hyunjin
"Minho yüzünden yemekhane yemekleri yemek zorunda kalıyorum ya."
Jisung elinde tepsiyle oturacak yer arayan Minho'nun arkasından ilerlerken susmasını söyleyip buldukları yere oturdum. "Bir kere de söylenme."
"Mis gibi yemek işte amına koyayım. Zaten fiyatları da pahalı. Babana söyle indirsin şunları."
"Babam ne kazanacak sonra?"
Minho ağzını oynatarak "Yarrağımı," dedikten sonra ikili atışmaya başladı. Jisung'un tepsisindeki çikolatalı pudingi önüme çekip yemeye başlarken suratım her zamanki gibi beş karıştı.
"Senin neyin var ya?"
Saçını düzelten Jisung masanın altından ayağımı dürterek sordu.
"Jeongin asla yazmıyor, yazsa da çok garip konuşuyor. Sikinde değilim çocuğun. Diğer yandan da Juyeon o kadar iyi davranıyor ki, ister istemez hoşlanıyorum."
"Ne güzel işte, kime niyet kime kısmet demişler."
Jisung, Minho'ya "Sus," deyip bana döndü. "Ya ben sana Jeongin'le yüz yüze konuş diyorum. Dinlemiyorsun sözümü. Juyeon aklını karıştırıyor sonra."
"Niye karıştırsın aklını ya? Daha iyi bir seçenek."
"Ama Hyunjin, Jeongin'den hoşlanıyor ya Minhocum."
"Juyeon'dan da hoşlanıyor."
"Hyunjin kaşar mısın sen amına koyayım?"
İkili tartışırken birden bana dönünce ağzımdaki pudingi yutup "Ben bir şey yapmadım ya," dedim. "Olaylar böyle gelişiyor."
"Hyunjin'e niye kaşar diyorsun? İstediği kadar kişiden hoşlanır amına koyayım."
"Alla alla sen kaç kişiden hoşlanıyorsun?"
"Bir kişiden hoşlanıyorum."
"Kimmiş o?"
Minho ve Jisung bakışırken ortamın neden bu kadar gerildiğini anlamlandırmaya çalıştım. Konu benken hep bu ikisine dönüyordu.
"Lafın gelişi söyledim," dedi en sonunda. "Hyunjin de kim onu daha çok sevip değer veriyorsa onunla birlikte olmalı. Seçme ve seçilme hakkımız var sonuçta."
"O öyle bir şey değil ayrıca istediği kişi Jeongin'di. Hiç çabalamadan pes ettikten sonra pişman olacağına bir şeyler denesin."
"Ben daha ne yapayım," dedim pudingin sonunu yerken.
"Kalk," dedi Jisung. "Kalk çabuk."
"Niye?"
"Sıraya bak, Jeongin orada. Git selam ver."
Aniden elim ayağım boşalmıştı. Snap attığı çocukla yemek sırasında durup bir şeyler konuşuyorlardı. Jisung beni zorla kaldırıp oraya doğru iterken "İnsan gibi konuş," dedi. Ben gidene kadar Jeongin yemeğini almıştı ve oturacak bir yer arıyordu.
"Selam Jeongin."
Bakışları bana döndüğünde, arkadaşı da bana baktı. Hızlıca baştan aşağı süzdükten sonra hiç takmadan yeniden masalara döndürdü bakışlarını.
"Merhaba."
"Nasılsın?"
Konuşurken başka yerlere bakınca özgüvenim mideme taş gibi oturdu.
"Şuraya geçiyorum, gelirsin." dedi arkadaşı ve ilerledi. Jeongin "Geliyorum," dedikten sonra bana bakıp "İyi," dedi ve arkadaşının peşinden gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jardin, hyunin
Fanfictionhyunjin, platonik aşkı jeongin ve juyeon arasında seçim yapmak zorunda kaldığı bir duruma düşer.