Askeriyeden içeri girdiğimde gözlerim direkt -yeni atandığım askeriyenin içindeki Erdem Albay'ın odasını aradı- nihayet bulduğumda kapıyı iki kere tıklattım. "Gir"sesini duyduğum da kapı kolunu aşağı indirerek kapıyı açtım .
"Kıdemli Üsteğmen Melis Ateş, İstanbul komutanım" dedim. Asker selamımı ve tekmil vererek.
"Hoşgeldin asker yeni timinle tanış ve doğru yanıma gelin" dedi tok sesiyle.
"Emredersiniz komutanım" dedim asker selamımı verdim tam çıkacak iken, "Bu arada timinin adı Barut Tim'i " dedi Erdem Albay.
"Sağolun komutanım" dedim ve tekrar selam verip odadan çıktım.Tim'in bulunduğu odaya geldiğimde hepsi ayağa kalkıp asker selamı verdi.
"Oturun arkadaşlar" dedim ve kendimi tanıtmaya başladım. "Bundan sonra sizinle beraberim gençler,ben Kıdemli Üsteğmen Melis Ateş" dediğimde hepsi tekrardan ayağa kalkıp asker selamı eşliğinde "Hoşgeldiniz komutanım" diye bağırdı. "Hoşbuldum,asker tekmil ver!"
Diye bağırdım. Hepsi teker teker tekmil vermeye başladı."Üsteğmen Feyzullah AKAR,Adana komutanım!"
"Teğmen Emir UYAK,İzmir komutanım!"
"Astsubay Üst Çavuş Aybüke KIRAÇ, Ankara komutanım!"
"Uzman Başçavuş Ateş ATAR,Antalya komutanım!"
"Uzman Başçavuş Zülfikar MERCAN,Muğla komutanım!"
"Uzman Çavuş Mahir KELEŞ,Diyarbakır komutanım!"
"Sağ ol asker!" Dedim ve hep bir ağızdan hepsi,
"Sizlerde sağolun komutanım" dediler ve yerlerinde oturdular kısa bir tanışma faslından sonra Albayın dediği gibi onun yanına geçtik.Yarbayın gelişiyle hepimiz ayağa kalktık.
"Hoşgeldin asker" yarbayın dediğiyle beraber hepimiz hep bir ağızdan "Hoşbuldum komutanım." Deyip yerlerimize oturduk. O sırada yarbay time göre yeni bana göre ilk görevimizi anlatmaya başladı.
"Projeksiyonda gördüğünüz terör örgütünün ele başı olan zahir umo,Şırnak/Silopi'nin sınır tarafında güçlü bir korumalar tarafından korunuyor ayrıca orada jammer olabilir ona göre tedbirinizi alın. Ayrıca çok dikkatli olun her an her şey olabilir ve ellerinde esir kalabilirsiniz her zamankinden daha dikkatli olmalısınız,Allah yardımcınız olsun." Dedi. Bizde tekrar ayağa kalkıp asker selamı verdik "Sağolun komutanım!" Ardından icra odasından çıktık. Göreve hazırlanmak için doğruca silah odasına gittik.Herkes birer HK16 alıp kamuflajlarını giyinirken Feyzullah'tan bir soru yöneldi.
"Melis komutanım"dedi ve benden bir cevap bekledi."Söyle Feyzullah" dedim çok kibar bir şekilde. "Önceki görev yeriniz neresiydi?"
"Neden sordun Feyzullah" dedim postallarımın fermuarını çekerek.
"Yok,sadece merak işte komutanım"
"Diyarbakır'da Feyzullah" dedim cevaben olarak.
🐒
Hepimiz helikoptere yerleşince görev bölgesine gittik. 45 dakikalık yolculukta herkes goygoy geçiyor, Aybüke ise silahını özenle temizliyordu. "Aybüke?" Dedim soru sorar gibi. "Efendim komutanım" dedi Aybüke.
"N'apıyorsun?"
