Sunoo'dan
"Sunoo!"
Duyduğum tanıdık sesle beraber gözlerimi Riki'den ayırıp sınıfın kapısına çevirmiştim. Juyeon hyung gelmişti.
Şuan öğle arasındaydık ve sınıfta genel sohbet oluyordu her zamanki gibi. Isınmaya başlayan havalar nedeniyle bahçeye çıkan pek kişi yoktu. Sınıfta her zaman Riki, Jungwon, Hyunjin, Yeji, Nicholas ve Minjeong sohbete dalıyordu. Bende onları dinliyor, arada sohbete katılıyordum. Yine Minjeong gülerek yerinde durmadan bir şeyler anlatırken seslenen Juyeon hyungla bütün gözler ikimiz arasında mekik dokumuştu.
Sıradan kalkıp küçük ama hızlı adımlarla kapıya ilerlemiştim.
"Benimle kantine gelmek ister misin?"
Kantin şuan büyük ihtimalle oldukça kalabalıktı. Bugün cumaydı ve kantindeki indirim yüzünden bütün okul orada olmalıydı. Gitmek istediğimden pek emin değildim ama bahane üretiyor gibi gözükmek istemiyordum. Avuç içlerimdeki teri formama sildikten sonra gülümsemiştim.
"Tabii, olur."
Arkamı dönüp birazdan geleceğimi işaret ettiğimde Riki de oturduğu yerden kalkıp bize doğru gelmeye başlamıştı. Kalmam için bir şey söyleyeceğini düşünsemde sınıfa girdiğini gördüğüm Hinata hayallerimi suya düşürmüştü.
"Sorun ne?"
"Biraz başım dönüyor sadece hyung. Bir şey yok yani."
Kantine indiğimizde gördüğüm kalabalıkla beraber yutkunmuştum. Tüm okul burada mıydı?
Zar zor kapıdan içeriye girdiğimizde onları ittirdiğimiz için söylenenleri duyabiliyordum. Juyeon hyung ise umursamadan kantinin köşesindeki otomata doğru ilerliyordu. Peşinden giderken birinin ayağına takılmamla sendelemiştim. Başımın dönmeye başladığı zaman tam da o zamandı.
Juyeon hyung otomatla uğraşırken etraftaki kalabalığın içinde kayboluyormuş gibi hissediyordum. Gülen kişiler bana gülüyor, fısıldaşanlar benim hakkımda konuşuyormuş gibi gelmeye başlamıştı. Midemin bulandığını hissetmemle beraber ellerimi karnıma bastırmıştım.
Gördüğüm şeyler aynı midemdeki his gibi dönüyordu. Hareket edip Juyeon hyunga dokunmaya çalıştığımda dengemi kaybedip arkaya doğru sendelemiştim. Ona doğru sendelediğim kişinin beni ittirmesiyle beraber yere düşmüştüm.
Herkesin ortasında yere düşmüştüm.
Kantinde oluşan sessizlik işleri daha kötü hâle getirmeye başlamıştı.
Neden herkes sustu? Sadece yere düşmeme rağmen neden herkes bana bakıyor? Dışarıdan nasıl gözüküyorum? Büyük ihtimalle çok fena rezil oldum.
Yutkunmaya çalışıp başaramadığımda nefes alamadığımı düşünmeye başlamıştım. Sadece yere düşmeme rağmen titreyen vücudum kendimi çok aciz hissettirmişti.
Gözlerimin önüne gelen saçlarım çekildiğinde bunu yapan kişinin Juyeon hyung olduğunu anlamıştım. Fakat gözlerim hâlâ yerdeydi.
Büyük ihtimalle sadece ilgi çekmeye çalıştığımı düşünüyor. Herkes gibi.
"Dışarı çıkalım Sunoo. Hadi."
Gözlerim hâlâ yerdeyken gerçekten nefes alamadığımı hissetmiştim.
Abartıyorum, değil mi?
"Dizin mi acıyor? Kalkmana yardım edeyim."
Herkes benim hakkımda fısıldaşıyor. Çok fena rezil oldum. Yok olmak istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let Me In | Sunki
FanfictionRiki, kimseyle konuşmayan sıra arkadaşının üstünde eski bir akımı dener...