10. bölüm

643 56 13
                                    

Sadi, hızlı adımlarla okula girdi ve direkt dersinin olduğu 12/A ya doğru ilerledi.

**

Songül: günaydın arkadaşlar!

Mete: günaydın songül, hoşgeldin.

Songül: hoşbuldum.

Halil/Azra: günaydın.

Genç kadın elindeki kutuyu masaya bıraktı ve ardından cebindeki telefonu da masaya koyarak masasındaki yerini aldı. Masaya bıraktığı kutunun kapağını açtı ve içindeki çerçeveyi alarak uzun uzun baktı Sadi ile olan fotoğraflarına. Ardından hemen masasındaki yerine bıraktı çerçeveyi.

Azra: ooo songül kimin fotoğrafı o?

Azra, kadının uzun uzun bakıp masaya bıraktığı çerçeveyi işaret ederek yanına geldi. Ve çerçevedeki fotoğrafa bakıp otuz iki diş sırıtmaya başladı.

Azra: ayy songül ne kadar da yakışıyorsunuz öyle.

Songül: yakışıyoruz dimi?

Azra: fazlasıyla hemde.

Songül: teşekkürler, sende yok mu birileri?

Azra, genç kadının masasının önündeki sandalyeye oturup kadına doğru eğildi.

Azra: var gibi.

Songül: aa kim?

Azra: sosyal medyadan tanıştık, adı Kerim. Ünlü bir mimarlık şirketinde mimar. Birkaç haftadır konuşuyoruz falan.

**

Aysel: hoşgeldiniz Sadi beyciğim, sabah size simit almıştım ama göremedim.

Genç adam, tenefüste öğretmenler odasına çıkmış ders kitabından konulara bakıyordu. Odaya giren ve onun ile konuşmaya çalışan kadından ve söylediklerinden oldukça rahatsız olsada ilk günlerden huzursuzluk çıkartmamak için alttan alıyordu.

Sadi: teşekkürler Aysel hanım ama ben sabah kahvaltımı karım ile yaptım zaten. Lütfen bir daha bana simit almayın çünkü ben her gün kahvaltımı karım ile birlikte yapar öyle çıkarım evden.

Aysel: karınız mı, siz evli misiniz Sadi beyciğim?

Adam, cevap vermeye bile tenezzül etmeden elindeki alyansı işaret etti ve elindeki kitaba geri döndü.

Aysel ise biraz bozulmuşa benziyordu, yüzünü asıp her zaman oturduğu sandalyede yerini aldı.

**

Sadi ve songül gün içerisinde hiç konuşmamışlardı. Genç adam, son dersine girmeden bahçeye çıktı ve telefonunu eline alıp karısını aradı.

Songül, sabahtan beri tabiri caizse başını bile kaşıyacak zaman bulamamıştı. Tüm bu çabası işini en erken şekilde bitirip evine gitmek içindi. Eskiden Ankara'dayken eve gitmeyi hiç istemez, ne kadar uzun kalabilirse o kadar uzun kalırdı şubede. Ama bugün bı farklılık vardı içinde. İlk defa eve gitmek için sabırsızlanıyordu. Bu evden mi yoksa evin içindekinden mi kaynaklanıyordu? Sabahtan beri durmadan aklına bu geliyordu ama henüz bir cevap bulamamıştı.

Genç kadın, masada titreyen telefon ile daldığı yerden çıktı ve arayanın Sadi olduğunu görünce çok bekletmeden açtı telefonu

Sadi: alo songül?

Songül: efendim Sadi?

Sadi: nasılsın karıcım, işler bitmedi mi hala?

Genç kadın oflayarak arkasına yaslandı.

Fark Etmeden Senin Olmuşum // SadgülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin