"Aslında öpsen daha hızlı iyileşebilirim."
Naddik, Ogvar'ın bu umarsız tavırlarına göz devirirken kaşının üstündeki kanayan yere ısırgan ve sinir otunun özütü ile inci kefali pulunu yara bandı haline getirip üstünü kapattı. "Ogvaa niye kavga ettin ki?"
Ogvar, bakışlarını kaçırırken oturduğu yerde kollarını birbirine bağladı.
"Ogvaa, benle konuş." Naddik, elleri arasına adamın yüzünü alıp kendine çevirdi.
Adam, genç olanın bakışlarını görünce derdini anlatıp anlatmamak arasında gitti geldi. Ve içinde tutmak yerine konuşmaya karar verdiği sırada bu hamlesi Haduma'nın daima yanında bekçisi gibi duran Talut'un gelmesi ile bölündü.
"Yatacak yere ihtiyacınız olacak. Gelecek ilkbaharın başında yola koyulana kadar orada kalabilirsiniz."
İkili pozisyonlarını düzeltirken minnettar bir şekilde baş salladılar ve hep birlikte yay biçimindeki girişe doğru ilerlediler.
Naddik daha önceden buraya insanların girip çıktığını görmüştü ama girmeye fırsatı olmamıştı. Mekan tamamen topraktan yapılmış gibi görünüyordu.
Yüzeyi sert ve sağlam ama üstü çimlerle öyle bütünleşmişti ki dışarıdan bakan bir göz, girişi görmedikçe burada bir barınak olduğunu dahi anlamazdı.
İçeriye girmeden önce Naddik, girişi eliyle inceledi. Bir mağaraya göre oldukça pürüzsüz, diye düşündü.
Ogvar'ın bile başını eğmeden geçebileceği bu büyük girişe mamut postundan yapılan büyük bir perde asılmıştı.
İçeriye girdiğinde ise daha da şaşırdı. Burası bir mağaraya göre çok büyüktü. Mamut kemikleriyle süslemeler duvarları kaplarken aynı şekilde askılıklar da yapılmış, üzerine Naddik'in ilk defa gördüğü birtakım şeyler asılmıştı.
Tam ortada da orta boyutta bir ateş yanıyordu. Ateşin üzerinde de kabilesinden ayrıldığından beri yemediği yaban domuzunun o sulu ve yağlı eti pişmekteydi.
Kenarlarda da kurutulmuş toprak yığınları üzerine kürk serilmiş yataklar vardı.
Talut, "Ziyaretçiler Haduma da uygun görürse burada kalır." diye açıklama yaptı.
"Elbette kalabilirler."
Ses, boş gibi duran bir yataktan geldiğinde herkes yönünü o tarafa çevirdi.
Haduma, "Öyle şaşkın şaşkın bakmayın. Ben sizden önce buradaydım." dedi.
Naddik ve Haduma'nın bakışları saniyelik birbirine kenetlenirken sanki birbirlerinin ruhunu okumaya çalışıyor gibi duruyordu.
O an genç olan, neredeyse unutmaya yüz tuttuğu birtakım davranışları tekrardan hatırladı. Saygı göstermek. Güçlü ve büyük olana saygı duymak...
Naddik, Haduma'nın önüne gidip dizleri üstüne çöküp başını eğdi. Ogvar ise gencin bu davranışından şaşırmış hatta biraz utanmış bile hissediyordu.
Genç oğlan, geçmiş kabilesinde kullandığı bir takım işaretleri kullandı Haduma'nın önünde. Kendinden daha büyük olandan konuşma izni için işaret bekliyordu.
Ogvar, Naddik'in eski kabilesindeki davranışlarını burada sergilemesini kesinlikle istemiyordu. Adam ona kalkması gerektiğini söylemek istedi.
Şayet böyle yaparak nereden geldiğini ifşa ederken başı derde girebilirdi. Onun haricinde birinin önünde böyle eğilmek... O kişiye sanki Shepha'nın yüceliğini atfettirmiş gibiydi.
Tamam, kendisiyleyken bu tarz gelenekleri uygulamak tatlı geliyordu ama başkaları ile bunu yapması garip karşılanırdı. Oysa Ogvar, misafir kaldıkları sürece buradaki insanlara iyi bir izlenim bırakmak istiyordu.
