𝓶•
"Merhaba sevgilim."
"Evan!"
Ben şaşkınlıkla Allison'ın yanındaki Evan'a bakarken o merdivenlerden inip yanıma gelmeye başlamıştı. Beni arkasında bırakıp gittiği günden bu yana ilk defa onunla karşılaşıyordum. Bu zamana kadar ne beni arayıp sormuştu ne de görmeye gelmişti. Şimdi onu hangi rüzgar atmıştı da yanıma gelebiliyordu? Üstelik hala sevgili olduğumuzu düşünerek.
"Seni özledim."
Yanıma gelmişti ve konuşmasının arasında elini yanağıma koymak için uzatmıştı ancak hemen kendimi geri çekmiştim. Bunun oyuncak olduğunu falan mı düşünüyordu? Benim açıklama yapmama bile izin vermeden öylece terk edip gitmiş ardından hiçbir şey yokmuş gibi geri gelmişti ve her şeyi bir anda unutacağımı mı düşünüyordu?
''Ne yazık ki senin için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.''
Sözlerime karşı gülmekle yetinmişti sadece. Ona bir şeyler olmuştu. Benden korkmuyordu ya da arkasına bakmadan kaçıp gitmiyordu. Aksine hala benimle bir geleceğinin olduğunu düşünüyordu 'sevgilim' diyerek.
''Neden geldin?''
"Sevgilimle görüşmek için nedenim mi olması gerekiyor?"
Her sevgilim deyişinde sinirlerim bozulmaya ve içimde bir yerlerde o gün ki kırgınlığım, üzgünlüğüm, terk edilmişlik hissim gün yüzüne çıkmaya başlıyordu. Sesini duydukça o gün bir bir gözlerimin önünde canlanıyordu adeta.
Bundan yıllar önce aşık olduğum gözlerine bakmaya kıyamazken şimdi yabancısı olduğum bu gözlere bakmaya katlanamıyordum.
"Birisine mi bakmıştın?"
Yanımda hissettiğim bedenle, kulaklarımı dolduran sesle Evan'dan gözlerimi kaçırdım ve bakışlarımı çenesi kasılmış Five'a çevirdim. Evan'a kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu ve aramızdaki olayı anlamaya çalışıyor gibiydi.
"Ah, sen Five olmasın! Şemsiye akademisindeki şu lise öğrencisi."
Yanımdan ufak bir kahkaha gelmesiyle bunun iyiye işaret olmadığını anlamıştım. Five kafasını aşağı eğmiş ve alt dudağını ısırarak sinirle gülmeye başlamıştı.
"İzin verirsen sevgilimle konuşmak istiyorum. Yalnız."
Son kelimesini bana bakarak vurgulamıştı. Onun artık bir sevgilisi olmadığını ne zaman fark edecekti? Lakin bu söylemleri çok yakında başına iş açabilirdi.
"Cahil cesaretini takdir ettim ancak kendi evimde birisinden emir alacak değilim. Üstelik benim kim olduğumu bilmeyen birisinden..."
"Lütfen Five, şöhretiniz tüm kasabaya yayılmışken seni tanımadığımı zannetme."
"Bunu duyduğuma sevindim. Yaptığım şeylerden haberin vardır o halde. Başına 'kazayla' bir iş gelmemesini istiyorsan çeneni kapalı tutsan iyi olur."
Five'ın sözlerinden sonra ortamın daha da çok kızışmaması için kontrolü ele almalıydım. Yoksa Five'ın Evan'a yapabileceği şeyleri düşünmek dahi istemiyordum. Birbirlerine yaklaşmış gözleriyle kozlarını paylaşıyorlardı adeta.
''Beni nasıl buldun?''
"Dün çalıştığım hastaneye geldin, unuttun mu? Hasta dosyanda bilgilerin yazıyordu. Adının yazdığını görünce bakmadan geçemedim açıkçası."
Demek ki yangından sonra götürüldüğüm hastanede çalışıyordu. Onunla beraber olduğumuz dönemde ki hastanesi bu değildi. Beni terk ettikten sonra başka bir hastaneye geçiş yapmış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİLA |The Umbrella Academy
FantasyBÖLÜMLER DÜZENLENMEKTEDİR! ... Öpüşmemiz gittikçe şiddetlenirken ayaklarımı tuttu ve onları beline sarmamı sağlayıp küçük dolabın üstüne oturtturdu beni. Elleri akıl almaz derecede vücudumu keşfederken dudakları çoktan boynumu bulmuştu bile. Ayaklar...