
"Klaus! Sessiz ol kız kendine geliyor."
Gözlerimi kulağıma çarpan cümleler eşliğinde açmaya çalışıyordum ancak başımın ağrısı bunu imkansız hale getiriyordu. Ben... Bıçaklanmıştım. Evet, karanlıkta yüzlerini tam olarak seçemediğim iki kişi beni bıçaklamıştı. Bulanık zihnimle hatırladığım kadarıyla birisi yılan işlemeli yüzük takıyordu. Sokak lambasının yansıdığı parıltısı gözümün önünden geçer gibiydi. Vücuduma değen metalin soğukluğu ise... tüylerimi diken diken etmeye yetmişti.
Onların karşısında kendimi koruyamamıştım. Sanki bir güç bütün gücümü elimden almış gibiydi. Aklıma tek bir büyü bile gelmemişti. Bir anda yanıma ışınlanıp anında yok olmuşlardı.
"Kendini nasıl hissediyorsun canım, daha iyi misin?"
Yanımdan gelen sese karşılık bulunduğum yeri idrak etmeye başlamıştım. Bakışlarımı etrafımdaki kalabalığa çevirdim. Bunların bayılmadan önce yanıma gelen insanlar olduklarını düşünüyordum. O gece olmasalardı başıma neler geleceğini tahmin bile edemiyordum. Daha sonra bunun için her birine teşekkür edecektim ancak şimdi... Elimi kaldırıp yaramın olduğu yere götürdüm. Bu ufak dokunuş bile ağzımdan boğuk bir inilti kaçmasına sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİLA |The Umbrella Academy
FantasyBÖLÜMLER DÜZENLENMEKTEDİR! ... Öpüşmemiz gittikçe şiddetlenirken ayaklarımı tuttu ve onları beline sarmamı sağlayıp küçük dolabın üstüne oturtturdu beni. Elleri akıl almaz derecede vücudumu keşfederken dudakları çoktan boynumu bulmuştu bile. Ayaklar...