Ağzımdan sadece "Ne!" Kelimesi döküldü. Tolga Özçelik,benim çocukluğumda platonik olduğum adamdı. Onun dersleri pekte iyi sayılmazdı lakin o bu üstün başarıyla(!) Nasıl asker olmuştu?
"komutanım siz Tolga Özçelik mi dediniz?" Dedim zoraki.
"Evet,bir sorun mu var Üsteğmenim?" Dedi Erdem yarbay.
"Yok komutanım sadece öylesine sordum. Ben gideyim o zaman sağ olun komutanım" dedim ve asker selamı ile icra odasından çıktım.
(Barut timi-Geçmiş zaman)
"Ya abicim şu amına koyduğumun navigasyona iyi bak ve dosdoğru tarif et Malkoç oğluna döndüm burada" diyordu Zülfikar, Mahir ve Zeynep için düğün salonu bakıyorlardı.
"Pardon yenge" diye de kendini düzeltti Zülküf. Bilmem kaçıncı salondı ve salonda işi Zülküf boka sürüklüyordu."Abi bakıyorum işte,şu sağ tarafı gösteriyor" dedi Ateş bıkkınlıkla.
"Oğlum bir adres bulamadınız anasını satayım" dedi Mahir silah arkadaşlarının durumuna bakarak.
En sonunda adresi buldular Zülfikar arabayı uygun yere park etti ve o da arkadaşları gibi arabadan indi. Mahir'in telefonu çaldı arayan annesiydi.
"Guzum siz dikkat edin alacağınız en uygun fiyata kiralayın. Adam sizi saf görüp kakalamasın tamam mı oğlum." Dedi annesi."Annecim yapma ya hallederiz biz, alnımızda saf yazmıyor herhalde hem yanımızda Zülfikar ve Ateş komutanımda var" dedi Mahir annesine karşılık.
Annesi güldü bu tavrına telefondan. "He yanınızda Zülfikar varsa iyi o çok cingöz o ne yapar ne eder işini halleder siz ona bırakın tamam mı oğlum?" Dedi annesi.
"Tamam anne iletiyorum ben ona sen kendine düğüne kadar iyi bak öptüm görüşürüz." Dedi Mahir annesine.
"Görüşürüz evladım" dedi ve telefonu kapattılar.
"Zülfikar komutanım annem diyor ki; siz çok cingözmüşsünüz ne yapar ne eder işinizi halledermişsiniz." Dedi Mahir.
"Vay anneciğim ya ellerinden öpüyorum." Dedi Zülfikar serseri ve cingöz-annesinin tabiri ile- sırıttı. İki elini birbirine vurarak, 'vay anasını ya ' der gibi. Herkes buna kahkaha ile güldü.
Tolga aramıza katılalı nerdeyse bir hafta olmuştu. Sadece tekmil verdirtirken konuşmuştuk. Lakin beni tanıdı mı tanımadı mı? Orası meçhuldu. Ama bordo bere yetilerim tanımadı diyordu. Şuanda ise önemli bir operasyondaydık. Terörün özel bir mağarasına pusu kurmuştuk. Bu mağarayı Zahir piçi ötmüştü benim çok kibar olduğumu görünce. Fakat içerden silah sesleri gelince Emir, Ateş ve Aybüke'yi göndermiştim. Tolga, Feyzullah ve Mahir benimleydi. Mağaranın önünde bir eşek vardı. Uyuşturucu ve bonzai saklanıyordu daha doğrusu bunlar eşeğin sırtına bağlıydı.
(Mağara içi-Aybüke)
"Lan kafasının etini siktiklerim gelsenize lan buraya götünüz yiyorsa hepinizin kafasında C4 patlatacağım ulan!" Diye bağırdım artık sinirim kat safhadaydı. Ve kafamın içi şuan fadimenin düğünüydü.
Ben ardı ardına hiç birini sıyırmadan bu piçlere ateş ederken, Emir araya girdi. "Aybüke sende bizimle takıla takıla ağzınız bozuldu bakıyorum." Dedi sırıta sırıta.La havle vela kuvvet aliyilazim ha.
"Kurban olduğum ne güzel sövüyorsun" dedi mizahen Ateş. Ona sadece göz devirmekle yetindim lakin son aralar Ateş'i gördüğümde içim kıpır kıpır oluyordu,nedeni bilinmez.