"Silahımı temizliyorum komutanım"
"Onu görebiliyorum Aybüke,neden çok sessizsin?"
Tam Aybüke cevap verecekken Ateş araya girdi. "Benim badem gözlüm çok konuşmayı sevmez komutanım Aybüke'm daha çok mesleği ile ilgilenir değil mi Aybüke'm?"Wtf?
Aybüke göz devirip silahını temizlemeye geri dönünce bende Ateş'e seslendim.
"Ateş" dedim sert ve tok sesimle.
"Uzman Başçavuş Ateş ACAR,İzmit. Emret komutanım?" dedi ayağa kalkıp asker selamı vererek.
"Ne yapıyorsun Ateş?"
"Tekmil veriyorum komutanım"
"Neden?"
"Bilmiyorum komutanım "
"Peki bilmediğin şeyi niye yapıyorsun Ateş?"
"Özür dilerim komutanım " göz devirip Aybüke'ye bakmaya devam ettim aradan iki dakika sonra Ateş'e ceza vereceğim aklıma geldi Aybüke ile lafımızı böldüğü için.
"Ateş" dedim bir öncekine göre daha sakin bir şekilde.
"Uzman ça," diye asker selamı verip lafa başlamıştı ki ben,
"ATEŞ BAŞLATMA UZMAN ÇAVUŞUNA OTUR YERİNE!" diye kükreyince Ateş o anın şokuyla geri yerine oturdu timin geri kalanı bıyık altından gülüyordu onlara ters bir bakış attığımda hepsi gülmeyi bırakıp ciddi hale geri döndüler. "Ateş askeriyeye döndüğümüzde hatırlat sana 300 tane şınav cezası vereyim." Dedim.
"Ama komutanım," diye mızmızlandi Ateş.
"Aması maması yok Ateş onu Aybüke ve benim lafımı bölmeden önce düşüncektin." Aybüke diyince Aybüke bana baktı ,gözleri hüzünlüydü galiba o da Ateş'i seviyordu ama çaktırmıyor gibi bir hali vardı.
🐒😎
Görev yerine vardığımız da kulaklıklarımızı takıp online hale getirdik. Sessiz bir şekilde ilerleyip etrafı kolaçan ettikten sonra yere çömelir gibi yaptık. Sağ arkamda Mahir, Aybüke ve Emir vardı. Sol arkamda ise Ateş, Feyzullah ve Zülfikar vardı. Sağ elimi yukarı kaldırıp,işaret ve orta parmağımı birleştirip ileri geri salladım. Sağ arkamdaki tim üyelerini gönderdim.
Soldakiler benimle kalınca onları da ağaçların ve çimlerin üzerine kamuflaj olması için emir verdim.
😎
Göreve başlamış ve bir kaç leş indirmiştik ama etrafımız sarılıyordu. "Asker mühimmat haberi ver" diye kulaklıktan emir verdim.
"3 şarjör komutanım" Aybüke.
"4 şarjör komutanım" Emir
"3 şarjör" Mahir
"5 şarjör" Feyzullah
"4 şarjör komutanım "
"Ateş ve Zülküf?" Diye sordum.
Onlar terör örgütüne daha yakın olduğu için çok konuşamıyorlardı.
"3 şarjör komutanım " Zülküf.
"2 şarjör Komutanım " Ateş.
"Bir kurşuna bir kelle istiyorum anladınız mı? Diye sordum.
"Anlaşıldı komutanım" dedi hepsi bir ağızdan.
"Güzel" diye cevap verdim yüzümdeki serseri asker sırıtışı ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAL (+18)
Fiksi RemajaKin,hırs, mükemmeliyetçilik,ego,sevgi,dikbaşlılık... Melis, dokuz yaşında babasının şehit olmasıyla hayatı alt üst olur. Annesi ise babasının şehit olmasıyla hastalanır,Melis babasının ve diğer asker babaların intikamını almak ve vatanını düşmanlar...