18. Bölüm | Hamile

2.3K 105 40
                                    

"Aysima, Kerem hastanede, bacağında kırık tespit edildi. Acil ameliyata hazırlıyorlarmış."

Neslihanla telefonum konuşmamın hemen ardından sadece telefonumu ve anahtarlarımı alıp evden çıktım. Sanırım lambalarımı bile açık bırakmıştım, ama şu an pek de umrumda sayılmazdı.

Ağlamamı bir türlü durduramıyordum ve bu halde araba kullanamazdım. Sokağın başına çıktım ve taksi durağına çok yakın olduğum için hemen bir tanesine binebildim.

Şu an sadece Keremi görmek istiyordum, iyi olduğunu, uyanık olduğunu görmem gerekti. Ameliyatın iki saat kadar sürebilceğini söylemişler.

"Abla, iyi misin sen?", dedi taksi şoföru. "Bir su vereyim istermisin?"

"Yok, sağol. Sadece lütfen şu hastaneye hemen varalım, nolur.", dedim yanaklarımdaki yaşları silerken.

"Geçmiş olsun abla.", dedi şoför, biraz daha gaza yüklenirken.

Özel bir hastanenin girişine vardık ve Neslihanın kapıda durduğunu gördüm. "Aysima, gelmişsin!"
"Neslihan, Kerem nasıl?"
"Ameliyatdan çıkmadı. Uzun bir iyileşme süreci olucakmış. Asıl haftalarca, daha doğrusu aylarca top oynayamicağı gerçeği onu bitircek Aysima."

"Içeri girelim mi? Çıkar çıkmaz yanında olmak istiyorum."

Neslihan başını onaylayarak salladı ve beni Keremin ameliyatının gerçekleştiği kata çıkardı. Asansör aynalarında kendime kısa bir bakış attım, gözlerim, burnum ve dudaklarım ağlamaktan kan kırmızısına dönmüş gibiydi.

Koridorun hemen girişinde Barış ve Yunus abimi gördüm.
"Güzelim?", dedi beni kollarına çekerken.
"Yunus abi... O iyi mi?", dedim ona sarılarak.

"Iyi olucak Aysima. Psikolojik olarak biraz sinirleri gerilebilir. Sonuçta bacağı bu, en değerli parçası. Ama bir kaç haftaya kalmaz toparlanır benim kardeşim."

Kollarından ayrıldım ve birlikte ordaki sandalyelerden birine oturduk. Bir kaç dakika sonra süzülen kapı açıldı ve doktor çıktı.
"Geçmiş olsun, başarılı bir ameliyat geçti. Kerem bey şu an hala uyuyor, uyanınca narkozun etkisi bir kaç dakika sürebilir. Endişeniz olmasın."

Göğsümden bir yük kalkmış gibi hissettim ve hepimiz bir 'oh' çektik. O sırada kapı tekrardan açıldı ve bu sefer çıkan Keremdi. Günler sonra onu bu şekilde görüyordum. Bilinci hala kapalıydı.

"Hastayı odaya alıyoruz. Ilk önce azar azar girmeniz daha doğru olur. Uyanınca bir kaç dakika kendinde olmayabilir.", diye açıkladı yatağını sürükleyen hemşirelerden biri.

"Aysima, uyanana kadar sen girersin. Sonrasında bizde geliriz.", dedi Barış.
"Evet, böylesi daha doğru olur.", diye onayladı Yunus abim.

Başımı salladım, böylesi gerçekten daha iyi olurdu. Kerem uyanınca ve beni görünce şaşırabilirdi. Yunus abim buna şahit olmamalıydı.

"Ozaman bir kaç dakika sonra 707 no'lu odaya geliniz lütfen.", dedi hemşire, gitmeden önce.

📸

Keremin odasının önüne geldik ve girmem için izin vermelerini bekledik. Bir kaç dakika sonra hemşireler işlerini bitirip benim girebilceğimi söyledi ve çıktı.

Yavaş adımlarla odaya girdim ve kapıyı arkamdan kapattım. Oda büyük ve ferahtı. Kapıdan içeri yürüyünce yatakta yatan Kerem görüş alanıma girdi, yerimde dondum ve bir süreliğine sadece ona baktım.

Onu burda bu halde görmek bana bazı şeyleri daha iyi hatırlattı. Hem annesini hem de babasını ani bir ölümle kaybeden biri olarak sevdiklerimden ne kadar hızlı kopabilceğimi bir kez daha tokat gibi vurdu yüzüme hayat.

Fotoğrafcı Kız || Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin