5

3.5K 367 397
                                    

Sunoo'dan

"Mina Hoca seni çağırıyor Sunoo."

Erken geldiğim sınıfta tek ben ve sınıf başkanı Minho vardı. Mina Hoca'nın neden çağırdığını az çok tahmin edebiliyordum. Minho'ya gülümseyip kafamı salladım ve sıramdan kalkıp sınıftan çıktım.

Koridorda gezinen az sayıdaki öğrencilere bakmadan merdivenlere yöneldim hızlıca. Bir üst kata vardığımda 12. Sınıfların katına göz atmıştım kısaca. Burada yaşadığım anıları hatırlayıp iç çekmiştim. Koridorun sonuna doğru ilerleyip "Rehber Öğretmen" yazısının önünde durmuştum. Derin bir nefes alıp kapıyı çalmıştım bir iki kez. İçeriden duyduğum yumuşak sesle beraber kapıyı açmıştım yavaşla.

Mina Hoca her zamanki gibi masasına doğru yakınlaşmış ve gülümseyerek bana bakıyordu. Genelde sürekli giydiği siyah gömleği de üstündeydi. Sarı saçlarına yakışıyordu bu renk.

"Hoş geldin Sunoo."

"Hoş buldum hocam."

Eliyle oturmamı işaret edip sandalyesinde geri çekilmişti birazcık. Yine her zaman yaptığı gibi çekmecesinden naneli şeker çıkarmıştı birkaç tane. Mina Hoca sayesinde herkesin cebinde naneli şeker oluyordu mutlaka. Çoğunluk sevmese de benim hoşuma gidiyordu.

"Sınıfında arkadaş edinebildiğini duydum. Kim olduğunu öğrenebilir miyim?"

"Riki ile konuşmaya başladık biraz. İyi birisi."

"Soyadını da söyleyebilir misin? Okulda birkaç tane Riki var canım."

"Nishimura."

"Dün birlikte kaçtığın kişi Nishimura'ydı yani?"

Gerilmiştim. Bunun için beni çağırdığını biliyordum ama ister istemez gerilmiştim. Yutkunup parmaklarımla oynamaya başlamıştım. Daha sonra kurumuş dudaklarımı ıslatıp söyleyecek bir şeyler düşünmeye çalışmıştım.

"Gerilmene gerek yok. Buraya azarlamak için veya onunla konuşmayı bırakmanı söylemek için çağırmadım seni. Sadece, babana haber vermemesi için zor durdurdum müdürü Sunoo. Bu konuda daha dikkatli olman gerekmez mi sence de?"

Babam ve ailemden haberi olan tek hoca Mina Hoca'ydı. Hissettiklerimi ve yaşadıklarımı sürekli dinleyen tek kişi de oydu. Güvendiğim tek yetişkin de oydu. Benim için her zaman uğraşıyordu ve bazen annem gibi bile görüyordum onu. Benim için gerçekten değerliydi.

"Haklısınız..."

"Kendini kötü hissetme tamam mı? Riki ile konuşmaya devam et ayrıca. Belki onu da yola getirirsin sen."

Kıkırdayıp sandalyesinde geriye yaslanmıştı. Ben de ne dediğini pek anlamasam da gülümsemiştim dediklerine.

Saati kontrol edip masanın üstüne bıraktığı şekerleri bana uzatmıştı. Şekerleri alıp ayağa kalkmıştım gülümseyerek. Mina Hoca'da ayağa kalkıp kapıya kadar gelmişti yanımda. Kapıyı açmadan önce saçlarımı okşayarak yanağımı sıkmıştı.

Bense öylece yüzüne bakakalmıştım. En son ne zaman birinin saçlarımı okşadığını bile hatırlamıyordum.

Saçlarımı en son annemin okşadığını hatırlayınca göğsüm acımıştı. Dolan gözlerimi fark eden Mina Hoca burukça gülümseyip kollarını açmıştı. Gözyaşlarımı tutarak sarılmıştım sessizce. Daha sonra sırtımı ufalayıp zilin yaklaştığını ve kitaplarımı ayarlamam gerektiğini söylemişti. Teşekkür edip odadan çıktığımda derin bir nefes aldığını duymuştum Mina Hoca'nın. Beni önemsiyordu o.

Let Me In | SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin