4. Bölüm | Polaroid

3.2K 138 95
                                    

Antalya, 12 Mayıs, 13:26

Birden asansörü zifiri karanlık kapladı.
"Ne oluyor?", dedim titrek bir sesle. "Arızalandı sanırım. Dur şu düğmeye basalım, haber verelim."

Kerem henüz fark etmemişti ama benim nefes darlığım çoktan başlamıştı.

Birilerine ulaşıp sorunu anlattı. Karanlık olduğu için telefonundaki ışığı açtı.

"Kerem bey asansörün çalışması bir yarım saat sürebilir."

Yavaş yavaş sıcak basıyordu bana. Asansör üstüme üstüme geliyordu sanki. Yarım saat dayanamazdım ki ben.

"Peki, bekliyoruz. Teşekkürler."

Kerem konuşmayı bitirdikten sonra bana geri döndü. Sanırım yüz ifadem pek iç açıcı değildi ki aniden yüzünü tedirginlik sardı.

"Aysima?! Iyimisin? Bembeyaz olmuş yüzün!"
"Ben korkuyorum aslında, asansörden yani. Ben dayanamam burda Kerem. Nolur bir şey yap, nefes alamam."

Gözümden yaşlar akmaya başladı. Kerem beni kolumdan tutup kendine çekti. "Sakin ol, tamam mı? Bak geliyorlar. Sorun yok. Hem ben yanındayım."

Onaylayarak başımı salladım ve kendimi göğsüne bıraktım. Kalp ritmini duyabiliyordum ve bu bir nevi dikkatimi içinde bulunduğumuz durumdan çekiyordu.

Kerem dizlerimin titremeye başladığını fark edince ikimizi yere oturttu. Bir eli sırtımı, diğeri saçlarımı okşuyordu.

"Daha iyimisin?", diye sordu sakinleştirici bir tonla. Başımı sallamakla yetindim ve biz öylece yarım saat asansörün çalışmasını bekledik.

Dışarda usta olmalıydı çünkü konuşma sesleri geliyordu. Hala oturuyorken Keremin telefonu çalmaya başladı.
'Yunus Akgün Kardeşim' yazısını okudum. Kerem bekletmeden telefonu kulağına dayadı.

"Efendim kardeşim."
"Kerem, nerdesin? Aşağı iniyorum demiştin?", diye sordu Yunus abi.
"Aysimayla asansörde kaldık. Açmalarını bekliyoruz.", diyerek durumu açıkladı.

Keşke benim burda olduğumu söylemeseydi. Yunus abi benim asansörlerden ne kadar korktuğumu çok iyi biliyordu çünkü.

"Ne diyorsun?! Aysima iyi mi? Telefonu ona verirmisin?", dedi endişeli bir şekilde.
"Şu an pek konuşabilcek durumda değil, kardeşim. Çıkar çıkmaz haber ederim. Sakinleşti ama, merak etme."

"Iyi tamam, bak haber et.", diye tembihledi yeniden.
"Tamam, kapatıyorum."

Kerem telefonu kenara koydu. Birden yüzümü elleri arasına aldı. "Iyisin değil mi? Bak hala solgun görünüyorsun."

Biri bana 'iyi misin' dediğinde ağlamaya başlıyordum. Hele böyle durumlarda.

Kerem yeniden gözümden akan yaşları fark edince parmağıyla sildi ve beni yeniden göğsüne çekti.
Bir kaç dakika daha geçti ve sonunda kapılar açıldı. Kapının ardından böyle bir manzarayı ne ben, ne de Kerem bekliyorduk.

Takımın teknik direktörü, Okan hoca, bir kaç görevliyle çıkmamızı bekliyordu. Bizim bu halimiz onu şaşırtsada belli etmemeye çalıştı sanırım. "Kerem? Iyimisiniz çocuklar?"

"Ben iyiyim hocam ama Aysima iyi değil.", diyerek Kerem beni kolunun altına aldı ve ben ona tutunarak ayağa kalkabildim. Sanırım uzun zaman sonra panik atak geçirmiştim.

"Kızım, gel şöyle otur. Bir limonlu su söyleyelim sana. Getir Kerem şu tarafa.", diyerek lobide duran bir koltuğu gösterdi.

Bir kaç dakika oturup dinlendim. O sırada Kerem Yunus abime haber etmişti ve o da yanımıza varmıştı.

Fotoğrafcı Kız || Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin