Ogvar, Abena'nın tehditkar sözleriyle birlikte öfkeyle dolmuştu. Aklında ise sadece Naddik'in güvende olması, ona zarar gelmemesi için tek bir düşünce vardı.
Gözleri kararlılıkla parlarken, "Abena; hayatın, benimle hadumanın kararı arasında kalacak gibi duruyor," dedi Ogvar soğukkanlı bir şekilde. "Öyle ya, hala bir şeyleri anlamamış gibisin."
Abena sinirli bir şekilde Ogvar'a doğru adımladı ve elindeki silahı sıkıca kavradı. "Kendine bu kadar güveniyorsan eski usül de çözebiliriz bu işi."
Ogvar, Abena'nın tehditlerine aldırmadan kararlı bir duruşla yerinde durdu. O da silahını çekti ve Abena'ya meydan okuyacağı sırada Naddik güçlü bir ıslık çaldı.
Islıkla beraber, kılıç dişli bir kaplanın gencin yanına gelmesi bir olduğunda Ogvar hariç herkes korkuyla yerinde kalmıştı.
Naddik, "Sen Ogvaa dokunamazsı!" diye sinirle konuştu. Kaplan da gencin duygularına hissetmiş gibi ona eşlik ederken içlerinde bacağı aksayan Abena'ya saldırmak için hamle yapmaya yeltendi.
Fakat o, bunu yapamadan Abena, ateş insanı namına yaraşır bir kıvraklıkla mızrağın ucunu yakıp kendine doğru koşan hayvana savurdu.
Kaplan, ateşi görünce doğal bir içgüdü ile geri çekilirken Abena'nın yüzünde zafer dolu bir sırıtış belirdi. "Hah! Bu şaşırtıcı," dedi Naddik'in böyle bir şeyi eğitmiş olduğunu gördüğüne şaşırdığını belli ederek. "Ama bu bile beni durduramaz!" diye haykırdı.
Diğerleri de aynı şekilde savunma pozisyonuna geçip yanlarında sürekli taşıdıkları çakmak taşları ile tek hamlede ellerindeki silahların kumaşını aleve verdi.
Harhar, bu beklenmedik saldırı ile afallarken bölgeden uzaklaştı ve saniyeler içinde gözden kayboldu.
Ogvar dahil herkes koca hayvanın korkup kaçtığını düşünürken aralarında kendinden emin duran tek kişi Naddik kalmıştı.
Abena, "Bundan daha beterlerini de gördük." dedi arkadaşlarına bakıp gülerken. "Bu bacak da dediklerimin kanıtıdır." diye aksayan dizine vururken bakışlarını Ogvar ve Naddik'e çevirdi.
Tam o sırada arka saflardan saliselik bir çığlık duyulduğunda hepsi o tarafa döndü.
Abena'nın grubundan biri, Kaplanın sinsi saldırısı ile çoktan canından olmuştu. Genç savaşçının kafası bedeninden ayrılmış, yerde öylece cansız bir şekilde yatarken hayatı için çığlık atmaya bile fırsat bulamamıştı.
Naddik, Ogvar'ın yanına ilerledi. "Harhar, kaçmaz." dedi bakışlarını Abena'nın sinirli ifadesinden bir an bile ayırmazken.
Ogvar, yanına gelen Kaplana gülümseyerek bakarken Harhar, patisine bulaşan kanı yalayarak temizlemekle meşguldü.
Abena, elindeki silahı indirdi. Doğru, ateş bu hayvanı bir süre uzak tutabilirdi ama kurtulmalarına imkan vermezdi. "Tamam," dedi silahı yere atarken. "Haduma ile çözelim." diyerek arkasını döndü.
Normalde vahşi bir hayvan buradayken yapacağı en son şey ona arkasını dönmekti ama bu kaplanın ilginç bir şekilde ,sanki emir almadığı sürece, saldırmayacağından emindi.
Naddik, hüzünlü bakışlarını yanındaki adama çevirdi. "Ogvaa.." dediğinde sesi titremişti. Şayet ortalıkta ne döndüğünü bir gram bile anlamamıştı.
Ogvar, gencin bir elini tutup dudaklarına götürdü ve güven vermek istercesine küçük bir öpücük kondurdu. "Bana güven, hiçbir şey olmayacak." dedi gülümserken. "Haduma, doğru kararı verir."
Naddik, Haduma denilen kişinin bilge birisi olduğunu varsayarak onayladı. Ona göre eğer Ogvar, güveniyorsa endişe edecek bir şey olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mağara Adamı {Ara Verildi}
HistoryczneMilattan Önce 350 bin... Bu bir Mağara Adamı hikayesidir. (BxB) #1 tarihöncesi #3 Tarihikurgu