Sunoo'dan
Gözlerimi açtığımda başıma giren ağrı ile birlike sızlanarak tekrar kapatmıştım gözlerimi. Derin bir nefes almamla beraber ciğerlerime dolan nane kokusuyla gözlerimi yine açmıştım. Yattığım yerden doğrulduğumda kendi odamda olmadığımı fark etmiştim.
Kapalı güneşlikler, duvarlardaki Seventeen posterleri, çalışma masası ve üstündeki led ışıklar... Kendi odama göre oldukça temiz olan bu odanın Riki'nin olduğunu anlamak zor değildi. Beni endişelendiren buraya nasıl geldiğimi hatırlamamamdı.
En son hatırladığım Riki'nin bana yaklaşmasıydı. Olayları kendi kafamda birkaç kere baştan düşündüğümde Riki'nin yerine Juyeon hyungu hatırlamamla kaşlarımı çatmıştım. Olanların geri kalanı da aklıma gelmeye başladığında her bir saniye daha da şaşırıyordum. Bulanık olsalar da bir şekilde hatırlıyordum.
Hatırladığım şeyle beraber elimi direkt olarak dudaklarıma götürmüştüm. Dün tam olarak ne yaşamıştım ben?
"Sunoo! Uyanmışsın sonunda. İlaç getirdim sana."
Elindeki klasik ağrı kesiciyi ve su bardağını bana uzatmıştı. Yavaşça ilacı içtiğimde Riki yatağa oturmuş gülümseyerek bana bakıyordu.
"Sunoo-ya, dün olanları hatırlıyor musun? Juyeon'u?"
Juyeon hyungun Riki ile kavga ettikten sonra gittiğini, benim de ağladığımı hatırlıyordum. Fakat kavganın sebebi aklımda sadece bir boşluktan ibaretti.
"Şey, kavga ettiniz ve gitti. Ama neden kavga ettiniz? Ve neden hyung demiyorsun?"
"Boşver şimdi onu. Başka bir şey hatırlıyor musun?"
Sana seni anlatmamı soruyorsan hayal meyal hatırlıyorum Riki'cim. Eğer beni öpmenden bahsediyorsak, şuanda midemin kasıldığını hissetmem bile yeterli bir cevap.
"Hayır. Neden ki?"
"Hiç. Ablam kahvaltı hazırlamıştı çıkmadan önce. Gel yiyelim."
Yataktan çıktığımda üstümdeki kıyafetlere odaklanabilme fırsatım olmuştu. Belimden düşen ve boyu yaklaşık 10 cm uzun gelen eşofman, bol olduğu için rahat etmemi sağlayan kısa kollu tişört vardı üstümde. Yattığım yatağın da Riki'nin olduğu aklıma gelince dudaklarımı birbirine bastırmıştım.
"Rahatsızlık verdim büyük ihtimalle. Kusura bakma."
"Hayır hayır. Sarhoş senle ilgilenmek oldukça eğlenceliydi. Aşırı tatlıydın."
"Kim bilir neler yaptım..."
Riki aklına bir şeyler gelmiş gibi sırıtmış, daha sonra ilerlemem için eliyle koridoru göstermişti. Utanç seviyem öyle böyle değildi. Keşke Riki de hiçbir şeyi hatırlamasaydı.
"Ben iki saniyeliğine içeri gittiğimde mutfakta dondurma bulup yemeye çalışmışsın. Beceremeyip yere döktüğünde ablama ağlayarak yanlışlıkla olduğunu anlatmışsın. Ablam bile ağlayacaktı yani."
"Ablandan tekrar özür dileyeceğim."
"Her şeye özür dilediğin için yaklaşık beş dakika seni azarladı. Bu sefer de seni azarladığı için ağlamaya başladın. Üstünü değiştirmene yardım etmeye çalışmıştım fakat öyle imalar yaptın ki kendin değiştirmen için kıyafetleri bıraktım sadece."
Bu kısımlar aklımdan tamamen uçtuğu için gözlerimi şaşkınlıkla açarak Riki'ye bakmıştım. Kim bilir nasıl şeyler söylemiştim ki böyle gülüyordu... Yaoi gibi şeyler okumaya uzun bir süre ara vermeliydim.
Mutfağa geldiğimizde gözümde canlanan anılar ile ilk ve son defa içtiğime karar vermiştim.
"Pikniğe gitmek ister misin? Şuan çok iştahın yoktur büyük ihtimalle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let Me In | Sunki
FanfictionRiki, kimseyle konuşmayan sıra arkadaşının üstünde eski bir akımı dener...