Kanp yerine götürülüp ateşin önüne sertçe atıldılar. Daha önce konuşan adam, yanındakilere yeni bir komut verdiğinde iki adam ilerideki çadıra girdi.
Yaklaşık bir iki dakika sonra çadırdan, sırtına kadar uzanan beyaz saçları ile yaşlılıktan pörsümüş suratlı bir kadın çıktı.
Onu gören iri yarı adamlar dahil diğer erkekler önünde eğilirken, Naddik ve diğerleri bu yaşlı kadının pozisyonunun önemli olduğunu anlayabiliyordu.
Abena, "Hatun kaç yaşına gelmiş ama hala diz çöktürebiliyor." dedi yarım ağız bir gülüşle. Tabii bu gülüşü kaburgasına yediği sert darbeyle solmuştu.
Ogvar, onun bu haline gülmek istese de durdu. Çünkü aynı darbeyi kendi de yemek istemiyordu.
Kadın elinde oyma bir sopaya tutunarak Ogvar'a yaklaştı. Ardından kendi dilinde bir şeyler söylediğinde Ogvar, "üzgünüm anlamıyorum." dedi. "Biz Haduma için gelmiştik."
Bu sözüyle etraftaki herkes kıkırdarken Ogvar olanlara anlam verememişti. Yaşlı kadın otoriter çıkan sesiyle ilk kendini işaret edip, "Haduma" dedi. Ardından Ogvar'ı işaret ederek sanki cevap bekler gibi durdu.
"Ben Boşimaniyadan Ogvar." dedi.
Daha sonra kadın, sırayla diğerlerinin de kendini tanıtması için işaret verdi.
Abena, "Ben Gaialardan Abena." dedi başını kaburgasına giren sancıya rağmen dik tutmaya çalışırken.
Sıra Naddik'e geldiğinde, genç oğlan soğuk bakışlarla yaşlı kadına baktı. Kendini tanıtması gerektiğini anlamıştı.
"Ben Naddik," dedi ardından kabilesi için ne diyeceğini düşündü. Şayet şuanda ait olduğu bir yer yoktu. "Çok önce Yavapai ben." dedi eski evinin ismini söylerken.
Yaşlı kadın tanıdık bir şey duymuş gibi şaşkınlıkla kafasını yana eğdi. "Ya-va-pa-yee?" diye tekrarladı yavaşça.
Naddik, bu insanlardan daha korkunç olanlarla bir ömür geçirmişti. Bu yüzden ne bu kadından ne de diğer insanlardan herhangi bir korkusu yoktu.
Kadına diktiği bakışlarıyla sordugu soruyu onayladı. Haduma, olduklarını öğrendikleri kadın bu onaylama ile bir emir verip arkasını döndü ve ateşe doğru yürüdü.
Ardından arkalarında kendilerini esir tutan adamlardan biri Naddik'e yaklaşıp bıçak çıkardığı anda Ogvar yerinden kalkarak gence bir refleksle ilerlemeye yeltendi. "Biz konuşmaya geldik savaşa değil!" diye bağırmıştı ama Ogvar'ın dilinden anlamayan adamlar elinde mızrakla onun önünü kesip oturttu.
Haduma, oturduğu yerden güldüğünde bıçak çıkartan adam kargaşa yaratan Ogvar'a karşın sakin kalarak gencin iplerini kesti.
Ardından biraz su içmesi için kase uzattı. Daha sonra aynı işlemi Ogvar ve Abena'ya da yaptıklarında Abena, ufak bir kahkaha atarak, "Sevgilini, su vermelerinden mi kurtaracaktın kahraman?" dedi.
Ogvar, fevri davrandığı için utanmadı değildi ama o an bir içgüdüyle yerinden kalktığını da inkar edemezdi. "Umarım seni akşam yemeği olarak servis ederler." diye sitem edip verilen sudan içti.
Daha sonra üçü de ateş başına getirtildi. Sürekli Haduma'nın yanında duran iri yarı adam yaşlı kadının ayakları için kürk getirip üstüne örttü. Ardından tekrardan eski pozisyonunu aldı.
Üçü kadının karşısında sessizlikle beklerken Haduma'nın dikkati hala Naddik üzerindeydi.
Kadın yerinden doğrulup gence ilerledi. Naddik'in soğuk bakışları aksine Haduma'nın gözleri ilgiyle parlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mağara Adamı {Ara Verildi}
Tarihi KurguMilattan Önce 350 bin... Bu bir Mağara Adamı hikayesidir. (BxB) #1 tarihöncesi #3 Tarihikurgu