5. bölüm

669 56 5
                                    

Songül, genç adamın yönlendirmesi ile kenara park etti arabayı.

Songül: niye geldik buraya?

Adam arabadan inerken seslendi kadına.

Sadi: sürpriz, birazdan anlarsın.

Genç kadın da arabadan inip Sadi'yi takip etmeye başladı. Genç adam lüks bir kuyumcunun önünde durunca Songül daha da meraklandı.

Songül: ne işimiz var burda Sadi, kuyumcu ne alaka?

Sadi: sana güzel bir yüzük alacağız, aslında ben tek alacaktım ama hem sen olmadan bire yere gitmem uygun olmaz diye hemde beğendiğini seç diye geldik kuyumcuya.

Songül, adamın kurduğu cümle ile heyecanlanmış eli ayağı birbirine dolanmıştı.

Songül: nasıl yani bana yüzük mü alacağız?

Sadi: hı hı, hadi girelim. Önden buyur lütfen.

Songül heyecanlı heyecanlı önden yürürken genç adam da arkadan onun bu haline gülüyordu.

Kadın, her ne kadar güçlü bir tavır sergilesede Sadi onun içindeki minik çocuğu görebiliyordu. Özellikle mutlu olduğunda daha da canlanıyordu Songül'ün içindeki minik kız çocuğu. Şuan da o anlardan biriydi, ve genç kadının bu halleri sadi'nin fazlasıyla hoşuna gidiyordu.

Adam: hoşgeldiniz efendim.

Sadi: hoşbulduk hoşbulduk.

Adam: buyrun oturun lütfen, birşey içer misiniz?

Sadi, oturması için Songül'e gülerek yol verdiğinde Songül mutlu mutlu etrafını inceliyordu. Songül oturduktan sonra karşısında yerini aldı genç adam.

Sadi: ne alırsın karıcım?

Genç kadın, kocasının ona seslenmesi ile bakışlarını ona çevirdi.

Songül: hı, he şey. Kahve, kahve olur.

Sadi, kadının bu hallerine yüzündeki tebessümü büyüterek cevap verdi.

Sadi: biz iki kahve alalım o zaman, orta olsun dimi karıcım?

Songül: evet, evet aynen.

Karşılarındaki adam eline telefonunu alıp hemen bı mesaj yazdı ardından karşısında ki çifte geri döndü.

Sadi: kardeş biz taşınırken yüzükleri kaybettik de hanımefendiye güzel bir tektaş bana da sade bir alyans bakıyoruz.

Adam: tabii buyrun tektaş modellerimiz bu tarafta.

Sadi ve Songül, adamın gösterdiği modelleri incelemeye başladılar. Songül eli ile taşı en küçük olanı gösterdi.

Songül: bu iyi ya, fazlasına gerek yok.

Sadi: bu ne songül Allah için, alalım işte şöyle en güzelinden.

Songül: gerek yok Sadi, bu yeter.

Sadi: yok yok bak bu daha iyi. Kardeş sen versene bı şunu.

Adam, Sadi'nin gösterdiği yüzüğü vitrinden çıkarttı. Bu vitrindeki en büyük ve en güzel yüzüklerden biriydi.

Songül: abartma Sadi, gerek yok o kadar.

O sırada dükkanın kapısı açıldı ve ikilinin kahveleri geldi.

Sadi: saol kardeş. Bak bence çok yakışacak ver elini.

Genç kadın, elini genç adama doğru uzattı. Sadi, kadının elini tuttu ve yavaşça taktı yüzüğü.

Fark Etmeden Senin Olmuşum // SadgülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin