Naddik, adamın şaşkın bakışları altında yanına oturup bir elini ne olduğunu öğrenmek istercesine Ogvar'ın bacağına yerleştirdi. "Ogvaa, bacak kötü?" onun bir anda sessizleşmesinden canının acıdığını düşündü.
Ogvar'ın ise şuan tek düşündüğü, kasık tarafına nazikce dokunan sıcak eldeydi. O an içinde bir kıpırtı hissetti. Onu istiyordu. Elleriyle aynı onun kendisine yaptığı gibi dokunmak, zevk vermek istiyordu.
Naddik, cevap alamayınca bu sefer endişeli bir şekilde adama eğilip ellerini adamın kızaran yüzüne yerleştirdi. "Ogvaa! Yüz... atiş?" dedi, adamın kıpkırmızı olan yüzünü anlatacak doğru kelimeleri bulmaya çalıştı.
Ogvar, başını biraz yana çevirip yüzünü sarmalayan ele kendini biraz daha dayadı. Adamın sıcak nefesini hisseden Naddik, ne yapacağını bilemez bir şekilde tereddütle durdu.
İnsanı büyüleyen mavi gözlerine baktığında, kızarmasının sebebi altında basit bir ateşten daha fazlası olduğunu gördü. Gözleri ona hevesle bakıyordu. Daha fazla ister gibi...
Naddik, onun bu hareketleri ile dizlerinin bağı çözülmüş gibi durdu, kalbi hiç olmadığı kadar hızlı çarpıyordu.
Ogvar, bu sefer oğlanın elini tutup dudaklarına götürdüğü sırada Naddik vücudunun ürpermesiyle birlikte bacaklarının arasında garip bir kasılma hissetti.
Vücuduna neler olduğunu anlamıyordu. Bakışları, adamın erkekliğine kaydı, sertleşmişti ve içinde garip bir şekilde o büyük şeye dokunma isteği oluştu.
Naddik, başını bu utanç verici düşüncelerle yere eğip gözlerini yumdu. Derin derin nefes alarak vücudunun titremesini engellemeye çalıştı.
Ogvar, nerede olduğunu umursamadan diğer elini gencin bu sefer bacağına oradan da daha iç kısımlara doğru kaydırdığı sırada Naddik vücudunda hissettiği yabancı dokunuşla gözlerini araladı ve ne yapacağını bilmez bir şekilde beklemeye başladı.
Cinsellik konusu Naddik'in önceki kabilesinde herhangi bir cinsiyet fark etmeksizin sadece ihtiyaçlarını karşılamaya dönük olduğundan Ogvar'ın kendisine ilgi duymasını yadırgamamıştı.
Yapması gerekeni biliyordu. Sessizce durmak, eğer pozisyon olarak alttaysa başını eĝmek ve baskın olan kişinin omzuna vurmasını beklemekti. Orada öğrendiği şey buydu.
Ogvar, ise gencin böyle hareketsiz durmasından onun bu durumu istemediğini düşündü. Yine de neden onu bırakıp gitmediğini anlamıyordu. Neden mağaraya geri kaçıp onu kendi utancıyla baş başa bırakmıyordu?
Başı öne eğik öylece otururken çok saf ve tatlı bir görüntüsü olduğunu düşündü. Hiçbir oyun, hiçbir cilve ya da yüzünde imalı bir bakış yoktu. Neden böyle durarak kendini saklıyordu?
Kendi kabilesindeki kadın ve erkekler, böyle bir güzelliğe sahip olsalar bulabildikleri her fırsatta sergilemekten çekinmezlerdi.
Ogvar, yaptığı her eylemde Naddik'ten bir tepki alamayınca gencin kendisine bakmak istemediğini düşündü. Ellerini üzerinden çekti ve utançla yerinden dogruldu. "Hayatımı kurtaran sana minnettarım Naddik." dediğinde gencin kendisine beklentiyle bakan gözleriyle karşılaştı.
Oysa onunla yakınlaşmaya çalışırken bakışlarını bir an bile yerden ayırmamıştı. Ogvar'ın dikkati nehre kaydı bu sefer. "Aptalca davrandığım için özür dilerim Naddik. Sen sadece çok güzelsin ve bunu çok iyi gizliyorsun." bakışları bu sefer utançla yere kaydı. "Sana bir daha öyle yaklaşarak rahatsızlık vermeyeceğim. Söz veriyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mağara Adamı {Ara Verildi}
Historical FictionMilattan Önce 350 bin... Bu bir Mağara Adamı hikayesidir. (BxB) #1 tarihöncesi #3 Tarihikurgu