Haduma ilk başta rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdanan Ogvar'ı sert bakışlarla süzdü, hemen ardından dikkatini genç olana verip hafifçe eğildi ve Naddik'in omzuna dokundu.
Naddik, başını şaşkın bir şekilde yerden kaldırırken Haduma'nın kabile işaretini nereden bildiğini düşündü.
"Ayağı kalk," dedi Haduma yumuşayan yüzüyle. "Merak ettiklerini sonra konuşuruz. Ondan önce dışarıda kurulan masada beraber bir şeyler yiyelim."
Ardından yataktan kalkıp daha yeni uzandığı yeri işaret etti. "Bunlar sizin için uyku yeri." Genç olana bunları açıklaması gerektiğini hissetti. "İleride de kullanabileceğiniz kürkler var."
Naddik yavaş bir şekilde ayağı kalktı. Haduma, onun bu hareketlerine gülümserken bu ikili hakkında diğerlerinden daha fazla şey bildiği anlaşılıyordu. Bu gencin nereden geldiğini herkesten daha iyi biliyordu...
Yemekler hazır olduğunda güneş batımı eşliğinde keyifle yiyebilmek için masaya, domuz ve mamut rostoları, yenilebilir kökler eşliğinde masaya konulmuştu.
Naddik, Ogvar'ın yanında sulu ve güzel pişmiş ete gözlerini dikmişken bir an önce başlamak için herkesin oturmasını beklemeye başladı.
Oysa bilmediği şey, bu kabilede misafir olan önce oturur ve etten en iyi parçayı ilk o koparır yemeye başlardı.
Kabile Ogvar'ı tanıdığından asıl misafir olan Naddik'in oturmasını beklemeye başladılar. Naddik ise üstündeki bu bakışlardan habersiz bir şekilde Ogvar'ın arkasında durmaya çalışıyordu.
Bir yandan da arada kaçamak bakışlarla etrafında bekleyen insanları izledi. Neden bir an önce oturmuyorlar, diye düşündü.
İnsanlar durup onun oturmasını ve ilk parçayı almasını beklerken bir an için şaşırıp yer değiştirmeye çalıştılar ama Naddik de bu hareketlenme ile harekete geçip diğerlerinin arkasında durmaya çabalıyordu.
Kabilenin bazı insanları onun şaka yapmaya çalıştığını düşünüp eğlenirken gülmeye başladılar. Ama bu durum Naddik için hiç de eğlenceli değildi.
Yanlış bir şeyler yaptığını düşündü. Ogvar'a bakıyor ama ondan da bir ipucu alamıyordu. Oysa adam da genç olanı öne geçirmeye çalışıyordu.
Ogvar, "Bu insanlar senin başlamanı bekliyorlar Naddik."
Naddik, kendi geleneklerini düşündü bir anda. Güçlü olmayanın ilk yemek almaya hakkı olamazdı ona göre. Bir de üstüne o, bu insanlara ait bile değildi.
"Ama," dedi genç oğlan. "Ben bu yuvadan değil ki..."
"O yüzden senin başlaman gerekiyor Naddik. Yüce Shepha misafirleri sever. O yüzden ona ikram edilen yemeği onun en sevdiği kişinin ilk alması daha uygundur." diye açıkladı Ogvar. "O yüzden en iyi parçayı seç. Kendin için değilse bile Shepha için." dedi gülümseyerek.
Naddik, ilk başta şaşkın bir şekilde gerçekten de kendisini bekleyen insanlara ardından minnetle yemeğe baktı.
Masaya ilerleyip oturdu ve diğerlerinin de oturmasını seyretti. Ardından mamut dişinden yapılmış bir tabak alıp büyük bir ciddiyetle etten en iyi parçayı kesip önüne aldı.
Evrimleşmiş insanlar ve hala evrim aşamasında olan insanlar arasındaki fark dnjdjddjjd
Ve bu bölüm hiç içime sinmedi. Garip mi oldu desem sıkıcı mı oldu desem bilemedim. O yüzden kavga çıkarmaya karar verdim
Gelecek bölümler sizin için hayırlı olsun djdjdjjd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mağara Adamı {Ara Verildi}
Ficción históricaMilattan Önce 350 bin... Bu bir Mağara Adamı hikayesidir. (BxB) #1 tarihöncesi #3 Tarihikurgu