Ateş devam etti, "Bizim bir Melis komutanımız var buraya girdiği an hiç birinizi sağ bırakmaz." Diye kükredi teröre karşı ,haklıydı vesselam.
"Ateşciğim sana ilk defa katılıyorum." Dedim göz kırparak.
Emir de çaktırmadığını sanarak bıyık altından gülüyordu. Ama fark etmiştim. Sadece gülmekle yetindim,samimi bir gülüş ile.
(Melis Ateş'in ağzından)
"Benim bir fikrim var." Dedim. Tim'in diğerlerine karşı.
"Nedir komutanım?" Diye sordu Tolga.
"Şurdaki eşeği görüyor musun?" Dedim.
"Komutanım ama ayıp olmuyor mu?" Dedi.
"Ne ayıp olmuyor mu Tolga?" Tam konuşacakken benim jeton düştü.
Hakaret anlamında söylememiştim tabi."Tolga her boku yanlış anlama planımdan bahsediyorum tabiki" diyerek göz devirdim. Cebimdeki çakmağı çıkardım. Ve etrafı kolaçan ettim.
"Komutanım şimdi sigara içmenin sırası mı? Timin içerde götünden ter akıyor." Dedi alaya alarak.
"Ne sigarasından bahsediyorsun Tolga! Planım için gerekli " dedim. Eşeğe doğru ilerleyip çuvalın içindeki uyuşturucuları alevlendirip mağaranın içine attım. Kulaklıktan time emir verdim. "Tim mağaradan hemen çıkın bu bir emirdir!" Dedim 2 dakika olmadan hepsi çıktı.
Mağara toz duman içindeydi bir kaç kişi çıktı onlarda birbirine küfür edip kendi kafalarına sıkıp geberdiler. Ağzımız şaşkınca açık baktık olanlara. İki kişi daha çıktığında onlar birbirine vurmadı. Aksine sırıta sırıta kafaları güzel bir halde dışarı çıktı. İçinden birisi diğerine, "Tipe bak tipini siktiğim" dedi karşısındaki de ona "Bende senin tipini sikeyim ,amına koyayım" dedi o da sırıta sırıta. Ve en olmadık yerde kendimi tutamayıp kahkahayı bastım. Cidden komikti.
İki güzelin ellerini bağlayıp önümde diz çöktürmüştüm. Mahir ve Zülfikar'a kaş göz yaptım. Adamları tutmaları için.
"İçeride ne var?" Diye sordu Tolga ikisine birden.
Hala sırıtıyordular. İçlerinden biri, "İçeride bir şey yok bu mağara sadece saklanmamkz için verildi." dedi. Ben araya girip, "Feyzullah,Emir ve Mahir arayın içeriyi!" Dedim adamların ikisine birden tekme atarken.
"Emredersiniz." Dediler ve mağarayı aramak için içeri girdiler.
Feyzullah,Emir ve Mahir mağaradan çıktığında, "İçerisi temiz komutanım." Dedi Emir.
Timin tüm üyelerine baktım. "Bu yavrularımı alın karargâha gidecekler ve güzelce ötücekler." Dedim pis pis sırıtarak. Tekrar emir verdim. "Götürün"
Arkamdan Emir ve Ateş'in,"Melis komutanımdan zaten bir hayli ürküyordum. Şimdi götüm tutuşuyor bana da 'yavrum' diyecek diye." Dedi neredeyse ağlamalıklı bir sesle düşüncesini dile getirdi Emir.
Bende karşılık olarak, "Emir ve Ateş, söylediklerinizi duyabiliyorum. Ayrıca ben askerime,askerlerime zarar vermem,zarar verene ecel olurum. Çok konuşmayında yürüyün hadi." Dedim arkam hâla onlara dönükken bir yandan da elimde silahımla bir sağa bir sola dönüp etrafı kolaçan ederek ilerliyordum.
Merhabalaarr 4. Bölümü dayanamayıp atıyorum. Bu bölümden sonra işler baya karışacak demedi demeyinn. Artık bölümler daha geç gelecek. Çünkü sınav haftasındayım.
Yeni bölümde görüşmek üzeree.
İnsta: m3lsi.wgs_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAL (+18)
Teen FictionKin,hırs, mükemmeliyetçilik,ego,sevgi,dikbaşlılık... Melis, dokuz yaşında babasının şehit olmasıyla hayatı alt üst olur. Annesi ise babasının şehit olmasıyla hastalanır,Melis babasının ve diğer asker babaların intikamını almak ve vatanını düşmanlar...